İklim krizinin gölgesinde küresel salgın
Kadın Haberleri —

İklim krizi / foto:AFP
- Dünya genelinde bir milyardan fazla kadın, yaşamları boyunca fiziksel, cinsel veya psikolojik tacize maruz kalıyor. İklim krizlerinin sıklığı ve şiddeti arttıkça, küresel salgına dönüşen cinsiyete dayalın şiddetin daha da büyüyeceği öngörülüyor.
- İklim değişikliği, kuraklıkları ve şiddeti artırırken, özellikle Kenya’nın kuzeyinde geçim kaynakları tükeniyor. Hayvanlar ölüyor, su kaynakları kuruyor ve aileler, kız çocuklarını birkaç keçi veya deve karşılığında evlendirmeye zorlanıyor.
Dünya Çevre Günü ( WED ), her yıl 5 Haziran'da kutlanır ve çevrenin korunması için farkındalığı ve eylemi teşvik eder . Birçok sivil toplum örgütü tarafından desteklenir ve Birleşmiş Milletler'in çevreyi destekleyen birincil tanıtım gününü temsil eder. İklim krizi kötüleştikçe, bu çalışma giderek daha da önemli hale geliyor. Ancak, kadınlar hala iklim değişikliğinden orantısız bir şekilde etkilenmeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) Spotlight Girişimi’nin 2025 raporuna göre, iklim değişikliği, kadınlara yönelik şiddeti (GBV) artıran sosyal ve ekonomik kaygıları arttırıyor. Aşırı hava olayları, yerinden edilme, gıda güvensizliği ve ekonomik istikrarsızlık, cinsiyete dayalı şiddetin hem yaygınlığını hem de şiddetini artırıyor. Özellikle yoksul topluluklarda yaşayan kadınlar, bu etkilerden en çok zarar görüyor.
Her yıl 40 milyon kadın
Raporda, küresel sıcaklıkta her 1°C’lik artışın yakın partner şiddetinde (IPV) yüzde 4,7’lik bir artışa yol açtığı belirtiliyor. 2°C’lik bir ısınma senaryosunda, 2090’a kadar her yıl 40 milyon daha fazla kadın IPV’ye maruz kalabilir. 3,5°C’lik bir senaryoda ise bu sayı iki katına çıkıyor. Örneğin, sıcak hava dalgaları sırasında kadın cinayetlerinde yüzde 28’lik bir artış gözlemleniyor. Sel, kuraklık veya çölleşme gibi afetler sonrası çocuk evlilikleri, insan ticareti ve cinsel istismar oranları da yükseliyor.
Gerçekler tam yansımıyor
Cinsiyete dayalı şiddet, halihazırda küresel bir salgın. Dünya genelinde bir milyardan fazla kadın, yaşamları boyunca fiziksel, cinsel veya psikolojik tacize maruz kalıyor. Ancak bu rakamlar, yalnızca yüzde 7’sinin resmi raporlama yapması nedeniyle gerçeği tam yansıtmıyor. Yoksulluk içindeki kadınlar, küçük çiftçiler, gayri resmi yerleşimlerde yaşayanlar, yerli, engelli, yaşlı veya LGBTQ+ kadınlar, sınırlı hizmet ve koruma erişimi nedeniyle daha büyük risk altında. Sahra Altı Afrika’da, sıcaklıklar 4°C artarsa, IPV’ye maruz kalan kadın sayısı 2015’teki 48 milyondan 2060’ta 140 milyona yükselebilir. Ancak ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak, bu oranı yüzde 24’ten yüzde 14’e düşürebilir.
Tehditler artıyor
Rapor, kadın çevre hakları savunucularına yönelik artan tehditlere de dikkat çekiyor. Guatemala’da yasadışı ağaç kesimini bildiren kadınlar evlerinden zorla çıkarılıp evleri yakılırken, Filipinler’de madencilik karşıtları kaçırılma ve ölümle tehdit ediliyor. Raporda, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete son verilmesinin yalnızca bir insan hakları zorunluluğu olmadığı, aynı zamanda adil, sürdürülebilir ve iklime dayanıklı bir geleceğe ulaşmak için de gerekli olduğu sonucuna varılıyor.
Birkaç keçi karşılığında
İklim değişikliği, kuraklıkların sıklığını ve şiddetini artırırken, Kenya’nın kuzeyindeki Marsabit bölgesinde, geçim kaynakları tükeniyor. Hayvanlar ölüyor, su kaynakları kuruyor ve aileler, kız çocuklarını birkaç keçi veya deve karşılığında evlendirmeye zorlanıyor. Çocuk evlilikleri ve cinsel şiddet, özellikle kadınlar ve genç kızlar için artan bir tehdit oluşturuyor. Kuraklık, hayvanların ve tarım alanlarının yok olmasıyla aileleri ekonomik bir çıkmaza sürüklüyor. Aljazeera’nın haberine göre çaresizlik içindeki aileler, kız çocuklarını başlık parası karşılığında evlendiriyor. Bu evlilikler, genç kızları eğitimden ve güvenli bir çocukluktan mahrum bırakırken, erken yaşta annelik ve ağır sorumluluklar getiriyor. Kuraklık, kadınları ve kız çocuklarını cinsel şiddete karşı daha savunmasız hale getiriyor. Yerel yardım kuruluşu IREMO, bitki örtüsünün seyrelmesiyle çoban kadınların hayvanlarını otlatmak için daha uzaklara gitmek zorunda kaldığını ve bu durumun onları saldırganlara açık hedef haline getirdiğini belirtiyor.
Pakistan’ın ‘muson gelinleri’
Tıpkı Kenya gibi Pakistan’da da sel felaketinin yol açtığı umutsuz koşullar, genç kızların evlendirilmesi uygulamasında artışa yol açtı. Birçok aile için genç kızları evlendirme kararı bir hayatta kalma aracı haline gelmiş olsa da, bu karar aynı zamanda kızların eğitimi, sağlığı ve geleceği pahasına gerçekleşiyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin etkileri giderek daha görünür hale geldi. Bir zamanlar Pakistan'ın milyonlarca çiftçisi için bir can simidi olan ve normal gıda üretim döngüsünde kritik öneme sahip olan muson yağmurları giderek daha düzensiz ve şiddetli hale geldi, tarım arazilerinde tahribata yol açtı ve gıda kıtlığını daha da kötüleştirdi. Ayrıca, artan sıcaklıklar ülkenin kuzeyinde buzul erimesini hızlandırıyor, nehirlerin şişmesine ve taşkın savunmalarının çökmesine neden oluyor. İklim krizi, "muson gelinleri" olarak bilinen olguyu tetikledi. Çocuk evlilikleri hakkında resmi bir çalışma yapılmadı, ancak Sindh bölgesinde, kızların yaklaşık dörtte birinin 18 yaşından önce evlendirildiği düşünülüyor.
Pakistan Senatosu, geçtiğimiz günlerde çocuk evliliğini yasaklayan yasa tasarısını kabul etti. Bu yasaların ne kadar uygulacağı ise belirsizliğini koruyor. HABER MERKEZİ