Kırılan dişlerini bile bırakmadı

Yılmaz Yakut(Kalo)'un annesi Mevlüde Yakut

Yılmaz Yakut(Kalo)'un annesi Mevlüde Yakut

  • Kürt basınının baş eğmeyen, korkmayan ve direnmekten vazgeçmeyen Kalo’sunu anlatan annesi, "Gözaltında ağır işkenceler yaparak, çenesini ve dişlerini kırmışlardı. Kırılan dişlerini avucunda getirip ‘Kırılan dişlerimi dahi düşmana bırakmayacağım’ diyerek bana verdi" dedi.

Kürt basınının baş eğmeyen, korkmayan ve direnmekten vazgeçmeyen Kalo’sunu anlatan annesi, "Gözaltında ağır işkenceler yaparak, çenesini ve dişlerini kırmışlardı. Kırılan dişlerini avucunda getirip ‘Kırılan dişlerimi dahi düşmana bırakmayacağım’ diyerek bana verdi" dedi.

Kuzey Kurdistan’da köy boşaltma, insan kaçırma-kaybetme, faili meçhul cinayetler, gözaltı ve tutuklamaların tavan yaptığı 90’lı yıllarda Kürt basını da ağır baskılarla karşı karşıya kaldı. Caddelerde, sokaklarda korkunun kol gezdiği her mekanda Apê Musa’nın (Musa Anter) küçük generalleri, zulme karşı cesaretle gelişmelerin yer aldığı gazeteleri gün gün halka götürdü. Bu gazeteleri taşırken yaşanan saldırılar sonucu birçok dağıtımcı şehit düştü, ancak gazete dağıtımına ara verilmedi. Özgür Basın mirası bugün sayısız mecra ile yoluna devam ederken, o zor koşulların boyun eğmeyen neferlerinden biri de Kalo, yani Yılmaz Yakut’tu. Geçen yıl 16 Ocak’ta kansere yenik düşen Kalo’yu, annesi Mevlüde Yakut, MA'ya anlattı.

Henüz 15 yaşındaydı

Kürdistan’a girişi yasaklanan gazeteleri kimi zaman çöp poşetlerine, kimi zaman un torbalarına ya da çekirdek kovalarının altında kamufle ederek, halka ulaştıran küçük genarellerden Kalo, henüz 15 yaşındayken Özgür Basın serüvenine katıldı. 1992’de Özgür Gündem gazetesiyle başladığı dağıtıma Özgür Ülke, Yeni Politika, Demokrasi, Ülkede Gündem, Özgür Bakış, Yeni Gündem, Yeniden Özgür Gündem, Welat ve Ülkede Özgür Gündem gazeteleriyle 2010'a kadar sürdürdü. 

Gazete hayatını kurtardı

Kalo, gazete dağıttığı yıllarda birçok kez gözaltına alındı, kaçırıldı, ağır işkencelere maruz kaldı ve bununla kalmayıp ölümle tehdit edildi. Sabahın erken saatlerinde Yenişehir ilçesindeki dağıtım bürosunda Özgür Gündem gazetesini alarak sokak sokak, cadde cadde abonelerine ulaştıran Kalo, tek bir gazete bırakmadan dönerdi. Kışın kendisinden büyük mont giyerek, gazeteleri kamufle eden Kalo, adeta devlet güçlerine karşı her gün yeni bir taktik geliştiriyordu. 1993’ün bir kış gününde, Sûr (Sur) ilçesinin Melikahmet Caddesi’nde gazeteleri abonelere ulaştırdığı sırada, Hizbulkontranın satırlı saldırısına uğrayarak yaralandı. Kalo’yu kurtaran ise montunun içine gizlediği gazeteler oldu. 

 

Yılmaz Yakut (Kalo)

 

Söz verdim, bırakmayacağım

Kalo’nun yaşadıklarına gün gün tanıklık eden anne Yakut, oğlunun bu sürede ağır işkenceler gördüğünü hatırlatarak, “Yılmaz, gazete dağıtımına başladıktan 2 yıl sonra bir gün abisi eve gelip Yılmaz’ın yaralandığını söyledi. Defalarca Yılmaz’a ‘Devlet seni öldürecek, bu işi bırak’ dememize rağmen mücadelesinde ödün vermedi. Bize sürekli, ‘Toplumuma ve kendime söz verdim, mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim’ diyordu” dedi. 

İşkenceler artarak sürdü

Tehdit ve baskılara karşı Adana’ya göç ettiklerini, ancak Kalo’nun bir süre sonra geri döndüğünü belirten anne Yakut, şunları paylaştı: “Polisler, her defasında eve baskın yapıp Yılmaz’ı soruyordu. ‘Ne iş yapıyor başka yapacak iş yok mu’ diyerek gidiyorlardı. Yılmaz’a, ‘Senin ayağını kıracağız ve artık yürüyemeyeceksin’ tehditlerini savuruyorlardı. Bir gün polisler o kadar işkence yapmıştı ki, yürüyemiyordu. İşkenceler, artarak devam ediyordu. Bir gün eve yapılan baskında gözaltına alındı ve polisler, 5 gün boyunca ağır işkenceler yaparak, çenesini ve dişlerini kırmışlardı. Kırılan dişlerini avucuna alarak, bana verdi. Ona, ‘bana neden kırılan dişlerini getirdin’ diye sordum? ‘Kırılan dişlerimi dahi düşmana bırakmayacağım’ şeklinde cevap verdi. Gördüğü işkenceden dolayı onu 45 gün süt ve bisküviyle besledim. Çünkü boğazından başka hiçbir şey geçmiyordu.”

Davasına sadık biriydi

Yakut, oğlunun bir gün, bir an dahi geri adım atmadığını dile getirerek, şunları ekledi: “Arkadaşlarına ve davasına sadık bir kişiydi. Çoğu kez tehdit edildi, işkence gördü ve gözaltına alındı. Yılmaz, davasından tek bir adım dahi atmadı. Arkadaşlarının başına bir şey geldiğinde çok üzülüyordu. Kendinden çok arkadaşlarını düşünen bir yönü vardı.” MA/AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.