Medeniyeti doğuran Mezopotamya yakılıyor

Dosya Haberleri —

Kuzey ve Doğu Suriye yangın

Kuzey ve Doğu Suriye yangın

  • Tarım devrimi ile uygarlığı doğuran Mezopotamya'nın bereketli toprakları, şimdilerde yangınlarla boğuşuyor. Ancak bu yangınların çoğu ne küresel ısınma kaynaklı, ne de ihmal sonucu. Bu bereketli topraklar, bir savaş aracı olarak yangın yerine çevriliyor. Biz o toprak ananın sütüyle büyüyüp bugünlere geldik. İşte bu toprak anamız yakılıyor...
  • Ekolojist Yusuf Gürsucu, "Rojava ve başka yerlerde benzer yangınların yaşanıyor olması planlı bir saldırı ihtimalini ortaya çıkarmakta. İnsanlığın yeni bir güneşe, sadece gerçekleri aydınlatan yeni bir ışığa acil ihtiyacı var. Demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik yaşam şiarı tam da bunu hedeflemekte. İşte saldırıların nedeni bu yeni güneştir" diyor.
  • Kuzey ve Doğu Suriye Tarım ve Sulama Kurulu Eşbaşkan Yardımcısı Ahmet Yusuf, "Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye halkını aç bırakma ve göç ettirmeyi amaçlıyor. Türkiye saldırılarla bölgedeki güvenlik durumuna ve ekonomiye zarar verip tüm Suriye halkı için güvenli bölge haline gelen toprakları daha fazla ele geçirmek için kaos yaratıyor" diye belirtiyor.

GÜLCAN DERELİ

Tarım devrimi ile insanlık tarihine damga vuran ve uygarlığı doğuran Mezopotamya'nın bereketli toprakları, şimdilerde yangınlarla boğuşuyor. Ancak bu yangınların çoğu ne küresel ısınma kaynaklı, ne de ihmal sonucu. Bu insanlığa çağ atlatan bereketli topraklar, bir savaş aracı olarak yangın yerine çevriliyor. Rojava'da günlerdir Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar, ekinleri, tarlaları bilinçli olarak ateşe veriyor. Halkın geçimlik kaynaklarını yakıyor. TSK ve ona bağlı paramiliter grupların kundakladığı topraklarda ekinler büyük zarar görürken, bu kez sınırın bu yakasında Amed, Mêrdîn, Êlih, Sert, Şirnex ve Colemêrg'de peşi sıra yangınlar çıktı. Amed ve Mêrdîn'deki yangınlar DEDAŞ'ın ihmali sonucu çıkarken, diğer kentlerdeki yangınlar ise askeri operasyonlar nedeniyle çıktı. Çok sayıda tarım arazisi kül oldu. Yangını söndürmek için seferber olan yurttaşlardan 15'i yaşamını yitirdi, 70'i aşkın yurttaş ise yaralandı. Yine yüzlerce canlı yanarak can verdi. Aynı zamanda yurttaşların geçim kaynakları kül oldu. Bir taraftan da Irak Federe Kurdistan'da bombardıman nedeniyle yangınlar çıkıyor. Böylece Kurdistan coğrafyası baştan başa bir yangın yerine dönüştürülüyor. Peki neden bu saldırılar? Kuzey ve Doğu Suriye Tarım ve Sulama Kurulu Eşbaşkan Yardımcısı Ahmet Yusuf ve ekolojist gazeteci-yazar Yusuf Gürsucu ile konuştuk.

 

Yusuf Gürsucu

 

Örnek yaşam yok edilmek isteniyor

Ekolojist Yusuf Gürsucu, toprağın yakılmasıyla o toprağın üzerinde inşa edilen şey arasında bağlantı olduğunu söylüyor. Gürsucu'ya göre Rojava'da tarım arazilerinin bilinçli yakılmasının nedeni, orada inşa edilen demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik yaşam. Gürsucu, "Yoğun baskı ve saldırılara karşın Rojava'da demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir yaşam çerçevesinde özyönetim inşa edilme çabası aralıksız sürerken, bu süreç büyük mücadele ve büyük kayıplar ortaya çıkardı. Bir devrim süreci yaşandı ve o devrimin yarattığı olanaklarla bugün özellikle Ortadoğu ve tüm halkların ihtiyacı olan örnek bir yaşam filizlenmekte. Bu süreci durdurmak ve yok etmek adına başta Türkiye ve diğer devletler Ortadoğu için çok önemli bir örnek olacak yaşama karşı düşmanca tutum izlemekte. Türkiye tarafından 2018 yılında Rojava’nın Efrîn kantonuna yönelik başlatılan ve ‘Zeytin Dalı’ ismi verilen işgal sonrası bölgede yaşayan halk ve zeytin ağaçları büyük bir kıyıma uğratılmıştı. Zeytin ağacı ve zeytin dalının bütün kutsal kitaplarda, ortak kültürel mirasta ve efsanelerde hep barışın simgesiyken, zeytin dalının bir savaşın adı olarak kullanılmış olması kötülüğü örtmeye elbette yetmedi. Efrîn’de barış içinde farklılıklarıyla bir arada yaşayan Kürtler, Araplar, Türkmenler, Êzîdîler, Süryani ve Ermeniler yerlerinden, yurtlarından edilmeden önce, Rojava’nın bütününde olduğu gibi doğayla uyumlu bir geleceği kurmak için çaba gösteriyorlardı" ifadelerini kullanıyor.

2 milyonu aşkın ağaç kesildi

Gürsucu, Efrîn'i örnek göstererek ekolojik kıyımın boyutlarına işaret ederken, bunun Kürtleri terbiye etme, boyun eğdirme amacıyla yapıldığına işaret ediyor. Kürt halkının geçim kaynaklarının Türk devleti tarafından hedef alındığını söyleyen Gürsucu, "Türkiye ve desteklediği çeteler, zeytin dahil gördükleri ağaçları kesmeye devam ederlerken, diğer yandan tarım arazilerindeki ekinler yine çeteler eliyle aralıksız yakılmakta. Aynı zamanda Efrîn’deki tarımsal üretim, Suriye’nin toplam tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 30’una denk düşen önemli bir bölgeydi. Efrîn’de Türkiye destekli cihatçı çeteler 5 yılda 2 milyonu aşkın ağacı kesti ve bu ağaçlardan en az 650 bini zeytin ağacıydı. Efrîn coğrafyasında bulunan tarımsal alanların yüzde 65’i zeytin ağaçlarıyla kaplıydı. İşgal öncesi 18 milyon zeytin ağacı olan Efrîn’de halkın ana geçim kaynağı zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimleriydi. Çeteler eliyle yakılmayan zeytinliklere, tarım arazilerine ve zeytinyağı işletmelerine el konulurken, üretilen zeytinyağları Türkiye üzerinden pazarlandı. Diğer yandan yaşamın en önemli parçası olan su üzerinde oynanan oyunlarla Suriye ve Irak’ta özellikle Kürtler üzerinde su bir silah gibi baskı aracı olarak kullanılmakta" diyor.

 

 

Ekinler bilinçli yakılıyor

Gürsucu, Kurdistan'daki ekolojik yıkımın bir savaş aracı olduğuna işaret ederken, toprağı ve insanlığı besleyen suyun da silak olarak kullanıldığına işaret ediyor. Gürsucu, bu konuda şunları söylüyor: "Kürt coğrafyasında tüm Türkiye coğrafyasının yarısı kadar su varlığına sahip olunmasına karşın, Kurdistan’daki sular bir silah olarak kullanılarak Kürt halkı ve örgütleri teslim alınmak istenmekte. Geçmişte sular Suriye’ye karşı Türkiye tarafından tehdit olarak kullanılmış ve yapılan protokollerle PKK karşıtlığı üzerinden anlaşma yapılıp Suriye’ye Fırat Nehri'nden saatte 500M3 su bırakılırken, bu durum Rojava Devrimi sonrası askıya alınmış ve bölge susuzluğa mahkum edilmiş durumda. Bir yandan tarım arazilerindeki ekinler planlı biçimde yakılıp halk açlığa sürüklenmek istenirken, diğer yandan çetelerin eline teslim edilmiş barajlardan Rojava bölgesine sular kesilmekte, Fırat suları ise Atatürk ve diğer barajlardan salınmayarak, Suriye coğrafyasındaki Fırat Nehir yatağı susuz bırakılmaktadır."

Gürsucu, bu yangın ve suyu silah olarak kullanmanın arka planında Kurdistan'daki demografik yapıyı değiştirmek ve bölgeyi insansızlaştırmak olduğuna dikkat çekiyor. Gürsucu, "Halkın hemen yanı başındaki baraj sularından suya erişimi sağlanmayarak, yeraltı suyuna mahkum edilen Kürt halkı, DEDAŞ’ın elinde oyuncağa çevrilip köyünü, toprağını terk etmesi için özel politikalar hayata geçirilmekte. En son Amed ve Mêrdîn sınırları içinde yaşanan yangında 15 yurttaş yaşamını yitirip, 100’e yakını yaralanırken, yüzlerce hayvan öldü. Binlerce dekar buğday ekini ise küle dönerken, yangının anız yakılması nedeniyle yaşandığı iddiaları gerçek dışıydı. Devlet kurumları yangına uzun süre müdahale etmezken ölümler bu nedenle yaşandı. Halk yangını söndürmek amacıyla çabalarken, yaşamını, hayvanını ve evini yangında kaybetti" vurgusu yapıyor.

Saldırılar planlı

Amed ve Mêrdîn'deki yangınların sorumlusunun DEDAŞ olduğunu hatırlatan Gürsucu, sözlerini şöyle tamamlıyor: "Burada da yangının baş müsebbibi DEDAŞ şirketi olmasına karşın bunu gören bir yurttaşa dava açılması dikkat çekiyor. Devlet yetkililerinin de aynı ağızı kullanıp yangını anız yakılmasına bağlama çabası EMO ve diğer kurumların incelemeleriyle boşa çıkarıldı. Kürt coğrafyasının tamamında Kürtlerin özgür yaşam hakkı gasp edilirken Rojava ve en son alınan bilgilere göre en az 4 bölgede daha benzer yangınların yaşanıyor olması bunun planlı bir saldırı olma ihtimalini ortaya çıkarmakta. İnsanlığın yeni bir güneşe, sadece gerçekleri aydınlatan yeni bir ışığa acil ihtiyacı var. Bu aydınlanmayı, aşırı üretim ve aşırı tüketim eksenli dünyadan koparak, paylaşım ve ihtiyacımız kadar üretim eksenli bir yönelişle sağlayabiliriz. Kürt halkının özgürlük mücadelesi, demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik yaşam şiarı tam da bunu hedeflemekte. Bu nedenle saldırı altında bir hayat sürerken tüm dünyaya örnek bir yaşamı pratikte ortaya koymaktadır. İşte saldırıların nedeni bu yeni güneştir."