Katliamları durduracak güç örgütlülük!
Kadın Haberleri —
- Türkiye ve Kurdistan’da Ocak ayından bu yana 234 kadın erkekler tarafından katledildi. Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, kadın kazanımlarını korumak için dayanışma ve mücadelenin önemine dikkat çekerek “Bu şiddete dur diyecek olan kadın örgütlülüğüdür” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Kadın katliamlarının günden güne arttığı Türkiye ve Kurdistan’da failler “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimleri ile ödüllendiriliyor. Cezasızlık politikasının bir sonucu olarak kadına şiddet artıyor, özel savaş politikaları derinleşiyor. Yürütülen bu politikalara dönük tepkiler yeterli düzeyde olmazken, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından kadın katliamlarındaki artış ise dikkatlerden kaçmıyor.
JINNEWS Kadın Haber Ajansı’nın her ay tuttuğu şiddet çetelesine göre 2023 yılının Ocak ayından bu yana Türkiye’de 234 kadın erkekler tarafından katledildi; 151 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Katledilen kadınların faillerine verilen indirimler her gün ajans sayfalarına düşerken, bu indirimlerden cesaret alan erkekler kadınları katletmeye devam ediyor. Kadın katliamlarındaki bu artışı değerlendiren Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, etkili ve örgütlü bir mücadele ile kadınların sesine ses olunabileceğini söyledi.
‘Şiddet sıradanlaştırılmak isteniyor’
Kadına yönelik şiddetin tarihsel boyutunu değerlendiren Suzan İşbilen, “Merkezi uygarlık, sömürü ve baskısını artırmak için farklı yöntemlerle sürekli kendisini yenileme ihtiyacı duydu. Doğal toplumun özü olan kadın eksenli barışçıl ve eşitlikçi sistemi sonlandırmak ve sınıflı topluma geçişi sağlamak için kadın üzerinden birçok komplo teorisi gerçekleştirildi. Uydurulan yalan hikayelerle kadın toplum nezdinde değersiz bir konuma getirilmeye çalışıldı. Ancak kadın verdiği mücadele ile birçok kazanım elde etti ve örgütlülüğünü büyüterek güçlendi. İktidar bu durum karşısında gelişen örgütlülüğü ve eylemselliği engellemek, kadına dair ne varsa değersizleştirerek şiddeti meşrulaştırmayı hedefliyor. Bu sebeple kadına yönelik şiddette bu düzeyde bir artış yaşandı. Bir noktadan sonra sıradanlaştırıldığı için güncelliğini de koruyamadı” dedi.
Sistem kadınlardan ne istiyor?
Sistemin “makul kadın” tipini yaratmak için özel savaş yöntemi de dahil her türlü yönteme başvurduğuna dikkat çeken İşbilen, “‘Sistem kadınlardan ne istiyor?’ sorusunu kendimize sorduğumuzda buna verilecek en net cevaplardan biri şu olur; kadının özüne aykırı, kadını geriye çeken ve kadının istemediği tüm vasıfları kadının özü olarak topluma kabullendirmek istiyor. Sistem anlayışına göre kadın evde oturmalı, erkeğe koşulsuz itaat etmeli, çocuk doğurmalı, ailedeki yaşlıların ve hastaların bakımını üstlenmelidir. Kısaca kendisi dışında herkesi memnun eden köle bir kadın tipi yaratma çabasındadırlar” ifadelerini kullandı.
Topluma tepkisizlik aşılanıyor
Kadına karşı gelişen nefret dilinin şiddeti haklı göstermenin başka bir boyutu olduğunu kaydeden İşbilen, “İktidar taraftarı sakallı hocalardan biri sosyal medya paylaşımı ile kadının giyimini, konuşmasını her türlü davranışını şiddete gerekçe göstererek topluma tepkisiz kalması aşılanıyor. Artan şiddeti tetikleyen nedenlerden biri de son dönemde yaşanan ekonomik kriz. Yoksulluğun yarattığı öfke ve tahammülsüzlük şiddetin evdeki kadına yönelmesini tetikliyor” şeklinde konuştu.
Şiddet faili ödüllendiriliyor
Yürütülen özel savaş politikalarına dikkat çeken İşbilen, asıl amacın toplum ve bireyin zihniyetini gerçeklikten soyutlayarak teslim almak olduğunu söyledi. İşbilen, “Kurdistan’da özel savaş politikaları kadın ve gençliği düşürme amacıyla gerçekleşiyor. Kadın bedeni üzerinden hayata geçirilmeye çalışılan bu politikalarla, sahte aşk ve evlilik vaatleriyle kadınlar katledilip, intihara sürükleniyor. Özel savaş politikalarından bağımsız ele alınmayacak konulardan biri de şiddeti uygulayan erkeğin cezasızlıkla ödüllendirilmesidir. Ceza almayan failler ya iktidara yakın olan ailelerin çocukları ya da militarist güçler” dedi.
Dayanışma güçlenmeli!
Sistemin eril politikalarına karşı kadınlara örgütlenme ve dayanışma çağrısında bulunan İşbilen sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Bugün dünya genelinde yaşanan bütün mücadeleler kadın öncülüğünde gelişiyor. İran rejimine karşı direnişin sembolü olan Jîna Amînî ve kadınların özgürleşme mücadelesinde evrenselleşen ‘Jin Jîyan Azadî’ sloganı büyük bir umut yarattı. Bugün Türkiye ve Kurdistan’da da büyük bir kadın mücadelesi yaşanıyor. Ancak mecliste artan siyasal İslam tabanı bizlere bu mücadelenin örgütlenerek daha da artması gerektiğini gösteriyor. AKP, gerici ittifakını güçlendirmek için gerici partilerle ittifak yaparak kadınlara yaşamı dar etmek, kazanımlarını geri alma çabasında. Bu gerici ittifaktan rahatsız olan tüm kadınlar birleşerek aktif bir mücadele zinciri örgütlemeli ve kadın dayanışmasını güçlendirmeli.”