Hayatına sahip çıkanların ‘dehşeti’

Kadın Haberleri —

Feminist Dehşet: Aşırılık Yanlısı Feminizme Kısa Bir Övgü,

Feminist Dehşet: Aşırılık Yanlısı Feminizme Kısa Bir Övgü,

  • "Dünyayı nezaketimiz ve zararsızlığımız konusunda ikna etmekle vakit kaybetmek zorunda mıyız? Feminist dehşet gerçek olsa ne olurdu?"

Nisan 2025’te Otonom Yayınları tarafından yayımlanan Feminist Dehşet: Aşırılık Yanlısı Feminizme Kısa Bir Övgü, Feminist yazar Irene’nin kaleminden, feminizmin “aşırılık” ve “şiddet”le ilişkilendirilen yönlerini ele alan bir kitap. Yazar, patriyarkal sistemin kadınların tepkilerini “dehşet” olarak etiketlemesinin absürtlüğünü sorgularken, feminizmin gerçekten kimseye zarar vermediği argümanını çürüten örnekler sunuyor.

Geniş bir yelpaze

Kadınların şiddetle ilişkisini inceleyen 96 sayfalık bu eser, Artemisia Gentileschi’nin Judith Holofernes’in Başını Keserken tablosundan, Lisbeth Salander’in intikamcı adaletine, süfrajetlerin militan eylemlerinden Türkiye’de “hayatına sahip çıkan kadınlar”a kadar geniş bir yelpazede. Irene, dünyanın farklı köşelerinden kadınların hayatta kalma ve direniş hikâyelerinin doğurduğu sorulardan yola çıkıyor.

 

 

Savunmasız bırakılanlar

Irene İspanya, Fransa ve Latin Amerika'da onlarca yıl boyunca partnerleri tarafından dövülen ve sonunda onları öldüren kadınların hikayelerini de anlatıyor. Elbette bu, sorunu çözmenin radikal bir yolu buradaki sorun yalnız bırakılmış, savunmasız, yardımsız, erkek egemenliğinin şiddetiyle, erkeklerin gücüyle, vahşetiyle karşı karşıya kalmış, adaleti sağlama imkânı olmayan kadınların sorunudur.

Görünmez intikam

Irene, kitabında kadınların hayatta kalmak için şiddete başvurduğu tarihsel ve güncel örnekleri gözler önüne seriyor. Erkek şiddetinin sistematik olduğu bir dünyada, kadınların “makul” mücadele sınırlarını aşmasının neden “dehşet” olarak damgalandığını sorguluyor. Kitap, Valerie Solanas’ın radikal Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu’ndan, Kızıl Zora’nın kapitalist ve patriyarkal yapılara karşı eylemlerine, Meksika’da Diana’nın cinsel şiddet uygulayanlara karşı mücadelesine kadar uzanan hikayelerle, kadınların intikam ve direniş pratiklerini tartışıyor. Irene kaleme aldığı kitapta şunu soruyor: “Dünyayı nezaketimiz ve zararsızlığımız konusunda ikna etmekle vakit kaybetmek zorunda mıyız? Feminist dehşet gerçek olsa ne olurdu?"

 

 

İsyan etmek gerekir

Irene’nin kitabı kadınlara şu mesajı veriyor: ‘Şiddet içeren bir toplumda, sınıfsal veya toplumsal cinsiyet egemenliğiyle, baskı, sömürü ve sayısız adaletsizlikle karşı karşıya kalındığında gerçek bir seçim yoktur; egemen olunan, sömürülen ve ezilenlerin onuru ve saygısı, hatta sadece hayatta kalmak için, bireysel veya kolektif, örgütlü veya örgütsüz, yapabileceğimiz her neyse, isyan etmek gerekir.’

 

 

‘Sessiz’ ve ‘kusursuz’

Kitabın son bölümü, feminist politik strateji olarak şiddeti mercek altına alıyor. Yazar, kadınlardan her koşulda “kusursuz” ve “sessiz” bir mücadele beklendiğini vurgulayarak, bu beklentinin ataerkil bir dayatma olduğunu ortaya koyuyor. Feminist Dehşet, şiddeti övmekten ziyade kadınların şiddetle ilişkisinin patriyarka tarafından nasıl şekillendirildiğini açığa çıkararak, bu konudaki görünmezliğe itiraz ediyor.

Irene kimdir?

23 yaşındaki Irene (Iréné"), İspanyol, Bask ve Fransız kültürlerinin karışımıyla büyüdü. 2017’de Paris'e taşınarak aktivizme katıldı, feminist çevrelerle çalıştı. Dijital medyayı fikirlerin demokratikleştirilmesi ve halk eğitimi için bir araca dönüştürüyor. 2019'da kadın cinayetlerine karşı kolaj hareketinin lansmanında yer aldı. 2021'de ilk kitabı La terreur féministe'i yayınladı ve her ikisi de éditions divergences tarafından yayınlanan Défaire la police adlı kolektif çalışmada yer aldı. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.