Kürtler geleceği birlikte güvenceye alabilirler

Forum Haberleri —

.

.

  • ENKS tamamen KDP’nin basit bir piyonu haline getirilmiş. İbrahim Bıro gibileri ENKS adına dış güçlerle görüştürülüyorlar. Söyledikleri ve yaptıkları tek şey Türk devletinin ajanlığı ve özerk bölgelerin düşmanlığıdır.

ZEKİ AKIL

2022 yılı Kürtler için büyük bir mücadele yılı olarak geçti. Mücadele ağırlıklı olarak Türk devletinin soykırım saldırılarına karşı gelişti. Türk devleti yüz yıllık Kürt’ü tarihten silme ve tek devlet, tek ulus yaratma stratejisinden vazgeçmedi. Bu inat ve strateji sürdükçe yönetimlerin değişmesi ve farklı söylemlerin olması bir şeyi değiştirmez. Türkiye’de çok sayıda parti yönetime geldi. Askeri darbeler oldu. Koalisyonlar kuruldu. Ancak Kürtlere karşı stratejide ve zihniyette bir değişim olmadı. Böyle olduğu için Türk devleti Irak ve Suriye’deki Kürtlere karşı da düşmanlık yapıyor, saldırılarını oralara da taşırdı.

Kurdistan’ın tümünde ön cephede, aktif olarak Kürtlere saldıran ve onların kazanımlarını ortadan kaldırmak isteyen Türk devletidir. Bu devletin başında da yirmi yıldır Erdoğan var. Erdoğan sözde Kürt sorununu çözecekti, Türkiye’yi AB’ye üye yapacaktı vb ancak gelinen yerde Erdoğan ırkçı ve faşist MHP’yle aynılaştı. Türkiye’nin en karanlık ve Kürtlere düşman bütün odaklarıyla bütünleşti. Bir yanda MHP, Ergenekon bir yanda Doğu Perinçek gibi ipliği pazara çıkmış çevrelerle ortaklaştı.

Türk devleti her zaman Kürtlerin birleşmemesi için çalışmıştır. Ajanlaştırma, tehdit, şiddet, sürgün gibi bütün yol ve yöntemleri devreye koymuştur. Aile ve aşiret çelişkileri dahil her şeyi Kürtlere karşı kullanmıştır. Şimdi bütün bu yöntemleri iç içe uyguluyor. Kürtlere karşı sindirme operasyonları yapıp zorla halktan silah topluyorlardı. Gerilla savaşı geliştiğinde de halka zorla silah vermeye ve koruculaştırmaya çalıştılar. Korucu olmak istemeyenlerin köylerini yaktılar, göçe zorladılar, binlerce insanı faili meçhule götürdüler. 

Irak’ta Kürtlerin direnişine ve haklarını elde etmelerine her zaman karşı durdular. ABD’nin Saddam’ı tasfiye etmesiyle Başûrê Kurdistan’da federasyon statüsünün elde edilmesiyle Türkiye müthiş rahatsız oldu. ABD’yle ortaklaşmadığı için büyük hayıflanma ve pişmanlık yaşadılar. "Biz de Saddam’a karşı ABD’yle hareket etseydik bir kolordumuzu Güney’e yerleştirecek ve statünün ortaya çıkmasını engelleyecektik. Ayrıca PKK’nin Güney’deki varlığını daha erkenden tasfiye ederdik" diye hayıflanıyorlar. Bu yüzden Erdoğan Rojava’ya karşı düşmanlık yaparken ve saldırırken sık sık bu duruma vurgu yapıyor: "Irak’ta yaptığımız hatayı Suriye’de yapmayacağız" diyor.

PKK’nin direnişi Türk devletini Başûr’a karşı tutum değiştirmeye zorladı. Ayrıca Kürtlerin birleşmesini daha büyük tehlike olarak gördü. Öyle olunca Güney yönetimiyle ilişki kurdu ve PKK’ye karşı kullanma yolunu seçti. PKK korkusu ve mücadelenin büyümesi olmasaydı Türk devleti asla Güney’deki oluşumu muhatap almaz ve etkisizleştirmek için hareket ederdi. PKK karşısında buna mecbur kaldı ama bu Güney’i sindirdiği ve kabullendiği anlamına gelmiyor. Çünkü geçek yüzünü ve niyetini 2017’deki Güney referandumunda gösterdi. Özellikle KDP yönetimi referandumu örgütledi ve savundu. Buna Türkiye’nin tutumu son derece hoyratça ve yıkıcı oldu. Hızla Tahran ve Bağdat’la ortaklaştı ve müdahale ettiler. Bir gecede Kerkük dahil geniş bir bölge Kürtlerin elinden çıkarıldı. KDP yönetimine söylenmedik söz, yapmadık hakaret ve tehdit bırakmadılar. KDP neye uğradığını şaşırdı. O ağrı hakaretlere bir cümlelik cevap bile veremediler.

Türk devleti şimdi PKK ve gerillayı ezmeye çalışıyor. Irak ve Suriye’nin sınır boylarını 30 km derinlikte güvenlik bölgesi ilan etmiş. Irak tarafı aynı zamanda KDP’nin yerleşik olduğu bölgelerdir. KDP ve Güney hükümetinden buna karşı kimse bir satırlık açıklama veya itiraz duydu mu? Hayır. Benim topraklarımı nasıl kendi güvenlik bölgen ilan edebilirsin demedi, diyemiyor. Tersine KDP Türk devletinin PKK’ye karşı saldırılarını kendisi için fırsat olarak görüyor. PKK, Türk devleti eliyle tasfiye olacak, Güney’den çıkarılacak ve bölge bana kalacak hesapları yapıyor. Aynı şey Rojava için de geçerlidir. ENKS tamamen KDP’nin basit bir piyonu haline getirilmiş. İbrahim Bıro gibileri ENKS adına dış güçlerle görüştürülüyorlar. Söyledikleri ve yaptıkları tek şey Türk devletinin ajanlığı ve özerk bölgelerin düşmanlığıdır. ENKS’nin dahil olduğu İtilaf Kürtler için hiçbir statüyü savunmuyor ve kabul etmiyor. Efrîn gibi bölgelerin işgal kuvvetidirler. Kürtlere yapmadık kötülük bırakmadılar.

Ama ENKS Türk devletinin zulmünü ve bu insanlık suçlarını dile getirmek yerine Rojava’da PKK’nin varlığını gündemleştiriyor ve Türk devletinin işgalini meşrulaştırıyor.

Esas konumuz KDP ve ENKS’nin tutumu ve yaptıkları değildir. Türk devletinin onları da tasfiye edeceğini kendilerine hatırlatmaktır. Bunlar çokça söylendi, olası tehlikeler dile getirildi. KDP yetkilileri de o kadar bilmez değiller. Ancak çıkar ilişkileri onları adeta felç etmiş gibi. Diğer Kürt örgütlerine destek vermiyorlarsa bari karşıtlık yapmasınlar, düşmanlarla ortaklaşmasınlar. Direnen Kürtler bastırılırsa sıranın kendilerine geleceğini bilsinler. Referandum günlerini unutmasınlar.

Bir Türk subayının bir süre önce Halk TV kanalında söylediklerini kendilerine hatırlatalım. Emekli olmuş Albay Erdal Sarızeybek Güney’deki oluşuma karşı ateş püskürüyordu. "2007 yılında genelkurmay başkanlığı Güney Kürdistan’a müdahale etme planı hazırladı ve hükümete sundu. Bu plan duruyor, bunu gösterebilirim. Ama hükümet müdahale planını onaylamadı" dedi. Bu plan duruyor. KDP yetkilileri bunları unutmasın, sıranın kendilerine geleceğini bilsinler. Konjonktür uygun olduğu zaman boğazlarına sarılacaklardır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.