Hepimiz muhasebemizi yapmalıyız!

Fehim IŞIK yazdı —

  • Önümüzdeki dönem aynı zamanda bir muhasebe dönemidir. Kürt hareketi, HDP, Yeşil Sol Parti, Emek ve Özgürlük İttifakı, Kürt Demokrasi ve Özgürlük İttifakı, biz gibi tek tek bireyler oturup bu dönemin muhasebesini çok iyi bir biçimde yapmak zorundadır. Çünkü Erdoğan’ı en zayıf olduğu, en dibe vurduğu bir dönemde götüremedik.

Türkiye tarihinin en karanlık seçiminin ikinci turu da bitti. Resmi olmayan sonuçlara göre Erdoğan oyların yaklaşık yüzde 52’sini, Kılıçdaroğlu ise oyların yüzde 48’ini aldı. Sonuç böyle olsa bile bir şey çok açık: Bu seçim hiçbir yanıyla meşru değil. Çünkü seçim eşitsiz koşullarda yapılmış, çokça oyun oynanmış, en nihayetinde Erdoğan ve yandaşları algı operasyonlarıyla, hile ve yalanlarla seçimi önde bitirmişlerdir.

Bu seçimin sonuçları, özellikle de partilerin tek tek tutumları çok konuşulacak. En çok konuşulacak olanlardan biri de Millet İttifakı’nın, CHP’nin tutumu olacak. 

Yeşil Sol Parti, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanmasından sonra cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını kamuoyuna duyurdu. İlk turda Kürtlerin oyuna talip olan Kılıçdaroğlu, Kürtlere sıcak mesajlar verdi. Aynı Kılıçdaroğlu ikinci turda bu kez ırkçı-faşist kesimlere sıcak mesajlar vermeye başladı. Dünyanın hiçbir yerinde sol kimlikli olduğunu ileri süren bir parti, göçmen karşıtı bir siyaset ile seçimlere girmez. Oy kaybedeceğini bilse bile sol kimlikli partilerin göçmenlere dönük politikası insanidir. 

İkiye bölünen ve bir kesimi Kılıçdaroğlu’na destek veren yüzde 1’lik faşistlerin kuyruğuna takılan Millet İttifakı partileri göçmen karşıtlığında Ümit Özdağ ile Sinan Oğan’dan geri kalmayan bir tutum sergilediler. Kılıçdaroğlu bu faşist tutumun savunuculuğunu üstlendi. Bir yandan hak, hukuk, adalet diyeceksiniz, öte yandan en sağ politikalar ile hukuksuzluğu seçim siyasetinizin bir parçası yapacaksınız. Bu olmaz. Kaybettirir. Nihayetinde istenilen oranda oy artıramamalarının bir nedeni de budur. 

Bir diğer yapılan da Kürtlere dönük izlenen politikaydı. Kürtlerin açık tutumuna rağmen Kılıçdaroğlu ve yandaşları Erdoğan’ın kuyruğuna takıldı. Her iki taraf da birbirlerini Kürtlerle, PKK ile iş birliği içinde olmakla suçladı. Erdoğan montaj videolarla Kılıçdaroğlu’nun Kürt hareketi ile işbirliği içinde olduğunu ileri sürerken, Millet İttifakı da aynı şeyi tersinden Erdoğan ve AKP için yaptı. Bu politikadan Kılıçdaroğlu’na açık destek veren Kürtler olumsuz etkilendi. Bu belki ciddi bir oy düşüşüne neden olmadı. Kürtler yine Kurdistan haritasını kırmızıya boyadı ve Kılıçdaroğlu tarihinin en yüksek oyunu Kürtlerden aldı. 

Ancak bunu yapan Kürtler desteklerini ifade ederken açık biçimde ‘biz tercihimizi en kötü yerine kötüden yana koyduk’ savunusu içinde olmaya başladılar. İlk turdaki gibi gönülden bir destek yoktu. Bu çok açık gözleniyordu. En önemlisi de Kılıçdaroğlu’nun tutumu Kürtler açısından ciddi bir güvensizliğe neden oldu. 

Elbet Kürtler, bu kirli siyasete rağmen Erdoğan’ı devirme tutumlarından geri adım atmadılar. Kurdistan’ın kırmızıya boyanan kentlerinin hemen hemen tamamında oy oranları, CHP’nin kalesi olan Türkiye kentlerindeki en yüksek oranlardan daha fazlaydı. Hatta İstanbul, Mersin, Adana, Antalya, Aydın gibi merkezlerde de Kürtlerin oyu sayesinde birinci çıktı. 
Ancak ne Kılıçdaroğlu, ne ittifakları bunun değerini bilmediler. Ümit Özdağ ve Meral Akşener gibi faşist siyasetçilerin Kürt düşmanı politikalarının esiri oldular.

Bu seçimin HDP ve Yeşil Sol Parti açısından değerlendirilmesi gereken boyutu da var. Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayıp Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi kararı alınmasının yanlış olduğunu savunmuyorum. Belki birçok kişi bu karar üzerinden HDP’ye eleştirilerini yöneltecek. Ancak sonuç istediğimiz gibi olmasa da bu karar yanlış değil. Kürtler, kendilerine dönük en saldırgan tutumu izleyen AKP-MHP faşizmine karşı tutum aldılar ve bu çok haklı bir tutumdu. Bu seçim, öyle ileri sürüldüğü gibi pazarlıkların yapılacağı, al gülüm-ver gülüm misali bir şeylerin alınıp verileceği bir seçim değildi. Böyle yapmak, HDP’yi, Yeşil Sol Parti’yi ilkelerinden uzaklaştırır ve basit burjuva siyasetinin girdapları içinde tur atan ilkesiz bir geleceğe sürüklerdi. Bu böyle ama ittifaklar siyaseti hiç de öyle değildi. HDP, ittifaklar siyasetinde sınıfta kaldı. Süreci iyi yönetemedi. Kendisine oy veren kitleyi önemsemeden adımlar attı.

Bunun ayrıntılarına şimdilik girmenin bir alemi yok. Yaklaşık 1 yıldır Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurmak için çaba gösteren HDP, seçime ramak kala Kürt Demokrasi ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşunu ilan etti. Hem bu ikinci ittifakın hem de Kürtlerin farklı düşünen şahsiyetlerinin Meclis’e taşınması için de yeterince çaba gösterilmedi. Bu da Kürtlerde bir kırgınlığa yol açtı. 

Nihayetinde ilk turda yapılan Meclis seçimlerinde yaşanan oy kaybının ittifak siyasetiyle çok yakından ilgisi var. Sandıklara giden veya gitmeyen birçok Kürt ne yazık ki kendini aday listelerinde görmedi. Kimse, niçin Türkiye siyaseti yapıyorsunuz, diye hesap sormuyor. Ancak Türkiye siyasetini yaşama geçirirken bir yüzünüz de Kurdistan’a dönük olmuyorsa bu siyasetin en ağır yükünü taşıyan kesimler tepki gösterir. Bu hesaplanmadı.

Örgütlenmeye ilişkin çok fazla şey demeye gerek yok. Türkiye’de faşizm koşullarında ayakta kalıp seçime girmek, seçimde ittifak olarak 65 vekil çıkarmak çok sıradan bir durum değil. Tüm bunlar, örgütsüzlüğün en dibe vurduğu, binlerin hapse, on binlerin yurt dışına gittiği bir dönemde gerçekleşti. Bunu başaran da tutumu ile partinin önünde giden kitlelerdir. Bu kitle bir kez daha partiyi ayakta tuttu, parlamentoya taşıdı.

Son olarak şunu belirtmekte yarar var. Önümüzdeki dönem aynı zamanda bir muhasebe dönemidir. Kürt hareketi, HDP, Yeşil Sol Parti, Emek ve Özgürlük İttifakı, Kürt Demokrasi ve Özgürlük İttifakı, biz gibi tek tek bireyler oturup bu dönemin muhasebesini çok iyi bir biçimde yapmak zorundadır. Çünkü Erdoğan’ı en zayıf olduğu, en dibe vurduğu bir dönemde götüremedik. Bunda bizim cephemizin, örgütlerimizden bireylerimize kadar her bir kesimin de ayrı ayrı payı var. Bu pay mutlaka bulunmalı ve özeleştirisi en samimi biçimde verilmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.