Her türlü bedeli vermeye hazırdık
Dosya Haberleri —
134 günlük tarihi bir direnişin ardından Kobanê 26 Ocak 2015’te DAİŞ’ten tamamen temizlenerek özgürleştirildi. Bu direnişte yer alan Heqî Kobanê, direnişi gazetemize anlattı:
- Kobanê’yi savunan altı cephe vardı. Kobanê uzun süreli bir mücadele sonra sokak sokak, ev ev hatta oda oda ilerleyerek özgürleştirildi. O anda yaşamı düşünmüyorsun. Evini yok etmeye çalışan barbarları imha etmenin dışında hiçbir şey aklına gelmiyor. Çok iyi biliyordum ki topraklarımızı ve yurdumuzu savunmanın bir bedeli vardı. Ve biz her türlü bedeli vermeye hazırdık.
ERKAN GÜLBAHÇE/Kobanê Destanı-2
Tarih 13 Eylül 2014 gösteriyordu. DAİŞ Kobanê’ye üç koldan saldırı başlatmış, katliam yapa yapa kentti kuşatmıştı. Üç koldan kuşatmada olan Kobanê’ye dördüncü, yani Türkiye tarafından da saldırmaya başlamış hatta sınırda Türk askerleriyle DAİŞ’liler arasında görüşmeler kameralara yakalanmıştı. O dönemde avukatları ve İmralı heyetiyle görüşmeleri süren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın seferberlik çağrısında bulunmuştu. Kürt halkının evlatları 7'den 70'e herkes Kobanê için canı pahasına direnişe geçmiş onuru için insanlık düşmanı DAİŞ'e karşı mücadele saflarında yerini almıştı. Kobanê direnişi destanında yer alanlardan biri de Heqî Kobanê'ydi. Heqî Kobanê nasıl bir mücadele yürütüldüğünü ve o günleri gazetemize anlattı.
Vuruşa vuruşa Kobanê’nin içine kadar geldiniz. Kobanê’ye vardığınızda neyle karşılaştınız?
Kobanê’ye girdiğimde dikkatimi çeken herkesin silahlanmasıydı. Herkesin tek bir düşüncesi vardı; Kobanê’yi nasıl savunacağız. Düşmanı Kobanê’ye nasıl bırakmayacağız, tartışmaları yapılıyordu. En büyük sorun Kobanê dışında gelen arkadaşların Kobanê’yi tanımamasıydı. Düşman bu durumu iyi değerlendirdi, yaşanan karışıklıktan faydalanarak bazı yerlere girmeyi başardı. Diyar Bagok, merkezi örgütlüyordu. Daha önce de dile getirilmişti Diyar Bagok, direnişçi Ömer Muhtar’ı temsil ediyordu. Bedenini teknolojiye karşı siper etmiş, geri çekilmeyi asla kabul etmiyordu. Bu direnişçi ruhla 10 Ekim 2014’te şehit düştü.
Birkaç gün sonra arkadaşlar Kobanê’nin merkezine alıştılar. Belli bir düzen oluşturuldu. Güçler birbirini tanıdı. Belediye ve birçok resmi binanın bulunduğu Azadî Meydanı’nın (Qada Azadi) korunması için bir hat oluşturuldu. Çünkü Azadî Meydanı’nın düşmesi durumunda Kobanê’nin yarısı düşmüş olacaktı. Kobanê’ye girdiğimiz sırada koordineye, düşman hattının arkasının boş olduğunu ve bazı grupların sızma yaparak arkadan düşmanı vurması gerektiği önerisini yaptım. İlk etapta bu önerim kabul görmese de sonradan önerim değerlendirilmeye alındı. Yedi kişilik bir grupla DAİŞ’in arkasına sızdık. Gittiğimiz yerde iki arkadaşla birlikte hareket eden Cemşit arkadaşla buluştuk. İki grup halinde hareket ederek gerilla taktikleriyle vurmaya başladık. Ancak on gün sonra Kobanê merkezinden benim geri dönmem talimatı verildi. Geri döndüğümde Kobanêli olduğum için Kobanê’yi tanıdığımı ve göndermekle hata yaptıklarını söylediler. Ben Kobanê’yi ev ev, sokak sokak tanıyordum. Aynı gün beni Kobanê’de bir cepheye verdiler. Toplamda Kobanê’yi savunan altı cephe vardı. Arabayla giderken doğup büyüdüğüm eve doğru yaklaştığımı fark ettim. Gönderildiğim yer evimin arka sokağıydı. Cephenin karargahı Salih Müslüm’ün evinde kurulmuştu.
Çatışmalar daha çok nerede yaşanıyordu?
Ebu Leyla’nın yaralandığı ve Gelhat arkadaşın şehit düştüğü Mürşitpınar sınır kapısının oralarda yaşanıyordu. Düşman kapıyı alarak siyasi bir üstünlük sağlamaya çalışıyordu. Aynı zamanda güçlerimizi arkadan çevirerek dünyayla bağlantımızı koparmaya çalışıyordu. Türkiye, DAİŞ’in bu kapıyı alması için her türlü desteği veriyordu. Zaman zaman kendi topraklarını saldırı için kullandırmaktan çekinmiyordu. İkinci büyük çatışma alanı Navenda Çand û Huner’deki cepheydi. Benim bulunduğum cepheye saldırmasının iki nedeni vardı. Birincisi, şehrin sembolü Navenda Çand û Huner’i alıp moral bozukluğu yaratmak, ikinci amacı ise stratejik özelliği olması sebebiyle burayı alarak Kobanê’yi ortadan ikiye bölmekti. Bir ay boyunca bu iki cephede hiç aralıksız gece gündüz çatışmalar devam etti.