Kadınlar yine görmezden gelindi
Kadın Haberleri —

Kathrin Gebel
- Die Linke Milletvekili Kathrin Gebel: “Yeni federal hükümet şiddete karşı koruma yerine sadece güzel sözler ve sembolik politikalar sunuyor. Güzel sözler yetmez, sorumluluk alan hükümete ihtiyacımız var”
GÖZDE GÜLER /BERLİN
Almanya’da her ay yüzlerce kadın şiddete maruz kalıyor. Ancak yeni hükümetin koalisyon sözleşmesinde kadına yönelik şiddete karşı koruma politikaları neredeyse yok. Federal Parlamento Die Linke Milletvekili Kathrin Gebel, “Göçmen kadınlar ve kadın sığınma evleri yine gündem dışı” dedi.
Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Alman İnsan Hakları Enstitüsü’nün (DIMR) yayımladığı rapor, Almanya’daki kadına yönelik şiddet gerçeklerini bir kez daha gözler önüne sermişti. Rapora göre 2023’te her ay ortalama 728 kadın ve kız çocuğu fiziksel şiddete, 394’ü ise psikolojik şiddete maruz kaldı. Cinsel şiddet mağdurlarının ise yaklaşık yüzde 85’i kadın ve kız çocuklarından oluşuyor. Rapor, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamasının Almanya’daki şiddeti görünmezleştirdiği sonucuna da dikkat çekmişti.
Şiddet dört satırla geçiştirildi
Federal Meclis’te yoğun tartışmalara neden olan raporun ardından tüm partiler kadınların destek hizmetlerine daha kolay erişmesi gerektiği konusunda uzlaşmıştı. Ancak dört ay sonra göreve gelen yeni hükümetin sunduğu koalisyon sözleşmesinde kadına yönelik şiddet yalnızca dört satırla geçiştirildi. Kadın sığınma evlerine dair herhangi bir ifade yer almazken, mülteci kadınlar, velayet hakları ve eşit işe eşit ücret gibi yakıcı başlıklara da değinilmedi.
Bedelini kadınlar ödüyor
Almanya Die Linke (Sol Parti) Federal Meclis üyesi ve kadın fraksiyonu sorumlusu Kathrin Gebel ile konuştuk. Gebel, CDU/CSU ve SPD tarafından oluşturulan koalisyonun kadın hakları konusunda sorumluluk almaktan uzak olduğunu vurguladı. “Bu koalisyon anlaşması, kadınların hayatını kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırıyor” diyen Gebel, bakım alanındaki boşlukların büyüyeceğini ve bedelini yine kadınların ödeyeceğini söyledi.
Göçmenler için hayat zorlaştırılıyor
Gebel, sözleşmede kadına yönelik şiddetle mücadelenin yapısal temellerine dair hiçbir somut öneri yer almadığını belirterek, “Ne yazık ki SPD ve CDU/CSU sadece sembolik olarak daha sert cezalar öneriyor” dedi. Göçmen kadınların evlilikten bağımsız oturum hakkının garanti altına alınmamasının ise “alaycı” bir yaklaşım olduğunu belirten Gebel, “Sonuçta, göçmen kadınlar son hükümetin Şiddetten Koruma Yasası'nda zaten göz ardı edilmişti ve şimdi bir kez daha şiddetten korunma ihtimalleri reddediliyor. Niyetler muğlak kalmaya devam ediyor. Anlaşma, göçmenlerin hayatını zorlaştırmaya geldiğinde somutlaşıyor” ifadelerini kullandı.
Kadın sığınma evleri yok sayıldı
DIMR raporunda en dikkat çeken başlıklardan biri de kadın sığınma evlerinin yetersizliği olmuştu. Ancak Gebel’in ifadesine göre koalisyon sözleşmesinde bu hayati konuya hiç yer verilmedi. “Kadın sığınma evlerinden bahsedilmiyor bile. Yeni federal hükümet şiddete karşı koruma yerine sadece güzel sözler ve sembolik politikalar sunuyor” dedi.
500 milyon euro ayrılmalı
Die Linke, kadın sığınma evleri için federal düzeyde yılda en az 500 milyon euroluk acil durum fonu öneriyor. Bu fonla mevcut kadın sığınma evlerinin kapasitesinin artırılması ve ek koruma alanlarının oluşturulması hedefleniyor. Gebel, “Gerekirse koruma talep eden hiçbir kadın geri çevrilmemeli, gereken yapılmalı”dedi. Bu programın yerel yönetimlerle eşgüdüm içinde yürütülmesinin de şart olduğunu belirten Gebel, “Federal hükümet bunu başarmak için yerel yönetimlerle birlikte çalışmalı, maliyet yüklemeden, yerel uzmanlıklarından yararlanmalı” diye konuştu.
Ücret eşitsizliği ve kadın yoksulluğu
Kadınların erkeklere kıyasla ortalama yüzde 16 daha az kazandığını hatırlatan Gebel, bu durumun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda şiddetle mücadeleyi de zorlaştırdığını vurguladı. Die Linke, ücret eşitliği için yasal düzenlemeler, tam zamanlı işe dönüş hakkı ve asgari ücretin 15 euroya yükseltilmesini talep ediyor. Kadınların siyaset ve özel sektördeki yetersiz temsiline de dikkat çeken Gebel, denetim kurullarında eşit temsil ve toplumsal cinsiyet eşitliği denetimi gibi yapısal reformları savunduklarını belirtti. “Çalışan kadınların önemli bir kesimi için kazandıkları geçimlerini dahi sağlamaya yetmiyor” diyen Gebel, yarı zamanlı ya da asgari ücretle çalışmak zorunda kalanların çoğunluğunu da kadınların oluşturduğunu ekledi.
Oturumla tehdit ediliyorlar
Mülteci ve göçmen kadınların mevcut sistemde şiddete karşı yeterince korunamadığını belirten Gebel, oturum statüsünün evliliğe bağlı olmasının kadınları sessizliğe mahkum ettiğini söyledi. Gebel, “Pek çok durumda, kadınlar oturum statülerini tehlikeye atmamak için şiddete katlanmak zorunda kalıyorlar. Bu bağlantı sona ermeli” dedi. İkamet şartına da dikkat çeken Gebel, kadınların farklı belediyelerdeki sığınma evlerine erişiminin engellenmesini de “yaygın ve bilinen bir hak ihlali” olarak nitelendirdi.
Söz değil sorumluluk bekliyoruz
Koalisyon sözleşmesinde bakım işlerinin eşitsizliği kabul edilse de çözüm önerisi bulunmuyor. Gebel, “Güzel sözler yetmez, sorumluluk alan hükümete ihtiyacımız var” diyerek ekledi: “Halihazırda birçok insanın desteklediği öneriler var. Örneğin; tam maaşla uygulanacak dört günlük çalışma haftası bunlardan sadece biri.”
Birkaç kırıntı sunuluyor
Almanya’da özellikle tek ebeveynli aileler, göçmen ve yoksul ailelerin dezavantajlı durumda olduğunun altını çizen Gebel, “Koalisyonun sunduğu önlemler yetersiz ve yüzeysel kalıyor. SPD ve CDU’nun yıllarca süren politikaları aileleri önce maddi zorluklara sürüklüyor, ardından ise onlara birkaç kırıntı sunuluyor” ifadesini kullandı.
En az 420 euro olmalı
“Bürokratik küçük adımlar yetmez” diyen Gebel şöyle devam etti: “Yapısal yoksullukla mücadele ve servetin yeniden dağıtılması şart. Biz, çocuklar için temel bir güvence (Kindergrundsicherung) ve en az 420 Euro tutarında bir ebeveyn parası talep ediyoruz. Bakım emeği değerli kılınmalı ve güvence altına alınmalı. Bunun için atılacak ilk adım, çocuğun doğumundan itibaren ikinci ebeveynin de ücretli izne ayrılabileceği bir "aile başlangıç süresi"nin hayata geçirilmesidir. Ancak bu şekilde bakım emeğinde gerçek bir eşitlik sağlanabilir.”
Yükü yine kadınlar taşıyacak
Almanya’da toplumun en acil sosyal sorununun yoksulluk olduğunu ve bundan en çok da kadınların etkilendiğinin altını çizen Gebel “Çünkü kadınlar, onlarca yıldır izlenen politikalar nedeniyle güvencesiz, düşük ücretli ya da tamamen karşılıksız işlere itiliyor. Ve bu durum, mevcut koalisyon sözleşmesiyle daha da pekiştiriliyor. Herkesin şunu açıkça görmesi gerekiyor: Bu koalisyonun eksikliklerinin yükünü yine kadınlar taşıyacak – tıpkı yıllardır olduğu gibi” dedi.
Gidişata dur demek için
Bu adaletsizliğe son verilmesi gerektiğini söyleyen Gebel, “Yaşanabilir bir dünya istiyoruz. Bu ise, herkes için güçlü bir sosyal güvenceyi, daha iyi çalışma koşullarını ve fazlasıyla yeterli bir kamusal altyapıyı gerektirir. Biz bunun için yorulmadan, vazgeçmeden mücadele edeceğiz” diye ekledi.