Kadınların can simidi: İstanbul Sözleşmesi

Kadın Haberleri —

.

.

  • Türkiye için öncü bir adım olan İstanbul Sözleşmesi, ‘aileyi parçaladığı’, ‘dine ve geleneklere karşı olduğu’, arabuluculuğu reddettiği’ ve ’cinsel kimlikleri legalleştirdiği’ iddiasıyla AKP iktidarı başta olmak üzere muhafazakâr çevrelerin hedefi haline geldi.

ZABEL MİRKAN


‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi 1 Mayıs 2011’de imzaya açıldı. Türkiye ilk imzacı ülke. Şimdi ise çekilmek istiyor.
“Nahide Opuz Davası” olarak bilinen dava, İstanbul Sözleşmesi’nin hem Türkiye’de hem de uluslararası arenadaki dayanaklarından biri. Nahide Opuz, devletin kendisini eşi H.O.’nun şiddetinden korumadığı gerekçesiyle AİHM’e 2002’de başvurmuştu. AİHM aile içi şiddet konusunda Ankara’ya karşı açılmış ilk davayı sonuçlandırmış ve Türkiye’nin şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına hükmetmişti. Türkiye, Nahide Opuz’a 36 bin 500 Euro ödemek zorunda kalmıştı.
İstanbul Sözleşmesi bugüne kadar kadına karşı şiddet, ev içi şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin en kapsamlı tanımlamaları yaparak; cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli tüm ayrımcılık biçimlerine karşı mücadele edilmesi, erkek şiddetinin önlenmesi, şiddete karşı tedbir alınması konusunda taraf devletlere pek çok yükümlülük getiriyor. 



AKP ve tabanı neden karşı?


AKP hükümetinin yayın organlarında, dernek ve STK’larında dolaşıma giren bir liste var. Listede yer alan maddeler şöyle:

1. İstanbul Sözleşmesi’nin merkezinde toplumsal cinsiyet kavramı vardır.

2. Toplumsal cinsiyet savunucularının dine ve geleneğe bakışı yanlıdır.

3. İstanbul Sözleşmesi’nde ele alınan şiddetin içeriği belirsizdir.

4. Ayrımcılık yapılmaması adına cinsel yönelim ve cinsel kimlik kavramları legalleştirilmektedir.
5. İstanbul Sözleşmesi, şiddetin önemli bileşenlerini görmezden gelmektedir.
6. Sözleşme, uygulandığı yıllar boyunca şiddeti önleyememiştir.
7. Sözleşme, arabuluculuğu yasaklamaktadır.

8. İstanbul Sözleşmesi, dünyanın pek çok yerinde tepkiyle karşılanmaktadır.

9. Aile kanunumuz Avrupa Konseyi tarafından belirlenmektedir.

10. Değerlerimizi referans alan yasaların yapılması mümkündür.



İstanbul Sözleşmesi yaşatır



Sözleşmede ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘cinsel yönelim’ gibi ibarelerin olması, Sözleşme’nin kadın ve LGBTİ’leri koruyan maddeleri AKP ve tabanı tarafından “geleneksel aile yapısına aykırı” olduğu gerekçesiyle hedefe alınmış durumda. Kadınlara yönelik şiddeti önlemeyi, kadınları şiddetten korumayı, kadınların öldürülmesini engellemeyi öngören Sözleşme, boşanma ve diğer süreçlerde de kadınları koruyor. Üstelik bir kadının resmi olarak evli olmasına gerek kalmadan... Örneğin evli olmayan bir kadın karakola gidip partnerinden şikâyetçi olduğunda kolluğun doğrudan erkek hakkında yasal işlem başlatması, erkeği bulunduğu işyerinden veya evinden alma yetkisi var. Kadın evli olduğunda ise yine erkeğe uzaklaştırma kararı aldırması, boşanma sürecinde geçici veya kalıcı olarak başka bir meskene yerleştirilmesi gibi hayati önemde maddeler de var.



10 maddede İstanbul Sözleşmesi


Kadın ve LGBTİ’ler için hayati öneme sahip olan Sözleşme’yi bilmeyenler için 10 maddede özetledik.

1. Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak.


2. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak.


3. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.


4. “Kadın” terimi, 18 yaşından küçük kızları da kapsayacaktır. Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayının çocuk tanıklarına, yaşlarına uygun psikososyal danışmanlık hizmeti dahil edilecek ve söz konusu tedbirlerle çocuğun menfaatlerine uygun olarak gereken ilgi gösterilecektir.


5. Taraflar, bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.


6. Taraflar, kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı önyargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirleri alacaklardır.


7. Taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.

8. Taraflar mağdurların şiddet eylemi sonrasında iyileşmelerini kolaylaştıracak hizmetlere erişimini sağlayacak gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır. Bu tedbirlere gerektiğinde, yasal ve psikolojik danışmanlık hizmetleri, finansal yardım, konut sağlama, eğitim, öğretim ve iş bulma yardımı da dahil olacaktır.


9. Taraflar, mağdurların mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler konusunda anlayabildikleri bir dilde yeterli ve zamanında bilgi almalarını sağlayacak gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır.


10. Taraflar, mağdurlara ve özellikle kadın ve çocuklara kalacak güvenli yer sağlamak üzere uygun, yeterli sayıda kolayca erişilebilir barınaklar oluşturmak ve mağdurların yardımına proaktif bir biçimde koşmak üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.



paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.