Hüseyin Aygün ve Dêrsim gerçeği

CHP Dersim Milletvekilli Hüseyin Aygün’ü PKK militanları iki gün yanlarında alıkoydu. Hüseyin Aygün’ün serbest bırakılmasından sonra yaptığı açıklamalar tartışılmaya devam ediliyor. Herkes kendi durduğu yerden bu açıklamalara anlam biçiyor, değerlendiriyor. En çokta hükümet ağzıyla konuşanların bu alıkonmadan nasıl yararlanıp Dersim halkıyla Kürt Özgürlük Hareketi arasına mesafe koyarım yaklaşımı dikkat çekicidir.
Dersim halkının etnik kimliğinden çok kültürel olarak Alevi kimliğine bağlı olduğu, Dersim halkının bu alıkoymaya çok ciddi tepki gösterdiği Türk medyasında üstüne basıla basıla dillendiriliyor. Sözümona buradan bir açık yakalayacaklar, Dersim halkını Alevilik, ‘Zazalık’ üzerinden devlete sıkı sıkı bağlayacaklar. Türk devletinin Kürdistan’da dini kültürel bir olgu, zenginlik olmaktan çok Kürt halkına karşı milliyetçiliğin bin bir rengiyle yoğurup bir silah olarak kullandığını bu gün sağır sultan bile duymuştur. Hüseyin Aygün alıkonulduğunda tek bir Dersimli’ye neden bir mikrofon uzatılıp görüşü alınmadı. Doğrusu Dersimli insanlarımızdan çok Dersim adına konuşan özel savaş medyasının spikerlerinin yorumlarını dinledik. Tüm Dersim halkı Hüseyin Aygün’ün kılına bile zarar gelmeden bırakılacağını biliyordu. Hatta Hüseyin Aygün’ün ailesi Hüseyin Aygün’ün kurtarılması için askeri bir operasyon istemediklerini açık açık beyan ettiler.
Özel savaş hükümeti AKP ve onunla söz birliği eden Türk medyası önce dönüp kendine bakmalı. Türkiye halkının iradesiyle seçilmiş milletvekillerini aylardır alıkoyan faşist AKP Hükümeti’dir. Hiç utanmadan sudan bahanelerle alıkoyduğun bu milletvekillerini görmezden gelerek Hüseyin Aygün’ün iki günlük alıkonulmasına bu kadar tepki göstermek ikiyüzlülüktür. Bir milletin iradesinden, bir milletin iradesine saldırıdan bahseden bu bilinen yetkili şahıslar kendi zindanlarında alıkoydukları milletvekillerini görmüyorlar mı! Bunu çok iyi bilmelerine rağmen kimi kandıracaklarını sanıyorlar. Hüseyin Aygün’ün alıkonulmasına gösterilen abartılı tepkide kendini gizleme telaşından başka bir şey değildir.
Kürt Özgürlük Hareketinin salt Kürtçülük üzerinden bir siyaset yürüttüğünü bugün kimse iddia edemez, etse bile kimse buna inanmaz. Bugün biliyoruz ki Kürt Özgürlük Hareketi içersinde Kürt, Türk, Arap, Fars vs birçok halk kadar birçok kültürel kimlikler kendi ifadesini buluyor. Sayın Öcalan mücadeleye başladığı yıllarda ilk yol arkadaşlarının Haki Karer ve Kemal Pir, Duran Kalkan olduğunu biliyoruz. Bu insanlar Türk etnik kimliğine mensup insanlardı. Kürt Özgürlük Hareketi içersinde yüzlerce Alevi militanı da var. Bu farklı etnik, kültürel özelliklerin özgürlük hareketi içersinde belirleyici olduğu söylenemez. Asıl belirleyici olan özgür yaşamın her etnik halk, kültürel kimlik için istenmesi ve bunun için ortak mücadele edilmesidir.
Türkiye’de farklı etnik kökenli halkların, kültürlerin, kimliklerin iradesine saygı göstermeyen özel savaş hükümeti AKP’dir, Gülen cemaatidir ve onun etik değerden uzak Türk medyası, yazar-çizer kadrosudur. Cemevlerini ibadet yeri olarak görmeyen hangi zihniyettir! Malatya’da bir Alevi ailesini linç edenleri koruyan kimdir! Bir halkın iradesi olan Sayın Öcalan’ı yıllardır alıkoyan, alıkoymakla kalmayıp işkenceyi de aşan insanlık dışı sınırlarda tutan kimdir! Türkiye milletinin seçilmiş iradelerini cezaevlerinde alıkoyan kimdir! ‘Tek din’ diye dili sürçen aslında gönlünden geçeni söyleyen kimdir! Tek dil, tek bayrak, tek millet… tekçi zihniyetiyle faşist olan kimdir! Kuşkusuz AKP’dir, onun sözcüleridir. Ortadoğu halkların ve özellikle Kürt özgürlük tarihine hain-işbirlikçi olarak geçecek olan Hüseyin Çeliktir. Bu açıdan AKP’nin Kürdistan’a dönük tüm kirli, katliamcı politikaların sözcülüğüne soyunması manidardır.
Dersim kökenli Kürt, Alevi kültüründen gelen biriyim. Aleviliğin ne olduğunu, Kürt kimliğin benim için neyi ifade ettiğini çok iyi bilen biriyim. Bazılarının Dersim’de iki kimliği karşı karşıya getirip birini tercih ettirmeye çalışmaları ya da salt Alevilik üzerinden ele alınıp bunun üzerinden siyaset yapacaklarını sanmaları çok büyük bir yanılgıdır. Hüseyin Aygün’ün de böyle yaklaşacağını sanmıyorum. Hüseyin Aygün’ün de bu iki günlük alıkonmadan kuşkusuz çıkaracağı önemli sonuçlar vardır. H.Aygün farklı bir siyasi parti içersinde olabilir, ‘yeni CHP’ diye tanımladığı partisinde kendi yöresinin çok kimliliğini, özgürlüğünü savunabilir. Devletin Tunç-eli anlayışından, politikasından kurtulup Dersim(gümüşkapı)’li olmak, Dersim’in tarihine, kültürüne, direniş ve özgürlük geleneğine bağlı yaşamakta her siyasetçinin harcı değildir. Dersim halkı devletin üzerindeki Tunç-elinden kurtuldukça özgürce yaşamasını bilecektir.
