Gazze savaşının askeri kodları

Dosya Haberleri —

Merkava tankı Foto: Said KHATIB / AFP

Merkava tankı Foto: Said KHATIB / AFP

  • Sadece kendi tecrübesine odaklanan, şöhretine güvenen ve başkalarının yaşadıklarından ders almak istemeyen bir ordu, kendi kanında öğrenecek. Şu anda İsrail'de olan da tam olarak budur. Gazze’nin hiç şansı yok, İsrailliler orayı yerle bir edecekler. Oradaki her şey önümüzdeki birkaç yıl içinde yeniden restore edilecek. Yani bir süre sonra yaşananlar kendini tekrar edecek.

Rus askeri otoritelerinden Ruslan Pukhov, İsrail-Hamas çatışmasını analiz etti.

 

  • Araplar iyi öğrencilerdir. Uzun zaman önce kabul edilmiş, köhnemiş eski talimatlara uymuyor, kullanmıyorlar. Dünyada olup biteni gözlemleyerek en iyi ve etkili uygulamaları alıyorlar. Son olaylar sırasında, bize özel bir askeri operasyonun ilk aşamasının bölümlerinin nasıl icra edileceğini acı bir şekilde hatırlattılar.
  • İsrailliler elbette fiziksel, maddi ve manevi olarak ciddi zarara uğradı. Bir sosyal devlet olduğundan her türlü ödeme için çok miktarda paraya ihtiyaçları olacak. Zaferden sonrası onlar için daha da zor olacak. Tabiî ki birçok devlet ve kolektif Batı yardım edecek. Bu bizim için (Rusya) o kadar da kötü değil. Sonuçta İsrail de Kiev'i daha az, kendi ihtiyaçlarını daha çok düşünecek.


Çeviri: Kurdistan LEZGİYEVA

Hamas’ın askeri yapılanması İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim sabahı erken saatlerde gerçekleştirdiği baskın ve ardı sıra ortaya çıkan çatışmalar, savaşların yeni karakterine bir örnek oldu. Hafif mobilize güçlerin kütlesel zırhlı İsrail ordusuna dönük baskını ile sınır hattında tahkim edilmiş üsler tamamen ele geçirildi. Askeri olarak tersinden bir Davud Golyat karşılaşmasını andıran çatışma “Modern savaşların” kodları ile dolu. Paramotor ve motosiklet kullanan Kassam Tugayı, İsrail ordusunun modern teknoloji ile donatılan savunma sistemini şok dalgaları ile aştı. Hamas-İsrail savaşı, ‘Modern silahlı çatışmaların doğası temelden değişti’ savını öne süren bazı analistlerin görüşlerini doğruluyor. Bir tarafta ‘Çelik Kubbeli, Markavi tanklı, 6 metrelik duvarlara monteli gece görüşlü sistem, diğer tarafta paramotorlu, motosikletliler.’ İsrail ordusu neden yüzlerce Arap militana karşı kendini birdenbire savunmasız buldu? Dağlık Karabağ, İsrail ve Ukrayna'daki olayların ortak noktası nedir? Bazılarının sadece silahlı holiganlar olarak gördüğü Kassam Tugayı’nın uyguladığı savaş taktiğini Rus askeri otoritelerinden Ruslan Pukhov, Army Standard’a değerlendirdi.

Ruslan PUKHOV

Onlarca yıldır komşuları ile sürekli bir savaş halinde olan İsrail ordusu her zaman son derece nitelikli ve hazırlıklı görülüyordu. Ne oldu?
İsrail’in son aldığı ciddi askeri ders bundan 50 yıl önceydi. Görünen o ki, ülkenin iktidar ve bürokrasisinde kendilerini askeri yenilginin eşiğinde buldukları 1973 Arap-İsrail savaşını (Yom Kippur Savaşı) hatırlayan tek bir askeri lider, hatta gerçek bir politikacı bile kalmamış. 
Şimdi olduğu gibi keşif, icat ve varsayımları o zamanlarda da pek işe yaramamıştı. Örneğin İsrail, 1972'de Mısır'la çelişkiler yaşayan Sovyetler Birliği'nin bu savaşta Mısır'ı destekleyeceğini ön görmemişti, beklemiyordu. O dönem bu gerçekleştiğinde İsrailliler çok zor zamanlar geçirdiler ama ayakta kalmayı başarıp savaşı kazandılar.

Şimdi de çok az insan İsrail'in kazanacağına şüphe ile bakıyor.
Evet, ama bugün farklı bir ülke, farklı bir halk ve farklı bir savaş var.

Bunun farklı bir savaş olduğu sözünüze katılıyorum ama neden farklı bir halk?
İsrail devletinin oluştuğu ilk günden beri İsrailli Yahudiler her zaman güçlü bir gerilim içinde yaşamak zorunda kaldılar. Her iki toplum da (Araplar ve Yahudiler) fiziksel olarak birbirlerine yakın yaşıyorlardı. Ahlaki ve etik olarak da birçok benzerlikleri vardı. Buraya gelen ya da yaşayanlar kendi bağımsız devletlerini kurmak uğruna birçok zorluğa katlanmaya hazırdı. Bugün birçok şey değişti, İsrail bir tüketim toplumudur. Büyük ölçüde ülkede yaşayan insanların eskisi gibi gerilim içinde yaşaması mümkün değil. Hiçbir insan böyle bir durumda uzun süre yaşayamaz. İsrailliler artık 1948 ya da 1967'de yaşayanların yaptığı fedakarlıkların aynısını yapmaya hazır değiller. O motivasyon yok. Bu arada aynı şey Dağlık Karabağ'ı kaybeden Ermeniler için de söylenebilir. Ermeni halkı SSCB’nin çöküşü ardından 1992'de, 2020'de ve 2023'te yaptığı ve yapmaya istekli olduğu fedakarlıkları artık yapmaya hazır değil. Modern toplum tüketmek istiyor. Ve bu matrisin (ölçü ayarlama) diğer birçok şeyin yanı sıra orduya ve asker alımına da uygulandığını görüyoruz. 

İsrail'de ordu zorunlu askerlik esasına dayanıyor. Ordu içerisinde zorunlu askerlik hizmetinde kadınlar ve erkekler aynıdır. Yani İsrail ordusunun tamamı halkından oluşuyor. Peki nasıl bir “tüketim toplumu”ndan bahsediyoruz?
Evet, bu herkesin askere alındığı bir yedekler ordusu. Aynı zamanda cumartesi ve pazar günleri evlerine giden bir ordu. Kural olarak evlerine yakın yerde askerlik yapıyorlar. Boş zamanlarınızda örneğin Fransızca dersleri alabilir veya çömlekçilik kurslarına gidebilirsiniz. O kadar güzel ki, o kadar iyi ki, kişiliği o kadar uyumlu bir şekilde geliştiriyor ki! Bu durumda neden bu bireylerin her biri “askerlikle yetinsin?” Tüm bu sistemin bir sonucu olarak İsrail bir tür tamamen uygar, barış zamanı Avrupa ordusuna sahip oldu. Ve şimdi bir felaket gerçekleştiğinde bu uygar ordunun başına neler geldiğini görüyoruz.

Evet, İsrail ordusu gafil avlandı. Zaman zaman IDF tarafından davet edildiğimiz İsrail'de orduyu ziyaret etme fırsatım oldu. Ve şunu söyleyeceğim: Örgütsel ve tamamen dışarıdan, oradaki pek çok şey bende çok güçlü bir izlenim bıraktı. Düzen, organizasyon, sağduyu, gereksiz tatbikatların olmaması... Bu arada, orada pek çok eski yurttaşımız var. İsrail Genelkurmay Başkanlığı'nda bile Rusça konuşmaları duyulabiliyordu.
Evet, neden bahsettiğinizi anlıyorum. Çoğunluğu bir zamanlar Avrupa, ABD ve SSCB'den İsrail'e geldi... Bunların çoğunluğu istisnalar dışında zeki, yüksek eğitimli insanlardır. Ancak sorun tam da burada yatıyor. Birçok İsrailli, kendilerini okuma-yazma bilmeyen Arap kitlelerin karşı çıktığı kişiler olduklarına inandırdılar. Ancak durum böyle değil. İsrail'in mevcut düşmanı, zaman içerisinde büyük bir gelişim ve ilerleme kaydetti. İsrail'in bir zamanlar 1948'den 1982'ye kadar gerçekleşen efsanevi zaferleri, birçok bakımdan modern sanayileşmiş kent toplumunun, tarımcı Arap toplumunun silahlı kuvvetlerine, yani "fellahi" ordularına karşı kazandığı zaferlerdi. Artık Arap ülkeleri hızla değişiyor. Kentleşiyorlar, kentlileşiyorlar, eğitim alıyorlar ve bilgi toplumuna katılıyorlar. Paradoksal olarak bu süreç, İsrail'in işgal ettiği bölgelerde çok daha hızlı şekilde ilerliyor. Bu oldukça gelişmiş ülkeye (İsrail) yakınlık onlara büyük ölçüde yardımcı oluyor. Gazze Şeridi son yıllarda bir köy olmaktan çıkıp kentsel nüfusa sahip oldu, ordu da dahil olmak üzere yüksek düzeyde örgütlenmeye sahip bir metropol haline geldi.

Ve görünen o ki Hamas, dünyadaki askeri çatışmaların gelişim şeklini gözlemlemekle yetinmedi, onların deneyimlerini de aktif olarak inceledi. Ve şimdiki örnekte gördüğümüz gibi uyguladı.
Evet. Araplar iyi öğrencilerdir. Uzun zaman önce kabul edilmiş, köhnemiş eski talimatlara uymuyor, kullanmıyorlar. Dünyada olup biteni gözlemleyerek en iyi ve etkili uygulamaları alıyorlar. Son olaylar sırasında, bize özel bir askeri operasyonun ilk aşamasının bölümlerinin nasıl icra edileceğini acı bir şekilde hatırlattılar. Burada bir dizi çatışma taktiği bölümleri görüyoruz.

Savaşın bu yeni doğasıyla ne zaman karşılaştık?
Evet. Modern savaşın çehresi değişiyor. Öte yandan bazı açılardan Orta Çağ'a da dönüyoruz. O zamanlar iki yaverli bir şövalye, sırf nasıl savaşılacağını bildiği için yüz köylüyü kolayca dağıtabilirdi. Çünkü köylüler savaşmayı bilmiyordu. Devletlerin kentleşmesi nüfusun çoğunlukla şehirlerde yaşaması genel bir eğilimdir. Şimdi orada kentli bir nüfus yaşıyor. Orada büyük askeri kütlelerle savaşmak son derece zor. Daha doğrusu savaşabilirsiniz ama büyük kayıplardan kaçınamazsınız. Küçük gruplar halinde hareket etmek daha etkilidir. Böyle bir savaşta çatışanların bireysel antrenmanına, motivasyonuna ve hatta entelektüel seviyesine olan gereksinimler büyük ölçüde artıyor.

Fakat bu anlamda IDF yüksek eğitimli bir Avrupa ordusudur.
Evet, kütleselliği ve çekiciliği sayesinde çok şey kazandı ama aynı zamanda çok şey kaybetti. Her insandan mükemmel bir fırtına askeri yaratmak imkansız olduğu için şöyle bir çözüm doğdu: Her savaşçı bireysel olarak o kadar iyi olmasa da yaratacağı bir tür sinerjik etki ile savaş kolektif olarak kazanılacaktı. Bu askerlerin hepsi aynı eğitimden geçtiği için aynı düşünür ve aynı silahlara sahiptir... Bu prensip herkesi aynı tarakla fırçalayarak (askeri literatürde, hizalamak ve emir komutaya mutlak itaat anlamında) mükemmel bir sonuç elde edileceği fikrine dayanıyordu. Hele ki iş savaş manevralarında hızlı hareket etmek, düşman hatlarının arkasına geçmek ve gelecek darbeyi de herkesle birlikte karşılamaksa...
Ve çelişkili bir şekilde, böyle bir şekillenme nedeniyle İsrailliler hiçbir zaman tam olarak elde edemedikleri gerekli bazı nitelikleri kaybettiler. Ancak aynı eğitimden geçmeyen otonom Arap rakipleri bunu başardılar.

Tuhaf... Modern savaşın yeni görünümünün şu olduğu ortaya çıktı: Makineli tüfeklere sahip bir düzine militan, onlara anında yeterince yanıt veremeyen bin kişilik bir düzenli orduya karşı mı?
Kesinlikle modern savaş, çatışmaya dair görüşü değiştiriyor. Ve çoğu zaman geçmiş savaş deneyimleri, yeni zaman için kanonik (otoritelerce doğrulanmış) değildir. Tam tersine yanıltıcıdır. İşte klasik bir örnek: Ordu ile sivil halk arasında oldukça net bir çizgi vardı. Yani üniforma giyen, devletten silah alan, savaşçı olarak savaşanlar vardı. Bir de üniforma giymeyip savaşmayanlar var. Ama şimdi aynı Gazze Şeridi’ni ele alalım. Oranın, 1948'den beri var olan ve İsrail’in kuşatma altında tuttuğu devasa bir mülteci kampı olduğunu düşünün. Çitin arkasındaki herkes potansiyel düşmandır. Şimdi bu insanların çoğu, videoya kaydedilen İsraillileri makineli tüfeklerle vuruyordu. Daha sonra makineli tüfeği atıyor, barut izlerinden kurtuluyor ve yeniden tamamen sivil oluyor.

İsrailliler modern savaşın başka hangi derslerini öğrenmediler?
Örneklersek, tabiî ki kör değiller ve Musul ya da Suriye'de teröristlerin Amerikan zırhlı araçlarına ya da Irak hükümet ordusunun teçhizatına dört pervaneli droneler ile bomba atmasını izlediler. Ukraynalıların askerlerimizin üzerine yukarıdan nasıl el bombası attığını da gördüler. İsrail'de pek çok askeri uzman ve kişi bize, ekipmanlarımıza özel koruyucu metal siperlikler kaynakladığımızı gördüklerinde güldü. Yani gördüler ama kendileri için sonuç çıkarmadılar. Ve şimdi, böyle bir bakıştan yoksun, dünyada en güçlü savunma aksamına sahip olduğu düşünülen İsrail Merkava tankından birkaçının nasıl imha edildiğini gördük. Tankın, eski askeri deneyimlere güvenmeyen, eski deneyimlerin en iyi örneklerini bile benimseyen insanlara karşı kesinlikle savunmasız olduğu açığa çıktı.

İsrail'deki olayların üçüncü dünya savaşının tetikleyicisi olabileceğini sık sık duyar olduk, bu doğru mu? Yoksa bu savaştan daha az kayıpla çıkma şansımız hâlâ var mı?
İsraillilerin Amerikalılara oldukça bağımlı oldukları için İran'a saldırmayacağını umuyorum. Bu olursa küresel ölçekte bir çatışmayı gerçekten kışkırtabilir. Genelde bu tür bir ifade ne kadar çok dillendirilirse, gerçekleşmesi o denli “zayıf” görünür. Amerikan ordusu zaten Ukrayna yüzünden bir üçüncü dünya savaşının başlayabileceğinden korkuyor. Tabii ki, her zaman bir ihtimal vardır. Yine de Amerikalıların daha dikkatli olmaya çalışacağını düşünüyorum. Elbette Gazze’nin hiç şansı yok, İsrailliler orayı yerle bir edecekler. Oradaki her şey önümüzdeki birkaç yıl içinde yeniden restore edilecek. Yani bir süre sonra yaşananlar kendini tekrar edecek.

İsrail öyle bir darbe aldı ki, bunun tekrarlanma koşullarının ortaya çıkmasına ya da yaratılmasına izin vermesi pek olası değil...
İsrailliler elbette fiziksel, maddi ve manevi olarak ciddi zarara uğradı. Bir sosyal devlet olduğundan her türlü ödeme için çok miktarda paraya ihtiyaçları olacak. Zaferden sonrası onlar için daha da zor olacak. Tabiî ki birçok devlet ve kolektif Batı yardım edecek. Bu bizim için (Rusya) o kadar da kötü değil. Belki de o zaman Ukrayna'ya daha az yardım ederler. Sonuçta İsrail de Kiev'i daha az, kendi ihtiyaçlarını daha çok düşünecek.

İsrail resmi olarak Kiev'e yardım paketi açıklamadı…
Yüzde 100 yardım ettiklerine dair en az iki örnek var. Doğrudan olmasa da önce Ukrayna'ya anti-drone silah sattılar. Mesela İsrail Amerikalılara sattı, onlar da Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne teslim ettiler. Gerçek bu. İkincisi, Avrupalı büyükelçiler bir sonraki baskınımızın ardından İsraillilere baskı uyguladı. İsrail de Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne hava savunma sisteminin organizasyonu konusunda yardım etmeyi kabul etti. Dediler ki: “Size füze vermeyeceğiz, onlara bizim ihtiyacımız var ama size Rus füzelerinden nasıl saklanacağınızı öğreteceğiz.”

Bunun gibi?
Çok basit. İsrail hava savunma sistemi üç unsura dayanmaktadır. Birincisi: Uzun mesafelerden kısa mesafelere kadar hedefleri vuran sistemin kendisi. İkincisi: Bildirim. Nispeten uyarı yapıldığında, bir ıslık sesiyle herkes bomba sığınağına iner veya özel barınaklarda saklanır. Herkes hangi duvara dayanması gerektiğini bilir. Ve böyle bir ileri uyarı sistemi kurmalarına yardımcı oldular. Bu, düşmanımıza yardım etmenin kurnazca yoludur.

Bu nokta o kadar da korkutucu değil. Bu, sıradan sivillerin hayatlarını kurtarıyor. İsrail'in Kiev'e yaptığı yardımın başka örnekleri var mı?
Uluslararası medya, obüs topları için ürettikleri 155 mm'lik NATO mermilerini, Amerikalılar aracılığıyla Ukrayna'ya sattıklarını yazdı. Kanıtlanmış olan ilk iki noktanın aksine, üçüncüsü çok güçlü temel şüphelerin başında geliyor. Ve şimdi İsrail kendisini içine girdiği bu planın geri teptiği bir durumda buldu. Her halükarda artık İsraillilerin kesinlikle Ukrayna'ya yardım edecek vakti olmayacak.

Kaynak: https://armystandard.ru/news

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.