Kabus senaryosu


78’liler Girişimi, Ankara Tabip Odası, Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Dersim Dernekleri Federasyonu, Devrimci 78’liler Federasyonu, Hozat Belediyesi, Jeoloji Mühendisleri Odası, KESK Ankara Şubeler Platformu, Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Mazgirt Belediyesi, ODTÜ Mezunları Derneği gibi çok sayıda kurumun biraraya gelmesiyle yapılan, “Devrimci- Halkçı Yerel Yönetimler Sempozyumu, Umut ve Mücadele Mekanlarından Deneyimler” konulu sempozyum, Ankara Barosu Eğitim ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılış konuşmasını Sempozyum Düzenleme Kurulu adına Dersim’in Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkel yaptı.
İkinci açılış konuşmasını yapan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise, Paris Komünü’nden bu yana devrimcilerin batan bir dikeni hala çıkaramadığını ifade ederek, yerel yönetimlerin, sosyal iktidarın ne kadar önemli olduğuna işaret etti. Sosyal iktidarın en önemli alanının belediyeler olduğuna işaret eden Önder, „Mevcut hükümet, belediyeler üzerinden iktidar oldu. Solun konjöktürel olarak yenilgiye uğramasının temelinde bu alanları boş bırakması geliyor. Üç sosyal demokrat belediye egemenlerin yapamadığını yaptı“ dedi. AKP’li belediyelerin Fatsalıların sloganlarını kullandıklarını belirten Önder, „O güne kadar bizim belediyelerimizde iyi insanlar olursa şanslı olurduk. Oysa Terzi Fikri Fatsa’da bir sistem kurdu. Onun için sadece iyi insanların olması yetmez. Bir sistem kurmak lazım“ dedi. Hakikatlerle insanların yüreğine dokunmanın gerekliliğine işaret eden Önder, halkla göz hizasında bir piramit oluşturmadan hakiki bir belediyeciliğin yapılamayacağını kaydetti. Varolan belediye- lerin egemen sistemi çok telaşlandırdığına dikkat çeken Önder, Meclis’te olan Terörizm Finansmanı Yasa Tasarısı’nın da büyük oranda belediyelere dönük olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne dayanılarak çıkarılan bu yasada TMK ve TCK’nin bazı ifadelerinin de eklendiğini belirten Önder, herkesin bu yasadan ceza alabileceğini söyledi. Önder, „Bir kâbus senaryosu ile karşı karşıyayız. Şayet Sarmaşık Derneği’ne yardımda bulunursanız. Bu dernekten bir kişi KCK’den yargılanıyorsa bu yasa sayesinde o derneğin mal varlığına el konulabilir. Orada kamusal nüfus diye bir kullanım var. Belediye başkanının bir yere gittiğini söylemesi dahi suç kapsamına alınabilir. Mal varlığına el konulur. Evet onlar Fatsa’da eksik kalan şarkımızı alıp iktidara el koydular. Onun için bunun ne olduğunu çok iyi biliyorlar“ diye konuştu.
Gerger: Özerklik bir olanaktır
Sempozyumda “Devrimci Halkçı Yerel Yönetimler İçin Kavramsal ve Tarihsel Çerçeve” konusu da tartışıldı. Yavuz Önen’in yönettiği oturuma, Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bülent Batuman, Mersin Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan, Prof. Dr. Haluk Gerger ve Prof. Dr. Yüksel Akaya konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Haluk Gerger, konuşmasında küreselleşme ve özerklik bağlamında değerlendirmelerde bulundu. Özerkliğin evrensel bir bağlam içinde ele alınması gerektiğini ifade eden Gerger, sınıfsal ve ulusal anlamda yaşanan her saldırının karşısında bir direnişinde geliştiğinin altını çizdi. Yerel yönetimlerin olumlu dinamiklerinin gelişmesi için olumsuz taraflarının görülmesi ve buna karşı direnişin can alıcı olduğuna değinen Gerger, aşağıdan küreselleşme kavramının bu anlamda önemli olduğuna dikkat çekti. Küreselleşmenin tek bir doğrultuda gitmediğini bunun iki yönü olduğunu söyleyen Gerger, yerel yönetimlerin bunun aydınlık yüzünü oluşturduğuna işaret etti. Gerger, Kürt meselesinin çözümü için getirilen Özerklik kavramının iyi anlaşılması gerektiğini ifade etti. Gerger, „Bu Kürtlerin talebidir. Aynı zamanda bu Kürtlerin bize verdiği bir olanaktır. Benim önerim bundan yararlanmaktır. Çünkü bu özyönetim anlamına geliyor. Kendi dilini, kültürünü özgürce yaşamanın yollarını sunuyor. Önyargılardan uzak ele alındığı taktirde bu proje ile tüm Türkiye’de önemli gelişmeler sağlanır“ dedi.
Demokratikleşme perspektifi
“Devrimci-Halkçı Yerel Yönetimler İçin Politikalar ve Uygulamalar” başlıklı oturumuna ise araştırmacı-yazar Foti Benlisoy, Prof. Dr. A. Tayfun Atay, Dr. Gaye Yılmaz ve Çankaya Sığınma Evi yöneticisi Salime Tarihçi Delice konuşmacı olarak katıldı. “Yerellerde Özyünetim Modeli Çerçevesinde Sosyalist Demokrasi” başlıklı sunum yapan araştırmacı-yazar Foti Benlisoy, Türkiye’deki sosyalist ve sol hareketin 1980 sonrası kendisine özgü bir sosyalist demokrasi perspektifin olmadığını belirterek, “Neoliberalizme karşı mücadele ederken, kolektif gücü yaratmak gerekiyor. Yerel yönetimlerde bu kolektif gücü yaratmanın bir parçasıdır. Türkiye sol ve sosyalistlerinin bir demokratikleşme perspektifi oluşturması gerekiyor. İnsanların kendi kendilerini yönettikleri deneyimleri çıkarmamız lazım” değerlendirmesini yaptı.
Mücadeleden başka yol yok
“Piyasa, Rant ve Yolsuzluklar Üçgeninde Kamu Yararı” sunumu yapan Dr. Gaye Yılmaz, Türkiye’deki hukuka inancının kalmadığını belirterek, “Hukuk artık bir geçiştirme ve geciktirme işlevi görüyor. Fiili mücadele etmekten öte başka yol olduğunu düşünmüyorum. Kürtlere yönelik yapılan uygulamalar görülüyor. Güç ezilenlerdedir, ezilenlerin bunun farkına varması gerekiyor” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de katıldığı “Uluslararası Ölçekte Devrimci-Halkçı Yerel Yönetim Deneyimleri”, “Sistem Karşıtı Yerel Mücadele Deneyimleri” ve “Sistem Karşıtı Yerel Yönetim Deneyimleri” oturumları ile son buldu.
ANKARA
