Kısır döngüden kurtulabiliriz
Forum Haberleri —

foto:freepik
- Toplumsallığı patoz gibi öğütüp saman gibi bireylere dönüştüren kapitalizmin kısır döngüsüne mahkum değiliz.
*ÖZGÜR AYDIN
Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum manifestosunda güncellediği önümüzdeki sürecin temel örgütlenme modeli ve çekirdek dinamiği olan komün nerede, nasıl ve hangi koşullarda örgütlendirilecek? Kapitalizmin adeta rendeleyerek toplumsallığından kopardığı, zihnine, yüreğine ve yaşam biçimine günlük 'renkli' rotalar çizerek istediği biçimde konumlandırdığı insan, on binlerce yıllık toplumsallığın kök hücresi olan komün ile çağa denk nasıl bütünleşecek?
Tarihin binlerce yıllık derinliklerinde, dünyanın farklı coğrafyalarında güç ve iktidar sahiplerine karşı verilen insanlığın büyük var olma direnişleri yatar. Dilleri ve ülkeleri farklı olsa da direnişin özü aynıydı; toplumsal varlıklarını koruma ve özgürce yaşama. Çoğunluk kabile ve aşiret formuna benzer yapılarla yaşamı sürerdi. Özgür ve eşit koşullarda güçlerini birleştirip yenilmez diye bilinen imparatorlukları yerle bir etmişlerdi. Bu topluluklardaki doğal hiyerarşiyi parantez içine alırsak, eşit ve özgür yaşam istemlerinin temelini komün, yani ortak topluluk yaşamı ilkesi oluştururdu.
Ortadoğu’da doğmuş ve gelişmiş bütün inanç önderlerinin (peygamberler) kişiliklerinde komün yaşamının derin izleri görülmekteydi. Elbette çok şey değişti. İnsanlık, özgürlük ve eşitlik mücadelesinden vazgeçmemiş olsa da, önce doğasından sonra da toplumsallığından büyük oranda koptu; vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü şehir ve metropol yaşamlarının içine sıkışarak can çekişmeye başladı. Küresel sermayenin çıkar ve çelişkileri temelinde birçok ülkede neofaşizmi güncelleyen otokrat rejimler gelişti. Öyle ki demokrasi ve insan hakları sözcülüğünü kimseye bırakmayan Avrupa ülkelerinde bu temel ilkelerin, ekonomik ve siyasi çıkar karşılığında işlevsizleştiği görüldü.
Ülkemizdeki durum ise içler acısı; AKP-MHP yönetiminde adeta bir suç örgütüne dönüşmüş devlet eliyle yaşanılmaz kılındı. 90’lı yıllarda devlet zulmünden dolayı yüz binlerce Kürt şehir ve metropollere göç ederken, şimdi aynı yüz binler her yıl ülkeyi terk ediyor. Şehirlerde işsizlik çarkı içindeki gençlik, çete ve suç örgütlerinin arka bahçesi haline dönüşmüş durumda.
Ülkeye dönüş çağrısına icabet
Önder Apo’nun yeni örgütlenme modeli olarak sunduğu komün örgütlenmesi ile ülke dışında ve Avrupa’da olanlara ülkeye dönüş çağrısı (ki bunu toprağa yeniden dönüş olarak algılıyorum) yapması, hepimiz için önemli ve belirleyicidir. Komün örgütlülüğü derken insan ve doğa arasındaki o kopan bağı yeniden kurmayı düşünmeden olmaz. Şehir keşmekeşliğinde sefaletle, hukuksuzlukla, kadına ve çocuklara dönük çok yönlü şiddetle boğulmuş bencil ve bireyci bir yaşamdan bizi bıkıp usanmadan bekleyen ovalara, köylere, dağ yamaçlarındaki mezralara dönmek; yeşile, ana toprağa ve üzerindeki tüm canlılara dayalı ortak bir yaşamı kurmak, bu sürece denk bir hedef olabilmeli. İçinde bulunduğumuz gerçekleşmesi zor ama bir o kadar da umudun ağır bastığı Barış ve Demokratik Toplum sürecine doğru yol alırken asıl olanın, insan ile doğa ve insan ile toplumsallık arasındaki bağı yeniden inşaa etmek olmalı
Bu açıdan komün örgütlülüğünden bahsederken güçlü bir ekoloji bilinciyle toprak anaya dönüşü, toprağı yeniden yeşertirken toplumsal yeşermenin de kökleşeceğini unutmamalıyız. Toplumsallığı patoz gibi öğütüp saman gibi bireylere dönüştüren vahşi kapitalizmin yozlaştırmasına; açlığa ve yoksulluğa; bireycileşen sömürü çarkındaki işçiliğine; gerçekliğine yabancılaşan kısır döngüsüne mahkum değiliz. Rengarenk bir alternatifi olduğunu görebilmeli ve gösterebilmeliyiz.
Bu küçük hücreden tüm yoldaşlara ve halkımıza kucak dolusu selamlar!
* Bremen Cezaevi (JVA)







