İşte Kürt sorunu budur

• Türk devletinin, Federe Kurdistan, Irak ve Kuzey-Doğu Suriye'de hiçbir normu tanımayarak sistematik suikastlarını katliama dönüştürdüğünü belirten Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, şunun altını çizdi:
• "Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin kendi kendini yönetmesine tahammülsüzlüktür. İşte Kürt sorunu budur. İşte bu tam da Kürt düşmanlığıdır, nerede olursa olsun Kürtlerin statüsüne, diline, kültürüne, varlığına, düşmanlık yapmaktır.”

Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’de sivil ve siyasetçilere dönük SİHA saldırıları ile katliamlar yaptığını dile getiren Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Beştaş, Birleşmiş Milletler'in de sorumlu olduğunu söyledi.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, dün Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Beştaş, Türk devletinin, önceki gün Qamişlo'da SİHA'yla düzenlediği suikasta dikkat çekerek, "Bu, dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin kendi kendini yönetmesine tahammülsüzlük ve tanımamadır. İşte Kürt sorunu budur” dedi.

Yeni işgale vize almayınca

AKP-MHP iktidarının yeni bir işgal saldırısına vize alamadığı için suikastlara başvurduğunu ve bu durumun sistematik bir hal aldığını kaydeden Beştaş, artık katliama dönüştüğünü söyledi. Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki bu Kuzey-Doğu Suriye’ye ilişkin meselede hukuki bir dayanak var mı? Bu suikastlar nerede işleniyor? Federe Kurdistan, Irak ve Rojava/ Kuzey-Doğu Suriye’de. Rahatlıkla SİHA’larla demokratik meşruiyetle seçilmiş bir yöneticiyi ve yardımcısını vuruyor. Hukuk yok. Meşrulaştırmaya çalışıyorlar bu cinayetleri. Cenevre Sözleşmesinin 4’üncü ek protokolü ne diyor? Sivil siyasetçilere, sivil nüfusa yönelik saldırıdır. Savaşlarda sivillere dokunulmaz. Silahlı değilse bir silahlı eyleme girilmemişse o sivildir, hele hele seçilmiş bir yöneticisiyle bu sivildir. Burada insancıl hukuk belgeleri yok sayılıyor.”

Nasıl katledebilirsin?

Süleymaniye’de katledilen Hüseyin Arasan’ı da anımsatan Beştaş, şöyl edevam etti: “Hüseyin Arasan, sürgüne gitmiş, Türkiye’de katıldığı bir etkinlikte ceza almış, orada yaşıyor, sivil bir hayat sürüyor. Ailesi, Türkiye’de yaşıyor ama Türkiye gidip Hüseyin Arasan’ı katlediyor ve ‘ben terör ile mücadele ediyorum’ diyor. Hüseyin Arasan’ınin iadesini, Türkiye'de cezasını çekmesini isteyebilirsin, bunun dışında nasıl katledebilirsin? Onun dışında Süleymaniye ve Hewler’de çok sayıda sivil katledildi. BM 2/4 maddesi gereğince bu fiillerin tümü hukuksuzdur, yasaktır. BM’nin 51’inci maddesi de buna cevaz vermiyor. Türkiye’ye ne yapmış ki öldürüyor? Orada halkın seçtiği bir belediye başkanı, diğeri kanton başkanı. Demokratik meşru bir yönetimi tanımadıkları için ‘biz öldürebiliriz’ diyor.”

Birleşmiş Milletler de sorumlu

Beştaş, daha önce Kuzey-Doğu Suriye’de Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef’i katledilmesini anımsatarak, “BM, bu konuda daha sonra bir bildiri yayınladı; bu infazın savaş suçu kapsamında olduğunu ifade etti. Aynı raporda bu savaş suçundan Türkiye’nin de sorumlu tutulabileceği not edildi. Bütün bu tespit ve belgelere rağmen Hevrîn Xelef’in faili Ebu Hatim Şakra, 6 Haziran'da Türkiye’ye ait bir devlet üniversitesinden mezun oldu. Türkiye, BM'nin üyesi. Burada sadece Türkiye sorumlu değil, BM, uluslararası toplum ve mekanizmalar da sorumludur. Burada katledilen Kürtlerdir” şeklinde konuştu.

DAİŞ ile iş birliği

Türkiye’nin DAİŞ’e dönük saldırı yapmadığı bilgisini paylaşan Beştaş, bunun nedenini de sordu. Beştaş, şunları söyledi: “Bağdadi'yi ABD vurdu, sizin sınırın ötesinde görüş mesafesinde. Size haber vermeden vurdu, çünkü size güvenmiyordu. DAİŞ ile iş birliğiniz konusunda ellerinde veriler vardı. Uluslararası barbarlığın simgesi olan DAİŞ'e tek bir operasyon yapmayacaksınız gidip demokratik sivil siyaset yapan, halkların oylarını alan kişiyi ülkeniz dışında katledeceksiniz. İşte bu tam da Kürt düşmanlığıdır, nerede olursa olsun Kürtlerin statüsüne, diline, kültürüne, varlığına, düşmanlık yapmaktır.” ANKARA