Hukuk mücadelesi sürecek
Dünya Haberleri —

Av. Mahmut Şakar Foto: Deniz Babir
- Avrupa Adalet Divanı, PKK’nin 2021 yılında ‘terörist örgütler listesi’ne karşı yaptığı itirazı reddetti. Kararı değerlendiren avukat Mahmut Şakar, “Mahkeme bu çok kapsamlı, derinlikli, politik arka planı olan meselede çok kolaya kaçan bir yol izledi” diyerek mücadelenin devam edeceğini belirtti.
REWŞAN DENİZ / FRANKFURT
Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı PKK tarafından Avrupa Birliği’nin 2020’den sonraki ‘terörist örgütler liste’sine karşı yapılan başvuruya ilişkin kararını açıkladı. Mahkeme kararında, “Gerekçe gösterme yükümlülüğü ve savunma hakları ve etkili yargısal koruma hakkının ihlali yönündeki iddiaların kısmen haklı nitelikte olması, davanın iptaline yol açamaz” dedi. Mahkeme, PKK’nin listeye yaptığı itirazı reddederken, tarafların mahkeme masraflarını kendilerinin karşılamasına karar verdi.
Mahkeme, daha önceki bir kararında PKK’nin listede tutulamayacağına hükmetmesine rağmen aynı argümanlarla yenilenen listeyi iptal etmedi.
Karara itiraza edilecek
Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği (MAF-DAD) Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Şakar, bu 2014-2021 arasında olan sürecin 3 ayrı dosya halinde Avrupa Adalet Divanı’nın ilk derece olan genel mahkemesinin gündeminde olduğunu belirterek, “Duruşmaları yapılan bu davaların kararları 30 Kasım ve 14 Aralık tarihlerinde açıklandı. Bu iki karar 8 yıllık hukuksal sürece ilişkin ilk mahkemenin verdiği kararları oluşturuyor. Bu anlamda hukuksal ayağın ilk süreci, genel mahkemede tamamlandı. Avrupa Adalet Divanı iki kademeli bir mahkeme. Bir üst mahkemeye itiraz hakkı var” diyerek karara itiraza edeliceğini belirtti.
İngiltere’nin kararı esas alınıyor
Genel olarak 30 Kasım ve 14 Aralık’ta verilen iki kararında içerik olarak birbirinin devamı olduğunu söyleyen Şakar, “Son verilen kararda 2021 başvurusuda reddedilmiş oldu. Adalet Divanı, Avrupa Birliği Konseyi’ne bağlı ulusal bir kurumun bu kararı almasını yeterli buluyor. Bu bizim örneğimizde İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın 2001’de PKK’yi ‘terör örgütleri listesi’ne almasıdır. İngiltere’nin verdiği kararın içeriği, derinliği ve belgeleri konusuna girmiyorlar. Kendi üyeleri olan ulusal bir kurumun bu kararı vermesini yeterli buluyorlar” diye belirtti.
Karar usülen veriliyor
Şakar, Adalet Divanı’nın sonraki dönem uzatmalar içinde Avrupa Birliği Konseyi’nin verdiği kararı kendi tüzüklerine aykırı bulmadığını söyleyerek, “Mahkeme aslında bir kurguyu kabul ederek karar veriyor. Meselenin odağına, içeriğine çok fazla girmeden sadece bir liste var, PKK 2002’de bu listeye alınmış deniliyor. Sonraki süreçte çatışmalı devam ettiği için ve tek tük olaylar kendi gündemlerine yansıdığı için uzatmayı yeterli görüyorlar” diyerek kararların usülen verildiğini belirtti.
Kararı değerlendireceğiz
Her iki kararında çok geniş kapsamlı olduğunu belirten Şakar, “Bu iki kararın hem benzer hem de farklı yönleri var. 20 Aralık’ta mahkemenin kullandığı argümanları değerlendirmek üzere dava avukatları ile bir araya geleceğiz. Burada temyize hangi argümanlar, hangi yaklaşım ile gideceğiz bunları belirleyeceğiz” dedi.
Mahkeme kolaya kaçtı
Şakar, “Mahkeme bu çok kapsamlı, derinlikli, politik arka planı olan bu meselede çok kolaya kaçan bir yol izledi. Kendi rolünü son derece teknik usulu bir boyuta indirerek, kendisini siyaset karşısında önemsizleştirdi. 30 Kasım’daki argümanlar arasında Avrupa Birliği Konseyi’nin bir örgütü listeye alıp almamasının siyasi kararının kendisine ait olduğu vardı. Bu anlamda bu listeye dayanarak, meselenin özüne girilmeden, sonuçlarını çok dikkate almadan, Kürt halkına yönelik uygulanan şiddet göz önünde bulundurulmadı. Bunun PKK’yi aşan bir bütün olarak Kurdistan toplumunu etkileyen bir mesele olmasını dikkate alarak çok daha içeriden, nitelikli bakan, problemin arka planına giren bir tutum izleyebilirdi” diye konuştu.
Avrupa siyaseti esas alındı
Mahkemenin Avrupa siyasi idarenin yaklaşımını belirleyici olarak ele aldığını vurgulayan Şakar, “Sadece usul olarak bakarak daraltıcı bir tutum içerisine girdi. Mahkemenin kendisini konumlandırdığı bu konum bu sonucu doğurdu. Avrupa Birliği Kürt meselesinde hakkaniyetli, bütünsel bir tutumla Kürt halkının içinde bulunduğu her dört parçadaki koşulları dikkate almadı. Türkiye Avrupa ilişkilerini bağlamında kendi çıkarlarını esas alan bir siyaset izledi. Türkiye Avrupa ilişkilerinin merkezinde terör söylemi ve kriminalizasyon olduğu için bu konuda ısrarlı olduğu ve olacağı gözüküyor” diye belirtti.
Süreç devam edecek
Bu karar ile her şeyin bitmediğini söyleyen Şakar, “8 yıllık bir mücadelenin kazandırdığı şeylerde oldu. 8 yıl boyunca bu listeyi, terör söylemi ve kriminalizasyonu kabul etmeyen bir tavır içerisine girilmesi bile yeterliydi. Örneğin 2014-2018 arasında ki listede bir kazanım oldu. Kürt halkının kaderini ilgilendiren pek çok argüman bu mahkemelerdeki sunumlarda dile gelmeside çok önemliydi. Sonuçtan bağımsız ele alırsak kazanımlarımız oldu ama hukuksal mücadele devam edecek” diyerek kazanımları kalıcılaştıracak bir strateji ile sürecin devam edeceğini belirtti.







