Kırıkkale Cezaevi’nde işkence var

Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalanların yerlerde sürüklendiğini, darp edildiğini dile getiren tutsak yakını Betül Özdemir, aileler olarak endişeli olduklarını belirterek, “Ortada çok büyük bir hak ihlali var ve bu insanlar canından olabilirler” dedi.
Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan eşi Mehmet Özdemir ile geçen hafta görüşen Betül Özdemir, cezaevinde yaşanan hak ihlallerini aktardı. Özdemir, tutuklulara kalem, dergi, kitap, defter verilmediğini ve haftada sadece iki saat sıcak su verildiğini söyledi.
Yerlerde sürüklüyorlar
Cezaevinde yoğun hak ihlalleri ve baskıların olduğunun eşi tarafından anlatıldığını dile getiren Özdemir, “Eşim ve diğer tutuklular hastaneye gittiklerinde kelepçesiz muayene olmak istiyor. Doktor, jandarma ve cezaevi yönetimi kelepçeli muayeneyi dayatıyor. Kelepçeyi kabul etmeyen tutsaklar yerlerde sürüklenerek, muayene odasından çıkarılarak, cezaevine götürülüyor. Tutsakların sağlık hakkı gasp ediliyor” dedi.
Gözlerimle gördüm
Eşiyle birlikte diğer tutuklulara da işkence yapıldığını belirten Özdemir, devamında şunları aktardı: “Eşim orada bütün tutsaklara işkence yapıldığını söyledi. Eşimin ayak başparmağı ve diğer parmağı mosmor olmuş. Kırılmış mı çatlak mı belli değil. Gözlerimle gördüm, işkencenin boyutunu. Aradan zaman geçtikten sonra revire götürmüşler, doktor bile korkmuş hastaneye sevk etmiş. Ama maalesef işkenceleri belli olmasın diye hastaneye götürmemişler. Boğazlarını sıkıp boğmaya çalışmışlar. Boğazındaki izleri gördüm.”
Can güvenlikleri yok
Daha önce yapılan kötü muamelede eşinin kolundaki kasların yırtıldığını aktaran Özdemir, “Şimdi ise kollarını kırmaya çalışıyorlarmış. Yerlerde tekmeleyerek hücrelere atıyorlarmış. İstedikleri en temel insani hakları ama bunları isterken bile işkence görüyorlar. Çok net; can güvenlikleri yok, endişeliyiz ailesi olarak” diye konuştu.
Tutukluların seslerini duyurmak istediğini sözlerine ekleyen Özdemir, “Ortada çok büyük bir hak ihlali var ve bu insanlar canından olabilirler. Sonradan keşke dememek için yanlarında olalım” diye ekledi.
MA/ANKARA
Bez bebeğe de gardiyanlık
MELİKE CEYHAN MA/İSTANBUL
Çocuğuyla birlikte tutuklu Hacice Başkalane, gardiyanların 3 yaşındaki çocuğunun bez bebeğine el koyduğunu iletti. Başkalane, “Hem içerideki hem dışarıdaki çocuğumun psikolojisi bozuldu” dedi.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hacice Başkalane, eşinin cezaevinde, annesinin ise ağır tümör hastası olması nedeniyle 3 yaşındaki küçük oğlu Siyabend’i cezaevi koşullarında büyütmeye çalışıyor. Başkalane, çocuğu Siyabend’in içinde bulunduğu durumu ve cezaevinde yaşanan hak ihlallerini avukatı aracılığıyla gönderdiği mektupla anlattı.
Çocuğunun cezaevi koşullarından olumsuz etkilendiğini aktaran Başkalane, Siyabend’in sağlık sorunları çektiğini ve iyi beslenemediğini ifade etti. Başkalane, “Çocuğumun genzinde et var ve tüye alerjisi var. Cezaevinde havalandırmanın yetersizliği ve battaniyelerin tüylü olması nefes almasını zorlaştırıyor. Revir doktoru Siyabend’e bakınca ‘Hastaneye sevk etmek gerekiyor’ dedi ama hala geri dönüş sağlanmadı. Çocuğumun kemikleri yeterli beslenemediği için çok zayıf. İstediğimiz yiyeceğe ulaşamıyoruz. Yumurtayı 3 günde bir veriyorlar. Haftada bir paket bebe bisküvisi, çocuk bezi veriliyor. Semaverde imkan oldukça sütlaç yapıyordum. Süt bozuk geldiği için onu da yapamıyoruz” diye aktardı.
Kreşe gidenlere Türk bayrağı
Başkalane, 8 Kasım’da 15 tutuklu kadının hiçbir gerekçe gösterilmeden Bünyan Cezaevi Kampüsü’ne sevk edildiğini hatırlatarak, “Yaşanılan son sürgün Siyabend’i kötü etkiledi. Giden kadın arkadaşlar Siyabend’le yakından ilgileniyordu. Siyabend, ‘Nereye gittiler? Beni neden götürmediler’ diye ağladı” dedi. Başkalane mektubunda yaşananlara şöyle yer verdi: “Gardiyanlar geldiklerinde çocuk yokmuş gibi davranıyor, bağırıp, çağırıyorlar. Kadınlar, Siyabend için eski kıyafetlerden bez bebek yapmışlardı. Gardiyan, Siyabend’in elinden bez bebeğini aldı. 4 tane tekerlek ve 6 tane lego parçası var. Onla tren yapabiliyoruz. Cezaevinde kreş var ama belirli saatlerde gidilebiliyor. Oradaki çocuklara adli hükümlüler bakıyor. Kreşe giden çocukların ellerine Türk bayrağı veriyorlar. Görevliler adli hükümlülerin çocuklarıyla ilgileniyor. Bu nedenlerden kreşe göndermek istemiyorum.”
Ring aracını görmesini istemiyorum
Her duruşmada çocuğunu cezaevinde bırakıp gittiğini dile getiren Başkalane, “Siyabend’in ring aracını görmesini istemiyorum. Bu kez de onu bırakıp gittiğimi düşünüyor. Böyle bir psikolojiye kapılmış. Ben her şeyden önce bir anneyim. Hem içerideki hem dışarıdaki çocuğumun psikolojisi bozuldu” diye ifade etti.
