HDP ve kendimizi konuşmak!

Cafer TAR yazdı —

  • AKP özellikle rantiye inşaat sermayesinin, CHP ve İYİ parti İstanbul sermayesinin, diğerleri muhafazakâr sermaye çevrelerinin partisi iken, HDP toplumun bütün ezilenlerinin partisi olmaya devam etti.
  • Zaman zaman HDP içerisinde öne çıkan şahsiyetler olabilir; bu arkadaşların muhakkak çok büyük emekleri de var. Fakat bütün bu HDP hikayesinin yazılmasının asıl kahramanları başta Kürt Halk Önderi olmak üzere, yıllardır özgürlüğü için mücadele eden, çok ağır bedeller ödeyen Kürt halkı ve onun dostlarıdır. 

 

Eskiden Kürtler toplumda varlığı bilinen ama görünmeyen bir topluluktu; herkes onların varlığını bilir ama yokmuş gibi davranırdı. Kimileri bunu neredeyse yüzyıldır bir siyasal ve ekonomik ranta dönüştürmüşken; kimileri de Kürtlerin varlık mücadelesini toplumun bütün yoksul ve mağdur kesimleri ile birlikte bu coğrafyanın en büyük özgürlük hareketine dönüştürdü. 
 
Bu ayrımı günümüzde hala legal siyasette de çok aktif olarak yaşıyoruz; bir tarafta HDP, diğer tarafta ise başta AKP olmak üzere diğer düzen partileri var.  
 
Birçok baskıya rağmen başta Kürtler olmak üzere HDP’li siyasetçiler bütün yıldırma çabalarına rağmen düzene boyun eğmediler. Sayıları neredeyse on bini aşkın HDP’li siyasetçi ya cezaevinde ya da sürgünde yaşamak zorunda bırakıldı. 
 
Fakat buna rağmen ne seçmen nezdinde ne de genel politik dengelerin yeniden kurulması anlamında HDP önemsiz bir politik aktöre dönüştürülemedi. Bunun en önemli nedeni HDP’nin ideolojik bir kadro hareketi olmasıdır. 
 
HDP daha baştan itibaren dar bir grubun ekonomik ve sosyal çıkarlarını temsil etmek için kurulmuş bir parti olmadı. Örneğin AKP özellikle rantiye inşaat sermayesinin, CHP ve İYİ parti İstanbul sermayesinin, diğerleri muhafazakâr sermaye çevrelerinin partisi iken, HDP toplumun bütün ezilenlerinin partisi olmaya devam etti. 
 
Siyasal partiler gerçekte toplumun sadece belirli bir kesiminin sosyo/ekonomik çıkarlarını sistem içerisinde maksimum seviyede temsil etmek için mücadele ederler; bütün halkçı söylevlerine rağmen bu partilerin içerisinde örgütlü bir çıkar grubu vardır.  
 
Bunu en iyi AKP örneğinde görüyoruz; AKP her krizden inşaat çıkarmaya çalışıyor; çünkü AKP artık içerde örgütlü müteahhit ve politikacıların partisine dönüşmüştür.  
 
Türkiye’nin göç sorunu konuşuluyor; başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin kurmaylarının aklına hemen konut yapmak geliyor, seçim yatırımı olarak yine inşaat ve konut projeleri gündemde. Çünkü inşaat sektörü hem rant üretme anlamında hem de fazla kalifiye olmayan çevreleri kolay istihdam etme anlamında oldukça elverişli bir sektördür. 
 
Buna bir de AKP içinde örgütlü müteahhit çevreleri ve onlarla kirli ilişkiler geliştirmiş politikacı ve bürokratları da eklerseniz Türkiye’deki kirli siyaset/ticaret ağı daha fazla görünür hale gelir. Türkiye’de siyaset günümüzde bu ağ tarafından belirlenmeye çalışılıyor. 
 
Herhangi bir iktidar değişiminde belki biraz daha az görünür olur, hatta belki biraz yoğunluğu da azalır; fakat bu kez AKP’nin örneğin CHP ile ikame edildiği siyasetçiler, onlarla ilişkili sermaye çevreleri ve onları tamamlayan bürokratlarla muhatap olacağız. 
 
Bu döngü yıllardır Türkiye’de böyle devam ediyor; fakat hiç değişmedi. Türkiye’de siyaset hiçbir zaman halkında dahil edildiği halk için bir faaliyete dönüşmedi. Bunun en önemli nedeni halkında politikayı kendi dışında bir faaliyet olarak algılaması olmuştur. 
 
Fakat bu algı başta Kürtler olmak üzere HDP içerisinde örgütlü çevrelerin son yıllarda verdiği yoğun mücadelelerle önemli ölçüde değiştirilmiş ve düzen siyasetini sarsar hale gelmiştir. Birçok çevrenin HDP nefreti sadece ideolojik değildir. 
 
Muhakkak ideolojik nedenlerinde bu HDP’ye karşı geliştirilen nefret dilin de payı var, bu inkâr edilemez; fakat burada asıl faktör HDP’nin bu siyaset, ticaret ve bürokratlardan kurulu şebekeye dahil edilmesinin çok mümkün gözükmemesidir. 
 
Düzen siyaseti baktığı her yerde rant ve kendisinin ve çevresinin elde edebileceği ayrıcalıkları görür; fakat Kürt Halk Önder’inin uzun yıllar içerisinde ideolojik ve örgütsel yapısını tanımladığı HDP bunun zıddıdır; öyle olmak zorundadır.  
 
Hatta içerisinde HDP’yi de düzen partilerine benzetmek isteyen unsurların olma ihtimaline rağmen HDP bu yaklaşımın tamamen dışındadır; çünkü HDP bir sermeye çevresinin değil, bizzat halkın partisidir.  
 
Zaman zaman HDP içerisinde öne çıkan şahsiyetler olabilir; bu arkadaşların muhakkak çok büyük emekleri de var. Fakat bütün bu HDP hikayesinin yazılmasının asıl kahramanları başta Kürt Halk Önderi olmak üzere, yıllardır özgürlüğü için mücadele eden, çok ağır bedeller ödeyen Kürt halkı ve onun dostlarıdır. 
 
HDP’yi konuşurken bu gerçeği hep hatırlamak ve özellikle HDP’nin yaklaşan seçimlerde oynayacağı büyük rolü değerlendirirken muhatabı olduğumuz bütün çevrelere hatırlatmakta büyük fayda var!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.