İmralı’nın ve demokrasinin önü açılmalıdır

Forum Haberleri —

Öcalan/foto:AFP

Öcalan/foto:AFP

  • İmralı’nın rolünü oynamasına fırsat verilecek mi? Muhalefet üzerindeki baskılar ve hukuksuzluklar duracak mı? Bunlar hem savaşın sona ermesi hem de demokrasinin geleceği açısından çok önemlidir. AKP olumlu bir rol oynar mı? Şimdilik öyle bir şey görülmüyor. Ama Türkiye’nin geleceği de AKP’nin insafına bırakılamaz.

ZEKİ AKIL

Türkiye bunu da gördü; TÜSİAD’ın koluna polis girdi. Türkiye darbeler gördü. 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası ve 1980 darbesi süreçleri iş verenlere, TÜSİAD gibi kurumların yöneticilerinin koluna polisleri takmadı. Parlamento kapatıldı, anayasa kaldırıldı, partilerin faaliyetlerine son verildi ama işveren temsilcilerine ve kurumlarına dokunulmadı. Halkın ve emek örgütlerinin bastırılması, demokrasinin rafa kaldırılması işverenlerin çıkarınaydı. Darbecilerle genelde ortaklaşıyorlardı. Ama Erdoğan darbe dönemlerinde bile görülmeyen bir şey yaptı, TÜSİAD’ın yöneticilerinin kapısına polisi gönderdi ve onlara göz dağı verdi, suçlu muamelesi yaptı.

Erdoğan halkçı ve demokrat olduğu için mi bunları yaptı? Gerçekten sermaye sahiplerinin sömürüsüne mi tepki gösterdi? Tabii ki, hayır. En vurguncu tipleri etrafında tuttu. Erdoğan’ın öncülüğünde devasa miktarda sermaye el değiştirdi. Erdoğan kendi zenginlerini yarattı. Hazineyi, doğayı yağmaladı. Kamu işletmelerini sattı. Fetullahçıların bütün mal varlıklarına çöktü.

Demek ki, TÜSİAD’ın hedef alınmasının esas nedeni hak, hukuk ve adalet değil. Tam tersine TÜSİAD sistemin artık çürüdüğünü, toplumun nefes alamaz hale geldiğini hatırlattı. Demokrasi ve hukuk olmadan ekonominin de düzelmeyeceğini, dünya sistemi içinde zorlandıklarını söylemek durumunda kaldı. Kuralsızlık ve vurgunculuğun ekonomiyi düzeltemeyeceğini ve dış sermayeye güven vermeyeceğini bir biçimde ifade etti.

Erdoğan 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Enflasyon dünya ölçeğinde en yüksek seviyelerde. Halk giderek yoksullaşıyor. Hukuk ortadan kaldırılıyor. Adli sistem Erdoğan’ın elinde muhalefeti bastırmanın sopası olarak kullanılıyor. Demokrasi sürekli budanıyor, uzun yılların mücadelesine dayanan kazanımlar ortadan kaldırılıyor. Türkiye uzun süredir çoklu bir kriz içinde. Ortada bir çözüm yok. Erdoğan artık kitlelere güven ve umut veremiyor. Sorunları çözmek yerine şiddet ve kriz ortamından yararlanmaya, bunu bir yönetim biçimi haline getirmeye çalışıyor.

Türk ordusu Irak ve Suriye’de geniş bölgeleri işgal etmiş ve yıllardır oralarda. Bunun Türkiye’ye getirisi ve götürüsünün tartışılmasını engelliyor. Türkiye’ye mali, siyasi ve toplumsal faturasının konuşulmasını, gündeme alınmasını engelliyor. Bu kararlar sorgulanamıyor, tartışılamıyor, tabu haline getirilmiş. Türkiye’nin en önemli sorunu Kürt sorunudur. Ordunun Irak ve Suriye’ye sürülmesi de bu konuyla ilgilidir. Demokrasinin ortadan kaldırılması, kayyım sistemi ve ekonomik kriz, toplumsal çürüme de bu konuyla bağlantılıdır.

Kürt halkının haklarını ve varlığını savunan, politika arenasında görünüp de hakkında dava açılmamış kimse kalmamıştır. Açılan bütün davalar da terörle ilişkilendiriliyor. Şimdi terörle bağlantılı diye halkın seçtiği belediye başkanlarına cezalar kesiliyor ya da davalar açılıyor ve hemen yerlerine kayyım atanıyor. Kayyım sistemi artık bir yönetim biçimi haline getirilmiş. Seçimler, halkın iradesi hiçleştiriliyor.

Şimdi herkes İmralı’dan yapılacak çağrıya kilitlenmiş durumda. Kürt-Türk ilişkilerinde silahlar devreden çıkarılsın ve Kürt-Türk ittifakı kurulsun isteniyor. Doğal olarak İmralı’daki tecridin ortadan kaldırılması gerekir. Önder Apo’nun aydınlarla, halkla, arkadaşlarıyla görüşmesi gerekir. İmralı’da tecrit altında, DEM Parti’den iki kişinin birkaç haftada bir gidip bazı görüşmeler yapmasıyla savaş ortamı sonlandırılamaz. Çünkü Erdoğan savaşı ve saldırıları durdurmuyor. Demokratik dönüşüme ve çatışmasızlığa şans tanımıyor. Dil zehirli ve belediyelere çökme, muhalefet güçlerini bastırmaya devam ediyor.

CHP, Erdoğan’ın yargıyı da kullanarak içini karıştırmak istediğini görüyor. Ayrıca E. İmamoğlu’nun adaylığını önlemek ve siyaset yasağı getirmek istedikleri de açık. CHP buna karşı bir hamle niyetine kendi adayını erkenden açıklamak istiyor. Bu belki AKP üzerinde bir baskı oluşturup onları frenleyebilir diye düşünülüyor.

İmralı’nın rolünü oynamasına fırsat verilecek mi? Muhalefet üzerindeki baskılar ve hukuksuzluklar duracak mı? Bunlar hem savaşın sona ermesi hem de demokrasinin geleceği açısından çok önemlidir. AKP olumlu bir rol oynar mı? Şimdilik öyle bir şey görülmüyor. Ama Türkiye’nin geleceği de AKP’nin insafına bırakılamaz.

TÜSİAD’ın koluna polisi takması AKP’nin ne kadar sıkıştığını da gösteriyor. İşverenlerden de gelse bir uyarıyı ve eleştiriyi kaldıracak durumda değil. Muhalefetin yaygınlaşmasından ve toplumsal zemininin güçlenmesinden korkuluyor. Saldırıları güçlerinden değil, zayıflıklarının gözler önüne serilmesindendir. AKP’nin baskıyı ve saldırılarını artıracağı görülüyor. Buna karşı muhalefet ve demokrasi güçleri de saflarını sıklaştırmalı ve direnişi topluma taşırmanın yollarını aramalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.