Kürt tiyatrosu direniş tiyatrosudur

Kültür/Sanat Haberleri —

TIYATRO

TIYATRO

Rugeş Kırıcı: OHAL’in ortasında bile prömiyerler yaptık. Oysa bugün yasaklıyız. Kulislerimiz hala köpeklerle aranıyor

Berfin Emektar: Bodrumlarda başlayıp tekrar bodrumlara döndük. Bu bizim için bir direniş biçimidir.

Berfin Zenderlioğlu: Bizim inadımız var, inancımız var. Biz kendi inadımızı da inancımızı da dilimizden alıyoruz.

Mirza Metin: Kürt tiyatrosu bir özgürlük tiyatrosudur. Bu yüzden saldırılara maruz kalıyor.

MİHEME PORGEBOL
AMED

Sahne, perde, ekran ve mikrofon oyuncularının ekonomik ve sosyal hakları için mücadele eden Oyuncular Sendikası "Dünden Bugüne Kürt Tiyatrosunda Sansür & Oto-sansür" başlığıyla yapılan online oturum gerçekleştirdi. Sinem Derya Çetinkaya’nın moderatörlüğündeki oturuma Kürt tiyatro sanatçıları Berfin Emektar, Rugeş Kırıcı, Mirza Metin ve Berfin Zenderlioğlu katıldı.
Tiyatro yazarı ve oyuncu Mirza Metin, Kürtlere dönük sansürün tarihçesini anlatarak “Sansür tarihi aynı zamanda direnişin de tarihidir” ifadesini kullandı. Sansürün Tanzimat sonrası Osmanlı politikalarıyla ortaya çıkmaya başladığını söyleyen Metin, Osmanlı’nın yurt dışından çok yurt içinde sansür uyguladığını belirtti. Türk tiyatro kuram ve araştırmacılarının yaptıkları çalışmalarda Kürt tiyatrosunu görmediklerini vurgulayan Metin, buna rağmen Kürt tiyatrosunun her zaman sürdüğünü ifade ederek, “Kürt tiyatrosu bir özgürlük tiyatrosudur. Bu yüzden saldırılara maruz kalıyor” dedi.

Fısıldayarak replik atılırdı
Teatra Jiyana Nû oyuncusu Rugeş Kırıcı ise 90’lardan sonraki Kürt tiyatrosu tecrübelerini aktardı. Kırıcı, “Biz Kürt sanatından her bahsettiğimizde sansürü konuşmak zorunda kalıyoruz” diyerek Kürt sanatının maruz kaldığı sansürün boyutuna değindi. Sansürün aslında Kürt kimliğinin yok sayılması anlamına geldiğini belirten Kırıcı, “90’lı yıllar fısıldayarak replik attığımız bir dönemdi” ifadesini kullandı.

Kulislerimiz köpeklerle aranıyor
“OHAL’in ortasında bile prömiyerler yaptık. Oysa bugün güya OHAL yok ama biz böyle bir dönemde yasaklandık” diyen Kırıcı, Kürt tiyatrocuların Türkiye’deki pek çok tiyatrocunun karşılaşmadığı prosedürlerle karşılaştığını anlattı. Bunun temel sebebinin oyunlarını Kürtçe oynamaları olduğunu belirten Kırıcı şöyle devam etti: “Replikler Kürtçe olunca daha mı tehlikeli oluyor? Kulislerimize köpeklerle giriliyor hala. Oyunun içeriğini bile bilmeden yapıyorlar bunları. Yasaklar ve yasaklanmalara karşı bir direniş söz konusu olduğunda sahiplenme olmuyor. Bir eser sansüre uğradığında eserin icracısının kim olduğuna, sanatçının ideolojisine bakılıyor. 100 yılı aşkın bir süredir süre gelen bir toplumsal ayrışma söz konusu. Bu ayrışma kitlelerde bir davranış biçimine dönüşmüş durumda. Kırıcı sözlerini “Sorgusuz sualsiz sansüre karşı çıkmak gerek” diyerek sonlandırdı.

Tiyatroyu fiili olarak kapattılar
Amed Şehir Tiyatrosu yöneticilerinden oyuncu ve yönetmen Berfin Emektar ise devletin Kürt kültür ve sanatına dönük politikalarına değindi. Amed Şehir Tiyatrosu’nun bugüne dek defalarca kapatıldığını belirten Emektar, "Sadece tiyatro değil, belediyelere bağlı olarak kültür ve sanat alanlarında çalışma yürüten neredeyse bütün kurumlar kapatıldı. Onlar fiili olarak tiyatroyu kapatmadıklarını söylüyorlar ama 33 sanatçının sözleşmesini feshettiler. Bu fesihleri türlü gerekçelere dayandırdılar ama amacın fiili bir kapatma olduğu çok açık. Akademiler, konservatuvarlar, kültür merkezleri kapatıldı” dedi.

Tiyatro bizim için bir direniş biçimi
Her şeye rağmen tiyatro yapmaktan vazgeçmediklerini ifade eden Emektar, “İşimize son verildikten 11 gün sonra Amed Şehir Tiyatrosu’nu bağımsız bir şekilde kurduk. Bodrumlarda başlayıp tekrar bodrumlara döndük. Bodrumlara dönmüş olmaktan gocunmadık. Hiçbir arkadaşımız gocunmuyor. Bu bizim için bir direniş biçimidir. Onlar bizim direnişimizin devam edeceğini göremiyorlar” diye konuştu.

4 yıldır Amed’de neden tek Kürtçe etkinlik yok?
“Kurumsal bir kimlikle de oyuna gittiğimizde işimizi Kürtçe yaptığımız için kulislerimize köpeklerle girip arama yapıyorlar” diyen Emektar, sansür meselesininin sadece tiyatronun bir sorunu olmadığını da hatırlattı. “Sansürü sadece Kürtçe oyunlar üzerinden değerlendirmemek gerekiyor. Kürtlere dönük sansür sınırsız. Biz oynamak için salon bile bulamıyoruz. Belediyeler bize salon vermiyor. Bu ülkede sadece sanat alanında değil her alanda fiilen Kürtçe yasak. Eğer Kürtçe yasak değilse biz neden 4 yıldır, yani kayyumlar geldiğinden beri Amed’de Kürtçe bir etkinlik göremedik” diye soran Emektar, şöyle konuştu: “Biz Kürtlerin bir direniş geleneği var. Bu direnmenin dayanışmaya dönüşmesi gerekiyor. Bu dayanışma birçok sorunu aşacaktır. Son yıllardaki bu büyük kötülük karşısında dayanışmanın önemini kavramalıyız. Ancak dayanışma ve örgütlenmeyle yol alabiliriz."

Ölü numarası yapıyorlar
Yönetmen Berfin Zenderlioğlu ise “Demokrasi ve özgürlüğün olmadığı bir yerde yaşadığımız için sansürü konuşuyoruz” diyerek, Türkiye’deki sosyal ve siyasal ortama dikkat çekti. “Ben tiyatro yapmaya başladığım günden beri sansürü konuşuyoruz. Biz sadece devlet tarafından değil bağımsız topluluk ve sahneler tarafından da sansüre uğruyoruz” diyen Zenderlioğlu Kürt tiyatro topluluklarının özel sahnelerde de yer bulamadıklarını söyledi. Tiyatrocular arasında dayanışmanın eksikliğine değinen Zenderlioğlu, “Konu Kürt tiyatrosu olunca tiyatrocular da ölü numarası yapıyor” şeklinde konuştu.

Kürtçeye anayasal güvence şart
Zenderlioğlu, sansürün ezelden beri gelen iktidar politikalarıyla ilgili olduğunu belirtti ve ekledi: “Eğer Kürtleri eşit vatandaş olarak görüyorsanız Kürtçeye anayasal güvence sağlamak zorundasınız. Biz yasaklarla gündeme gelmek istemiyoruz. Çünkü yıllardır zaten yasakları konuşuyoruz. Bir nevi Sisyphos sendromu var. Her seferinde yasakları konuşuyoruz. Bizim inadımız var, inancımız var. Biz kendi inadımızı da inancımızı da dilimizden alıyoruz. Biz bu dille işimizi yapmaya devam edeceğiz. Omuz omuza vermediğimiz müddetçe eriyip gideceğiz. Direnmeye de devam edeceğiz. Benim direniş alanım tiyatro. Ben buradan mücadeleme devam edeceğim.”

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.