Fransa’nın Kürtlerle sınavı

Forum Haberleri —

Fransa

Fransa

  • Fransa’da şiddet içeren herhangi bir eyleme karışmamış, herhangi bir ceza almamışken, genç Firaz’ın henüz Fransa’yı terketme kararı eline geçmemiş olmasına ve Mehmet Türkiye’deki cezaevi koşullarından dolayı önemli aşamalara ulaşmış bir hastalığı bulunmasına rağmen, Fransız devletinin eliyle, bile bile ölüme gönderildiler.

Rosa MENDİA

İnsanlık, yaşam ve özgürlük için canlarını feda etmiş tüm devrimci Kürt kadınlarına…

Son günlerde Fransız devletinin Kürtlere yönelik düşmanca tavırlarına, insan haklarını ihlal eden ve kendi yasalarını çiğneyen baskıcı uygulamalarına şahitlik ediyoruz. En sondan başlayalım: 27 Mart ve 9 Nisan’da, iki Kürt militan, işkence görecekleri ve hapse atılacakları kesin olduğu halde, Türkiye’ye gönderildi. Fransa’da mültecilik başvurusu yapmış olan bu iki Kürt’ten 24 yaşındaki Firaz Korkmaz, Türkiye’de, sokakta Kürtçe müzik eşliğinde dans ettiği icin gözaltına alınmış ve 15 yıl hapse mahkum edilmesi üzerine 2020 yılında Fransa’ya gelerek mültecilik başvurusunda bulunmuştu. 37 yaşındaki Mehmet Kopal ise Türkiye’de bir gösteriye katılmak nedeniyle, daha sonra ise nedensiz yere yolda yürürken polisler tarafından kaçırılarak gece boyunca işkence ve kötü muamele görmüş, can güvenliği nedeniyle Fransa’ya gelerek mültecilik başvurusunda bulunmuştu. İki Kürt militan da Fransa’da şiddet içeren herhangi bir eyleme karışmamış, herhangi bir ceza almamışken, genç Firaz’ın henüz Fransa’yı terketme kararı eline geçmemiş olmasına ve Mehmet Türkiye’deki cezaevi koşullarından dolayı önemli aşamalara ulaşmış bir hastalığı bulunmasına rağmen, Fransız devletinin eliyle, bile bile ölüme gönderildiler.

Türk devletinin Fransa’dan Kürtlere yönelik taleplerinin de ötesinde bir çaba ile, kendi yasalarını çiğneyerek, insan hakları ihlallerine yönelen Fransız devletinin, Kürtlere karşı düşmanca ve baskıcı tavırları bununla bitmiyor. Mültecilik haklarına aykırı yeni ve utanç verici uygulamalarla elli Kürt’ün mültecilik hakları geri alınıyor, hayali suçlamalarla kırk Kürt’ün mal varlıkları donduruluyor, ev baskınlarıyla on Kürt gözaltına alınıyor, merkezi Belçika’da bulunan Kürt televizyon binaları, Fransa’nın talimatıyla, özel kuvvetler aracılığıyla barbarca basılarak teknik malzemelere zarar veriliyor.

Altının net olarak çizilmesi gereken bir gerçek var ki, Kürtler Fransa’da hiçbir zaman şiddet içeren bir eyleme karışmamış, böyle bir düşünce içinde olmamış, tersine terörist saldırıların doğrudan hedefi olmuştur. Küçük bir hatırlatma yapmak gerekirse, Fransa’da Kürtlere yönelik iki büyük katliamdan ve Fransız devletinin bu terörist saldırılar karşısındaki tutumundan bahsetmek faydalı olacaktır.

On yıl arayla gerçekleştirilen bu katliamlardan ikincisi henüz hafızalarda çok taze. 23 Aralık 2022’de, Paris’in merkezinde, Strasbourg Saint Denis Mahallesi’nde bulunan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi ile bazı Kürt iş yerlerine düzenlenen silahlı terörist saldırıda üç Kürt öldürüldü, dört Kürt ise yaralandı. Bu saldırının temel hedefi olan Evîn (Emine Kara), Kobanî’de ISID’e karşı savaşmış devrimci bir Kürt kadını, kafasına yakın mesafeden ateş edilerek katledildi. Bir Kürt müzisyen olan Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdullah Kızıl katledildi. Paris’in merkezindeki cinayet yerine, Fransız polisinin, görgü tanıklarına göre, yaklaşık yarım saat sonra ‘ulaşabildiği’ koşullarda, çok daha büyük bir katliamın önüne, katilin halktan insanlar tarafından durdurulması sayesinde geçilebildi. Kürtlere yönelik bu terörist saldırının arkasında hangi güçlerin olduğu aydınlatılmazken, bu katliam Fransız devleti tarafından siyasi bir dava değil, adli bir dava olarak ele alınıyor.

Kürtlere yönelik terörist saldırılardan ilki ise, bu katliamdan on yıl önce, 9 Ocak 2013’te, yine Paris’in merkezinde yaşanmıştı. Bu saldırıda üç devrimci Kürt kadını, Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez, "Kurdistan Enformasyon Bürosu"nda susturuculu silahla başlarından vurularak katledildi. MİT bağlantılı olduğu bir yığın somut bilgi ve belge ile ortaya çıkarılan bu siyasi cinayete ilişkin dosyadaki belgelere ise bugün hala ulaşılamamakta, dosya üzerindeki gizlilik devam etmektedir.

Fransa’da Kürtlere yönelik bu katliamlar, birbirinin devamı niteliğindedir, planlı ve örgütlü terör saldırılarıdır. Bu katliamlar aydınlatılmadığı gibi, Türk devleti ile maddi ve politik çıkarların gereği olarak, Kürtler üzerindeki baskıcı uygulamalar katlanarak artırılmaktadır. Bu kirli siyasi çıkar ve anlaşmalar, dün Ortadoğu’yu ve dünyayı barbar, tecavüzcü, katliamcı, insanlık düşmanı ISID karanlığından kurtardığı için kahraman ilan edilen Kürtlerin, bugün Avrupa’da terörist ilan edilmesini ve düşman olarak görülmesini gerektirmektedir.

Kendi hakları için, özgürlük ve barış için, insanca bir yaşamı kurmak için mücadele eden Kürt halkının özgürlük mücadelesi kriminalize edilemez. Başta Kürt kadınları olmak üzere, Kürt halkının ve devrimcilerinin insanlığı savunmak için ödediği bedeller unutulamaz.

İnsan haklarını pek çok açıdan ihlal eden Fransa’nın kendini aklaması için yapması gereken, Kürt halkı uzerindeki baskılara son vermesi, Kürtlere yönelik gerçekleştirilen katliamların arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılarak aydınlatılması, PKK’yi terör örgütleri listesinden çıkararak Kürt halkının özgürlük mücadelesini tanımasıdır.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi, bugün tüm ülkelerdeki özgürlük yanlısı insanlar ve devrimciler tarafından yakından izlenmesi ve desteklenmesi gereken bir mücadeledir. PKK terörist bir örgüt değildir, terörizme karşı savaşan bir özgürlük hareketidir. Gücünü halktan alır ve halkın önderliğinde halk için, insanlık için, özgürlük ve yasam için savaşır. Kürt halkının hep bir ağızdan haykırdığı gibi: PKK halktır, halk da PKK.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.