
Depremzedelerin yaralarını nasıl sarabilirler? Ne yapılmalıydı, ya da ne yapıldı, ne eksik kaldı? Tek adam rejimi ve merkeziyetçiliğin yıkımdaki rolü neydi? Bu ve bunun gibi pek çok soruyu HDP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki'ye sorduk.
- Halk büyük bir destek kampanyası başlattı. Emin olun Kurdistan’ın dört bir yanından, Şırnak’taki dağ köylerinden Hakkari’deki karlı yaylalara kadar annelerimiz tandırlarda ekmek yaparak gönderdiler, ellerindeki aşı paylaştılar, kıyafet yardımı yaptılar. Her düzeyde destek sundu insanlar. Fakat kayyum atandığı için istediğimiz düzeyde katkı yapamadık.
- Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere il ve ilçe belediyelerimiz elimizde olsaydı, çok daha fazla katkı sunabilirdik. Tek başına HDP’li belediyeler deprem bölgesinin tamamının yemek ihtiyacını karşılayabilirdi. İlk yardım ve arama kurtarmaya da çok daha büyük katkı sunabilirdik. Maalesef kayyum belediyeleri bir çalışma sergilemediler. Bizi yaralayan tarafı bu.
- Tek adam rejimi kuşkusuz deprem bilançosunun artmasına neden oldu. Kayyum siyasetinin sonuçları ağır oldu. Sadece kayyum atanmayan birkaç belediyemiz var, ama bu küçük ve olanakları sınırlı belediyelerimiz aş evi kurdular ve on binlerce öğünlük yemek dağıtılıyor. İş makinalarını, itfaiye araçlarının büyük bir bölümünü deprem bölgesine yönlendirdiler.
GÜLCAN DERELİ
Merkez üssü Mereş Bazarcix olan ve 6 Şubat'ta meydana gelen 7.7 ile 7.6 şiddetindeki iki deprem büyük bir felakete yol açtı. Peş peşe meydana gelen depremlerden 11 il, 53 ilçe ve yüzlerce köy etkilendi. On binlerce bina yerle bir oldu, yine yüzbini aşkın insan enkaz altında kaldı, milyonlarca insan da evsiz kaldı. Saniyelerin dahi önemli olduğu depremi, devlet ve AKP iktidarı izlemekle yetindi. Hatta izlemekle de yetinmedi, giden yardımları engelleyerek depremzedeleri ölüme terk etti. Deprem yerel yönetimlerin önemi bir kez daha görünür kıldı. Peki yerel yönetimlerin deprem gibi afetlerdeki rolü neden önemli? Arama kurtarma çalışmalarına nasıl katkı sunabilirler? Depremzedelerin yaralarını nasıl sarabilirler? Ne yapılmalıydı, ya da ne yapıldı, ne eksik kaldı? Tek adam rejimi ve merkeziyetçiliğin yıkımdaki rolü neydi? Bu ve bunun gibi pek çok soruyu HDP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki'ye sorduk.
Kurdistan’da seferberlik
Deprem gibi olağanüstü afetlerde müdahalede yerel yönetimlerin önemine dikkat çeken Tiryaki, "Öncelikle şunu belirtmek isterim, bu deprem felaketinden sonra yerel yönetimlerin özellikle yardım konularının organize edilmesi ve yerinde hizmet ulaştırılması açısından ne kadar etkili olduğunu bir keza daha görmüş olduk. Fakat gelin görün ki muhalif belediyelerinin yeterli katkı sunmasına izin vermedi, bu siyasi iktidar. Kaldı ki bizim elimizde yerel yönetimler olmadığı ve yerel yönetimlerimizin büyük bölümüne kayyum atandığı için istediğimiz düzeyde bir katkı yaptığımız söylenemez. Yerel yönetimlerin farkı, kuşkusuz herkes kendi gücü oranında yardımda bulunuyor. Halk büyük bir destek kampanyası başlattı. Emin olun Kurdistan’ın dört bir yanından, Şırnak’taki dağ köylerinden Hakkari’deki karlı yaylalara kadar annelerimiz tandırlarda ekmek yaparak gönderdiler, ellerindeki aşı paylaştılar, kıyafet yardımı yaptılar. Her düzeyde destek sundu insanlar. Büyük bir kampanyayla biz de bu anlamda destek kampanyası yürüttük. Fakat elimizde yerel yönetimler olmadığı için yeterli düzeyde katkı sunamadığımızı düşünüyoruz" dedi.
4 ilçe 2 de belde beldesiyle hizmet
HDP'nin 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde kazandığı 65 belediyenin 6'sında seçilenlere mazbata verilmedi. Mazbatası verilen seçilmişlerin yerine de kayyum atandı. Kayyum atanmakla da kalmadı, seçilmişlerin çoğunu tutukladı. Böylelikle yerel yönetimlere atanan kayyumlar halka değil devlete ve kendi yandaşına hizmet etti. Ellerinde kalan mevcut belediyeler ile yaptıkları çalışmalardan bahseden Tiryaki, şunları ifade etti: "Sadece birkaç belediyemiz var, 4 ilçe, 2 de belde belediyemiz Silopi, Patnos, Karaçoban ve Çınar ilçeleri ile Balveren ve Kömür belde belediyeleri dışında bütün belediyelerimize kayyum atanmış durumda. Ama bu küçük ve olanakları sınırlı olan belediyelerimiz bile birkaç yerde aş evi kurdular, mutfak kurdular ve her gün binlerce kişiye on binlerce öğünlük yemek dağıtılıyor. Ayrıca iş makinalarını, itfaiye araçlarının büyük bir bölümünü de deprem bölgesine yönlendirdiler. İnsan kaynaklarının büyük bir bölümü de deprem bölgesinde görevlendirildi. Hem arama kurtarma hem ilk yardım hem de yemek hizmetlerinde görevli çok sayıda arkadaşımız var. Ama dediğim gibi belediyelerimizin büyük bir bölümüne kayyum atandığı için istediğimiz düzeyde katkıyı sunamadık."
Kayyumlar ortada yok!
Kayyum atanmamış olsaydı, çok daha büyük imkanlarla müdahale ederek bu ağır tablonun ortaya çıkmasını önleyebileceklerini dile getiren Tiryaki, "Şunu çok açık söyleyeyim eğer belediyeler elimizde olsaydı Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere Siirt, Batman ve Iğdır belediyelerimiz ve ilçe belediyelerimiz elimizde olsaydı, Hakkari belediyemiz elimizde olsaydı bundan çok daha fazla katkı sunabilirdik. Tek başına HDP’li belediyeler deprem bölgesinin tamamının yemek ihtiyacını karşılayabilirdi. İlk yardım ve arama kurtarmaya da çok daha büyük katkı sunabilirdik. Maalesef kayyum belediyeleri bu konuda görünür bir çalışma sergilemediler."
Tek adam sistemi bilançoyu artırdı
Tek adam rejiminin yerel yönetimlerdeki aksaklıklardaki rolüne dikkat çeken Tiryaki, sözlerine şöyle devam etti: "Tek adam rejimi kuşkusuz deprem bilançosunun artmasına neden oldu. Türkiye’de tek adam rejiminden önce de yerel yönetimler aslında çok güçlü değildi. Yani bunu kabul etmek gerekir. Tek adam rejimine geçtikten sonra belediyeler güçsüz hale getirilmiş değil. Sadece yerel yönetimlerin güçleri biraz daha zayıflatılmış oldu. Ama bizim açımızdan en önemli sorun kayyum siyaseti. Kayyum siyaseti belediyelerimizin deprem bölgesindekilerin derdine derman olmakta yeterli olamadı. Söylediğimiz şey bu."
Her bölgede organize olduk
Tüm bunlara rağmen halkın dayanışmaya büyük bir destek sunduğuna dikkat çeken Tiryaki, "Parti olarak pek çok yerde kriz koordinasyon merkezi kurduk. Pazarcık’ta kurduk, Elbistan'da kurduk, Adıyaman’da kurduk, Hatay merkezde kurduk, Antakya’da, Samandağ’da kurduk. Defne’de kurduk, Malatya’da kurduk, neredeyse her kentte, Diyarbakır ve Antep’te kurduk. Neredeyse depremin yaşandığı her kentte koordinasyon merkezlerimiz var ve bu koordinasyon merkezlerimizden bine yakın TIR ile yardım dağıttık. Ve bizim dışımızda gelen yardımların da dağıtılması görevini fiili olarak üstlenmiş olduk. Yani arkadaşlarımız binlerce TIR’ın getirilmesi, indirilmesi, deprem mağdurlarına ulaştırılması, köylere götürülmesi, evlere kadar dağıtılması konusunda büyük bir çaba sarf ettiler" dedi.