Güncellenmiş Medine sözleşmesi 

Forum Haberleri —

özgürlük

özgürlük

  • Müzakere ve mücadele iç içedir. İnşacı eylemin söylemi pratikle yükümlüdür. Yeni yaşamı inşa etmek için diyalogcu demokrasiyi toplumsal ilişkilerde hakim kılmalıyız. Katılımcı demokratik sosyalizm aynı zamanda insanlarla karşılıklı ilişki kurma ve özgür ruhlar buluşmasının zeminini yaratma faaliyetidir.

TOLA WELAT

Önder Öcalan'ın devrimci nitelik taşıyan demokratik programı bir yönüyle güncellenmiş yeni bir ‘Medine Sözleşmesi’dir. Bu, demokratik devrime gereksinim duyan ve katılan toplumun farklı kesimlerinin, ortak bir çatı altında demokratik bir programla birleştirilmesi, her türlü haklarının tanınmasıdır; bir nevi demokratik ulusun çoklukta birlik anayasadır. Önder Öcalan'ın toplumu aydınlatma gücü ve etkisi toplumsal çürüme yaşayan Türkiye’de insani demokratik yaşam amaçlılığını ve arayışını da güçlendiriyor. İnsanı ve insanlığı kıymetlendirerek topluma haysiyet ve itibar kazandırıyor.

Önder Öcalan’ın, 31 Ekim’deki aile görüşünde; yerel örgütlülüğün güçlendirilmesi ve demokratik mücadelenin yön verici halkçı (taban) siyaseti vurgusu oldukça önemlidir. 'Ben burada çalışıyorum. Sabah-akşam bir çalışma içindeyim. Sizlerin bir çok imkanınız var, kurumlarınız var, toplumu örgütlemeniz gerek. Görevinizi yerine getirmeniz gerekir' direktifi dönemsel inşa görevlerimiz açısından tarihi önemde bir çağrıdır. Somut inşacılık ile topluma inmemiş ve soyut kalmış siyasi bir temsili Önder Öcalan kabul etmiyor. Önder Öcalan “Bilmek anlamaktır anlamak da uygulamaktır" diyor ve ekliyor “Yaşamda iddiası büyük olanın çabası da büyük olmalıdır.” 

Özyönetim ve eşitlikçi katılımcı demokrasi, anti hiyerarşik, yüz yüze karar alma süreçlerine dayalı doğrudan toplumsal demokrasi örgütlülüğü yaratmakla mümkündür. Kolektif sorumluluklar temelinde  hakkaniyetli bir toplumsal mücadelede ortaklaşmak eşitlikçi ve dayanışmacı bir komünal demokrasi pratiği gerektirir. Zira müşterek direngen radikal demokrasi inşası, yaşanılabilir ve paylaşılabilir bir ortak gelecek: Derin güvensizlikle kırılganlaşmış insanlara tekrar umut aşılamak, birlikte yaşam sorumluluğunu üstlenmekten geçiyor. Toplumda sönümlenmiş olan demokrasi talebini ve enerjisini yeniden canlandırmak için bu örgütlülük hamleselliği şarttır.

İçinde geçtiğimiz bu hayatı süreçte tarihsel farkındalık kadar ideolojik politik duyarlılık da önemlidir. Demokratik barışa odaklanmış Önder Öcalan’ın yarattığı stratejik çizgi netliğine saldırıyorlar. Demokratik devrim umudunun önünü almak ve onu hükümsüz kılmak için bir çok gerici ve militarist odak kesintisiz bir saldırı dalgası içerisindedir. Buna karşın canlı bir toplumsal örgütlülüğü yaratmak için kolektif toplumsal bilincin demokratikleştirilmesi için yeni, kapsayıcı ve yaratıcı mücadele yöntemleri ortaya çıkarmak gerekiyor. Toplumu kasıp kavuran ve yaşamdan düşüren anlamsızlık ve değersizlik ruh halinin panzehiri insanları bir tutan ve demokratik bağları güçlendirmeyi esas alan bir örgütlülüktür. Yani yaşamda “Ne kadar az devlet o kadar çok demokratik toplum”dur.

Şunu asla unutmayalım; karşı devrim unsurları demokratik devrimi ele geçirmek için pusuda bekliyorlar. İçi boş politik hayaller satarak Kürt halkının toplumsal örgütlülüğünü dağıtmayı amaçlıyorlar. Örneklendirecek olursak, gençlerin tükenişine şahitlik etmek ve buna  kalıcı bir çözüm üretmemek belki de güncelde yaşadığımız trajedilerin en büyüğüdür. Gençliğin yaratıcı enerjisi özel savaş politikalarıyla nötralize ediliyor. Yaşamın sömürgeleştirilmesi üzerinden canlı insani kamusal alan hedefleniyor. Hayatın kadın özgürlükçü ve ekolojik ritmi dondurulmuş durumda. Etik bir dünya yaşam farkındanlığı kazanarak, bu toplumsal kayıtsızlığı mahkum etmek ve sorumluluk duymak için bu alanların tümüne acil yönelmemiz gerekiyor. Militarizmden arındırılmış demokratik bir toplumun kolektif bilinç oluşturma inşasına pekala burada start verebilmeliyiz.

Paradigma, yaratılmış olan sosyal güçsüzlüğü gerçekçi bir radikal demokratik direniş stratejisiyle aşmanın mümkün olduğunu bize gösteren yegane kurtuluş kılavuzudur. Önder Öcalan'ın paradigması çağımızın demokratik devrim ideolojisidir; topluluksal demokratik yaşam biçimlerini ortaya çıkarmak ve ortaklaştırmak için insanlığın son kurtuluş umududur. Bu çağcıl paradigma yeni bir toplum ideolojisi olduğu kadar ortak bir demokratik uzlaşı manifestosudur da. Canlı ve dinamik demokrasiye dayalı toplumsal yaşam inşasını da ifade ediyor. Önder Öcalan Türkiye rejimine ve devlet aklına şu tarihi hatırlatmayı da yapmayı önemli buluyor; tarihteki halkı içermeyen tüm parti devleti pratikleri ve tekçi ulus- devlet dayatmaları çöküşle sonuçlanmıştır.

Özetle; özgürleştirici müzakereci demokratik siyaset: Adil ve eşitlikçi bir toplum mücadelesini ortaya çıkaracak yeni toplumsal örgütlenmeler ve ittifaklar yaratmakla mükelleftir. Yaşamın demokratik ıslahı için boş alan bırakmamak gerekiyor. Farklı dayanışma ve mücadele biçimleri sulta kurmuş örgütlü despotizmi de işlevsiz kılacaktır. Müzakere ve mücadele iç içedir. İnşacı eylemin söylemi pratikle yükümlüdür. Yeni yaşamı inşa etmek için diyalogcu demokrasiyi toplumsal ilişkilerde hakim kılmalıyız. Katılımcı demokratik sosyalizm aynı zamanda (Yaşamın içinde doğrudan inşa) insanlarla karşılıklı ilişki kurma ve özgür ruhlar buluşmasının zeminini yaratma faaliyetidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.