İmamoğlu 7 ay sonra Çağlayan'da

Özgür Özel

Özgür Özel

  • CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 7 ay sonra ilk kez Marmara Cezaevi’nden çıkarılıp “casusluk” soruşturması kapsamında Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi.
  • İstanbul Valiliği’nin eylem yasağına rağmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'li vekiller ve binlerce yurttaş, İmamoğlu'na destek için adliye önündeydi.

Tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, "casusluk" suçlaması kapsamında İstanbul Adliyesi'nde ifade verirken Çağlayan miting alanına dönüştü.

Gözaltına 19 Mart’ta alınıp 23 Mart’ta tutuklanan İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden 7 ay sonra ilk kez çıktı. İmamoğlu saat 10.55'te Çağlayan Adliyesi'ne getirildi. 

Valilik yasak ilan etmişti

İstanbul Valiliği, ifade öncesi Beyoğlu, Bayrampaşa, Kağıthane ve Şişli'de tüm eylem ve etkinlikleri bir gün süreyle yasakladı. Buna rağmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'li vekiller ve binlerce yurttaş, Çağlayan Adliyesi önünde toplandı.

Özel, adliye önünde seslendi

CHP Genel Özgür Özel, yurt dışı programını yarıda keserek döndüğü Çağlayan Adliyesi önünde halka seslendi. Bir pazar günü onlar yolları kapamışken, otobüsleri engellemişken, köprüleri kaldırmışken, vapurları bağlamışken "burada tarih yazanlara helal olsun" diyerek konuşmasına başlayan Özel, Ekrem İmamoğlu'nun dört sefer üst üste Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmesinin hazmedilmediğini belirterek, "Geçen sene 2 Ekim günü Çağlayan Adliyesi’ne AK Toroslar çetesini yolladılar. O gün bugün huzurumuz yoktur. Huzura ermenin bir yolu var, onu da bu meydan biliyor; bir araya gelmek, çağrıldığı yere gelmek, birlikte olmak, birlikte direnmek” dedi.

Başsavcı da 'çaresiz'

“Peki bizim bugün burada ne işimiz var?" diyen Özel, şöyle devam etti: "Bizim burada olmamız, Ekrem Başkan’a atılan yeni bir iftira yüzünden.  ‘Hırsız’ dediler, olmadı. ‘Yolsuz’ dediler, olmadı. ‘Teröre destek’ dediler, olmadı. Şimdi son çare ‘casus’ demeye kalktılar. Ekrem Başkan’ı kendi davasına savunmaya götürmeyenler, bir pazar günü saat 11.00’de Çağlayan Adliyesi’ne getirip ona sorular soracaklarmış. Şimdi şunu çok açıkça görelim; Bugün Ekrem Başkan’a yeni sorular sormak, başsavcılığın kendi itirafıdır. Onun itirafı; ‘Diplomaya saldırdım geri tepti. ‘Yolsuzluk’ dedim, geri tepti. ‘Terör’ dedim, geri tepti. ‘Çaresizim, çaresizim, çaresizim’ diyor, başsavcı. Bu koca binayı Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarına son iftira için rezerve edenlere karşı ‘Çağlayan’da olacağım’ dedim ve sizleri arkadaşlarımla birlikte Çağlayan Adliyesi‘nin önüne davet ettim. İşte siz yüreğinizdeki mücadele azmiyle engelleri tanımadınız, buradasınız.

Başka sürecin, başka evresi

Bugün bambaşka bir sürecin, bambaşka bir evresindeyiz. Bu otobüsü çarşamba akşamları canlı yayınlayan üç kanalımız var. Bunlardan birine, TELE 1’e el koydular. Merdan Yanardağ’ı, emekçilerini yalnız bırakmayacağız. Özgür basın susturulamaz, onlara sonuna kadar sahip çıkacağız.

İddianame saatler içinde çöp oldu

Şimdi işin en kritik noktasını ifade edeyim. Geçtiğimiz günlerde 500 sayfa bir iddianame saatler içinde çöp oldu. Önümüzdeki günlerde biz o iddianameyi bekliyoruz ki bugüne kadar atılan bütün iftiraların nasıl çöktüğünü, nasıl büyük yalanların kanıtlamamadığına, yapılanın bir algı operasyonu olduğunu dosta, dost olmayana gösterelim. O iddianamenin bu hale geldiğini gördükleri için panik halindeler. Nasıl geçmişte her şeyi denerler, sonra başka bir şey bulamayınca ‘casusluk’ derlerdi. Şimdi de son çare, iddianame mahkemeye geçip tutukluluk hakimin bileceği bir iş haline geldiğinde başka bir dosyadan aylarca tutabilmek için böyle bir iddiada bulunuyorlar.

İngiliz istihbaratı ile AKP'liler çalışıyor

Necati Özkan’ın ‘2019 seçiminden sonra bir kez gördüm. Sosyal medya analizi satmaya geldi ve almadık gitti. Bir daha görmedim’ dediği ve Ekrem Başkan’la ilişkilendirmeye çalıştıkları kişi biraz önce itirafçı olmuş. ‘İngiliz ajanıyım ben’ demiş. Vallahi İngiliz istihbaratıyla Suriye’de çalışan, Suriye rejimi için plan yapan, İngiliz istihbaratının çizdiği plana göre ‘Suriye’de olan bitenden haberim vardı’ deyip de hava yapan değilim. İngiliz istihbaratıyla çalışmaya biz değil, AKP'liler alışıktır. İtirafçı olan kişi, buradan açıklıyorum; Hüseyin Gün, 4 Temmuz’da tutuklanmış, Silivri’de dururken alınmış, Ankara Sincan’a götürülmüş. Aylarca Ankara’da tutulmuş. Kendisiyle birçok görüşmeler yapılmış. Sonra dönmüş gelmiş burada sorgulanmış. Daha ilk gün itirafçı olacakmış. Buradan açık açık söylüyoruz. Bizim arkadaşlarımıza burada attıkları suç, güya ‘İstanbul Senin’le toplanan veriler, hepinizin kişisel verileriymiş. Yabancı devletlerin eline geçmiş. Türkiye’nin bütün verisi çalınmış, onu çaldıran Hakan Fidan. Bir veri kaç kere casusluk suçuna alet olacak. 6 ayda bir aynı veriyi sen çaldıracaksın, burada tut ki haysiyetsizin biri ‘Verileri bilmem nereye yolladı’ dedi diye Ekrem Başkan’dan hesap soracaksın. Açık açık söylüyorum; Tayyip Erdoğan’a sevap olan bize günah olamaz. Ona serbest olan bize yasak olamaz. Bize sorulacak her soruyu önce Erdoğan’a ve bakanlarına soracaksın.”

İmamoğlu, 5 saat nezarethanede

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Çağlayan Adliyesi'ne götürülmek üzere sabah 07.00'de uyandırıldı. İmamoğlu, "Çok erken" diyerek itiraz etti. Bunun üzerine cezaevi görevlileri saat 09.00'da koğuşuna girerek, İmamoğlu'nu dışarı çıkardı. İmamoğlu, saat 10.20'de Çağalayan Adliyesi'ne getirildi ve binanın eksi 7.i katındaki nezarethaneye kondu.

İmamoğlu'nun avukatları, Adliye içerisindeki karakolu arayarak "Adliye'ye getirildi mi?" diye sorduklarında olumsuz yanıt verildi. Bir süre sonra CHP lideri Özgür Özel'in araya girmesi üzerine İmamoğlu yukarı katta bir odaya götürüldü. Bu odada Özel'in yanı sıra eşi ve çocuğuyla görüştürüldü.

İmamoğlu, görevlilere avukatıyla görüşmek istediğini söyledi. İmamoğlu, "Eğer görüştürmemek bir kural ise kural olduğunu söyleyin. Yoksa bu bir adaletesizliktir" dedi. Yaptığı itiraz sonrası İmamoğlu tekrar eksi 7. kattaki nezarethaneye kondu. Avukatlarıyla görüştürülmeyen İmamoğlu’nun ifadesi 5 saatin ardından alınmaya başlandı. İSTANBUL

 

* * *

O şirkete siber güvenlik emanet edilmiş

Gazeteci Bahadır Özgür, 'casusluk' soruşturmasındaki şirketin, bakanlıktan siber güvenlik ihaleleri aldığına dikkat çeker, "bu isim yeni mi fark edildi?" diye sordu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, TELE 1 Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile İmamoğlu’nun danışmanı ve kampanya direktörü Necati Özkan hakkındaki 'casusluk' soruşturmasını Halk TV'deki köşesine taşıyan Bahadır Özgür, suçlamanın baş aktörlerinden gösterilen Christopher Paul McGrath’ın yöneticisi olduğu şirketin, bakanlıklardan ‘siber güvenlik ihaleleri’ aldığının ortaya çıkmasının yetkililerin izahına muhtaç olduğunu söyledi.

Özgür'ün yazısında McGrath’ın yöneticisi olduğu şirketin, bakanlıklardan ‘siber güvenlik ihaleleri’ alması  ve 'casusluk' soruşturmasını birlikte analiz ettiği kısım şöyle: "Savcılık McGrath’ın halen çalıştığı şirkete, “Türkiye-İsviçre merkezli” diyerek işaret ediyor ama buradaki faaliyetlerine dair detay vermiyor. Haliyle ‘milli güvenlik’ ve ‘casusluk’ gibi olağanüstü bir suçlama olunca her isme, şirkete dikkat ediyor insan. Ne de olsa savcılığın baş şüphelilerinden birisinin yöneticisi olduğu bir şirket bu.

Alanında tanınan bir şirket aslında. Bir anlamda ‘karşı hacker’ ya da ‘beyaz hacker’ denilen güvenlik faaliyetlerinde uzmanlar. Avrupa’da da önemli işler alıyorlar.

Türkiye’de ise kamudan iki ihale kazandılar. Her ikisi de yakın tarihli.

İlk ihale Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün 6 Kasım 2024’te düzenlediği, ‘lisans yönetimi yazılım paketi’ alımı. 1 milyon 180 bin lira bedelle 4 Aralık 2024 günü sözleşme imzalandı.

İkinci iş ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın düzenlediği ‘U.S.T.A. Siber İstihbarat Platformu Üyelik Bedeli’ ihalesi. İhale doğrudan temin ile yapıldı.795 bin lira bedelli ihalenin sözleşmesi 18 Haziran 2025 günü imzalandı.

Yani savcılığın Gün’ün tutuklandığını söylediği tarihten iki hafta önce.

Elbette hukuken daha kimse suçlu değil. Lakin, savcılığın bilgi notu medyaya servis edilip iktidara yakın medyanın sanık kürsüsünü kurduğu bir ortamda, casuslukla suçlanan McGrath’ın yönettiği şirketin aldığı ihalelere de dikkat çekmek lazım.

Bu isim yeni mi fark edildi, yoksa şüpheli olarak takipte miydi? Yöneticisi olduğu şirket, başka hangi kurum ve kuruluşlarla çalışıyor? Kamuyla hizmet sözleşmeleri var mı?

Gazeteci Merdan Yanardağ’ın ifadesi bile alınmadan yayın yaptığı kanala kayyım atanırken, yöneticisi ‘casusluk şebekesinin’ baş aktörlerinden birisi olarak gösterilen ve kamudan ihale verilen şirketle ilgili araştırma olup olmadığını, insan merak ediyor."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.