İnsanlığından vurulan Budak ve Öge’nin anısına

Haberleri —

"Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir; barıştır." (Yaşar Kemal) 


İki ayı aşkın bir süredir devam eden seçim çalışmalarının rengi, ahengi, tonu tabiri caizse yüreğimizi ağzımıza getirdi. AKP'nin halkı sokağa dökme çabaları, muhalefete, özellikle de HDP'ye yönelik saldırı tam bir kutuplaştırma kampanyasına dönüştü. Neredeyse her güne, "acaba bu gün bir şey olur mu?" kaygısıyla girildi. HDP'nin sağduyulu yaklaşımları bütün saldırıları boşa çıkardı. Ama bedel ödeyerek tabii.  

3 Haziran Çarşamba akşamı Karlıova'da 6 çocuk babası Hamdullah Öge vahşice katledildi. Daha önce Diyadin'de de Cezmi Budak askerin ateş açması sonucu katledilmişti. HDP genel merkezine silahlı saldırı, Adana ve Mersin'de bombalı saldırılar ve nitekim Erzurum'da polisin desteklediği faşistlerin saldırısını bunlara eklemek gerekiyor. Taşlı, sopalı, palalı saldırıların; yine tutuklamaların, bizzat polisin saldırılarının ise haddi hesabı yok. İHD'ye göre sadece 23 Mart-19 Mayıs 2015 arasında HDP'ye yönelik 114 saldırı gerçekleşti.  

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, neredeyse her konuşmasında insan yaşamının koltuktan ve iktidardan daha önemli olduğuna dikkat çekti. Gerek genel başkanlar gerekse de HDP'lilerin provokasyonlara gelmemesi noktasında uyarılarda bulundu. Ama karşılarında iktidar hastalığı yaşayan bir Cumhurbaşkanı ve parti var. Devletin her mekanizmasını ele geçirmiş. Talimatlar artık yazılı yapılmıyor. Bürokrasiye gerek kalmamış. Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar meydanlarda konuşuyor, ferman veriyor. Ve neredeyse tetikçi niteliği kazanmış kesimler hemen harekete geçiyor.  

Aslında meydanlarda verilen fermanlar sadece bir kesime dönük yapılmadı. AKP kendi tabanını harekete geçirmek istedi. Halkı sokaklara dökerek çatıştırmak istedi. Bu çağrı Türkiye'nin batısında cevap bulmadı. Çokça dillendirdiği 'benim Kürt vatandaşlarım' dediği, 13 yıldır emanet oy aldığı kesimlerde de karşılık bulmadı. Geriye tetikçileri kaldı. 

Türkiye halklarının en önemli şansı, 13 yıllık AKP iktidarını çok iyi tanıyor olmasıydı. Eğer gerçekten tanımıyor olsaydı, bu seçim sürecinde çoktan bir iç savaş çıkmış olacaktı. Hem de paranoya haline getirdikleri Kürtlerle ilgili olmayıp, memleketin bütün ötekilerini sokağa dökmüş olacaklardı. Çünkü seçim kampanyalarının dili savaşı hatırlatıyor daha çok.

Ama Türkiye halkları meydanlardaki onca çağrıya rağmen sokaklara çıkmadı.

HDP'nin ağır bedel ödediği doğrudur. Sağduyulu yaklaştığı da. Barış ve demokrasi kültürünü her gün dile getiren HDP'nin bu yaklaşımı hem HDP'ye, hem de Türkiye'ye kazandıran bir tablo ortaya çıkardı. Cumhurbaşkanı ve AKP'nin iktidar hastalığı daha fazla deşifre oldu. 

HDP rüzgarı bu iki aylık seçim kampanyalarında bile Türkiye halklarında değişim yarattı. Geçilmez, çıkılmaz denilen her yerden, geçti ve çıktı HDP. Bu toplum ilk kez vatan, millet, din, casusluk, hainlik gibi kavramları daha fazla sorguladı. Hatta ciddiye almadı. Geçmişte bir kelime ile sokaklara dökülen kitleler daha sağduyulu yaklaştı. Devletin tüm baskılarına, korkutmalarına, algı oluşturmalarına, tehdit etmelerine rağmen belki de cumhuriyet tarihinin en önemli demokrasi mücadelesine şahitlik etti. Kimi sessiz, kimi demokrasiden yana tavır alarak. 

Güllük gülistanlık bir ortamdan bahsetmiyorum tabii. Daha işin başında HDP'nin yarattığı pozitif iklimden bahsediyorum. Demek ki HDP'nin barajı geçerek (kanımca hem ulus devlet, hem de seçim barajını geçti) çok sayıda milletvekili ile meclise girerse barış ve demokrasinin hakim olma olasılığı daha güçlü olacak. 

Değişim bu demek değil mi? Türkiye toplumunun zaten buna ihtiyacı yok mu?

"Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır" diyen Yaşar Kemal'e kulak vermeli artık. Bu toprakların barışa ihtiyacı var. Demokrasiye, gerçek anlamda kardeşliğe, demokratik birliğe ve özgürlüğe ihtiyacı var. Türkiye halkları buna hazır. Cumhurbaşkanı ve AKP'ye rağmen yeni yaşama hazır. Bu seçime barış ve demokrasi anlamı biçen seçim kampanyalarında yaşamını yitiren Cezmi Budak ve Hamdullah Öge'nin anısına verilecek en güzel yanıt bu olacaktır. 

Artık son duraktayız. Yarın sandıklardan çıkacak sonuçlar yeni bir yaşama mı, kaos ve savaşa mı açılacak, bunu göreceğiz. Değişime hazır veya değişen Türkiye'yi göreceğiz belki de...

Unutmadan; sandık güvenliği ve seçim günü provokasyonlarına dikkat lütfen...

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.