Kürt siyasetinin virüslü yapısı

Forum Haberleri —

.

.

  • KDP ideolojik çizgi gereği ulusal birlikte yer alması zor görünmektedir. Bu konuda sürdürülen bütün çabaları boşa çıkarmıştır. Barzani’ye en üst düzeyde paye verilmesine rağmen ulusal birliğe gelmemiştir ve gelmeyecektir. Kürt siyasetini bir virüs gibi kemiren KDP zihniyetine karşı halkın tutum takınması ve tavır alması gerekiyor.

RAUF KARAKOÇAN

Kürt siyasetinde birlik, önemli bir sorun olarak günümüze kadar çözülememiştir. Ulusal sorun etrafında siyasi birliğin sağlanmaması Kürtleri siyasetten zayıf düşüren en önemli engeldir. Kürdistan coğrafyasının parçalanmışlığı, sömürgeci dört devletin varlığı, bölgesel gericiliğe dayanan küresel güçlerin anti Kürt politikalarını dış etken olarak bir yana bırakırsak, engelleyici iç etken ise Kürt siyasetinin içinde bulunduğu parçalanmışlıktır. Kendi içinde birlik oluşturamayan Kürt siyasi hareketleri, sömürgeciliğin derinleşmesine, imha ve inkar politikaların sürmesine kolaylık sağlamaktadır. Ulusal birliği tıkayan ve ortak mücadeleye gelmeyerek ulusal çıkarları tehlikeye atan siyasi oluşumların başında ise KDP (PDK) gelmektedir.

KDP, tarihi boyunca ulusal düşünceden uzak yerel ve parçayı esas alan siyasi bir oluşumdur. Kendi öz gücünden ziyade dış güçlere dayanarak var olmayı esas alması en büyük zaafıdır. Dinsel önderlik olarak doğmuş, egemen güçlere dayanmış, aşiretçi feodal yapısıyla, ilkel milliyetçi çizgide seyretmiş olması temel sorundur. Kürtlerin gücünü tüketen bu önderlik, geliştirdiği sistemle yurtseverlik bilincini köreltmiştir. Günümüzde, paraya dayalı peşmergeciliği militarist bir güç gibi kullanarak, despotik yönetimini inşa etmişlerdir. Kürtlerin anti demokratik, merkez sağ, ilkel milliyetçi siyasetin temsili ola geldiler. Özgücüne dayanmayan siyaset tarzı, kendini dış desteğe mahkum etmesi, bağımsızlıkçı ve özgürlükçü çizgiye karşıt hale getirmiştir. Sömürgeci devletlere dayanarak ayakta kalması, sadece çıkarları gereği ilişki içinde olması, ulusal çizgiye ihanet konumuna düşürmüştür. Irak’a, İran’a, Türkiye’ye, ABD’ye ve başka güçlere dayanmak zorunda kalması, dış güçler tarafından rahatlıkla kullanılan bir güç olmuştur.

KDP sahip olduğu iktidar olanakları ile kendisini daha fazla pazarlama imkanı yakalamıştır. Uzun süre yaşadığı mültecilik durumundan iktidara uzanan hikayesi 1990 da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlıyor. Birinci körfez savaşının yarattığı koşullardan yararlanarak hayalinde görse inanmadığı imkanları elde etti. KDP İran’dan güney Kürdistan’a dönerek var olan boşluğu doldurdu ve yönetimi ele geçirdi. Ardından PKK ile çatıştı, daha sonra ise YNK ile çatışarak kardeş kanı dökmekten asla çekinmedi. İktidarını kimse ile paylaşmayan, uzlaşmayan tutumuyla fırsatları heba etti. Özelikle de PKK’ye karşı düşmanlığı sayesinde, Türkiye hükümetlerinden yeşil pasaportla dışa açılma da dahil büyük parasal destekler elde ettiler. En önemlisi de Türkiye, KDP’yi kullanmak için, yerel bir statünün oluşturmasına göz yumdu. PKK düşmanlığı üzerinden kendilerini finanse ettiler ve özerk bir yapı elde ettiler. AKP şefi Erdoğan “Kuzey Irak’ta hata ettik” derken bu özerk yapıya izin verilmesine hayıflanmaktaydı.

Sömürgeciliğin icazetiyle kurulan özerklik ve elde edilen ekonomik imkanlar Barzani hanedanlığını daha fazla palazlandırmıştır. Babadan oğula devredilen hanedanlık iktidarı ile Kürdistan’ın güneyini demokrasiye kapatarak tek hakim güç olmayı hedeflemiştir. Hiç bir siyasi faaliyete izin vermeyerek mutlak iktidarını perçinlemeye çalışıyorlar. Güney Kürdistan halkının umutlarını yıkarak, devrimci ruhu öldürerek, birleşik Kürdistan ütopyasını yerle bir ederek, Ulusal birliğin köküne kibrit suyu dökerek, ulusal ihanetin temsilini yapmaktadır. Günümüzde faşist Türk devletiyle kurduğu ilişki ile içine girdiği ihaneti daha fazla geliştirerek, tüm Kürdistan halkının geleceğini etkileyecek boyuta taşımıştır. Kürdistan özgürlük hareketini hedef alan söylem ve eylem içine girmesinin nedeni temsil ettiği ihanet çizgisinin bir sonucudur.

KDP ideolojik çizgi gereği ulusal birlikte yer alması zor görünmektedir. Bu konuda sürdürülen bütün çabaları boşa çıkarmıştır. Barzani’ye en üst düzeyde paye verilmesine rağmen ulusal birliğe gelmemiştir ve gelmeyecektir. Kürt halkı bu gerçeği görmelidir. Güney Kürdistan halkı, KDP yönetimi altında kaldığı müddetçe, hiç bir zaman kendi geleceği hakkında söz sahibi olmayacaktır. Siyasal çizgisini değiştirmediği müddetçe Kürt düşmanlarıyla işbirlikçiliği devam edecektir. Faşizan karakteri daha da belirgin hale gelecektir. Baskı ve sindirmeye daha çok başvuracaktır. Faili meçhul cinayetlere yönelecektir, tutuklayacaktır, susturacaktır ve nihayetinde halka boyun eğdirecektir. Başka türlü iktidarını sürdürmesi mümkün olmayacaktır.

Kürt siyasetini bir virüs gibi kemiren KDP zihniyetine karşı halkın tutum takınması ve tavır alması gerekiyor. İç çatışmaların önünü almak, kardeş kanı dökülmesini önlemek, Kürdistan’ın ulusal birliğini sağlamak için halkın tutumu belirleyici olacaktır. Kürt siyasetinin virüslü yapısından kurtulmak için tek çare halkın iradesini açığa çıkarmak, demokratik sistemi geliştirmek, demokratik toplumu inşa etmektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.