Kürtlere jenosit uygulanıyor
Dünya Haberleri —

Brüksel, Rojava Halklar Mahkemesi
- Türk devletinin Rojava Kürdistan’ı ile Kuzey ve Doğu Suriye'de işlediği suçlara ilişkin Brüksel’de başlayan Rojava Halklar Mahkemesi'nde Til Rifat ve Efrîn'de işlenen suçlar deşifre edildi. Kürt halkına karşı işlenen suçların belgeleri sunuldu.
- Avukat Jan Fermon, Fırat Nehri'nin suyun tehdit olarak kullanıldığına dikkat çekti. Fermon: "Türk devleti su hatlarını kontrol altına almak istiyor. İnsanların bölgede sağlıklı bir şekilde yaşamalarını engelleyerek, bölgeden göç etmelerini istiyor."
- Avukat Ceren Uysal, Kürt jenosidinin belgelerini mahkemeye sundu: "Türk devleti etnik temizlik yapıyor, bu insanlık suçudur. Hem siviller katlediliyor hem de sivillere hizmet sağlayan alt ve üst yapılar kasıtlı bir şekilde hedef alınıyor."
Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye'de işlediği savaş suçları sebebiyle Belçika'nın başkenti Brüksel'de yargılanıyor. L'Université libre de Bruxelles (Brüksel Özgür Üniversitesi-ULB) Aula QA amfisinde kurulan halklar mahkemesine farklı ülkelerden çok sayıda hukukçu, insan hakları aktivisti ve saldırıların mağdurları ile görgü tanıkları katılıyor. Mahkemeye savunma yapması için Türk devleti de davet edilmişti fakat katılım gözlenmedi. Yargılama, Türk devletinin gıyabında gerçekleşiyor.
Mahkeme, Gerrit Loots'un açılış konuşması ile başladı. Katılımcıları selamlayan Loots şöyle konuştu: "Bu önemli mahkeme için bir araya geldik ve iki gün boyunca bu yargılama sürecek. Brüksel Özgür Üniversitesi'nin desteği ile bu mahkemeyi yapıyoruz. İnsan haklarını korumak için buradayız ve Rojava'nın korunması için buradayız. Rojava, kadın özgürlüğü ve demokrasinin inşa edildiği bir yer; bu yüzden Rojava'yı koruyacağız."
Bu bir insanlık suçudur
Açılışın ardından Avukatlar Ceren Uysal ve Jan Fermon, mahkemenin işleyişine dair bilgilendirme yaptı ve iddianameyi sundu. Hem Türk devletinin hem de Türk devletine bağlı çetelerin suçlarının konuşulacağını dile getiren Ceren Uysal, bu suçlar karşısında sessiz kalan uluslararası kurumların da eleştirileceğini belirtti. Bu yargılamanın uluslararası kurumlar tarafından da görülmesi gerektiğini ifade eden Uysal; "Türk devleti bölgede etnik temizlik yapıyor ve bu bir insanlık suçudur. Türkiye, imza attığı sözleşmeleri dahi ihlal ediyor. İmza attığı sözleşmelerde 'suç' olarak tanımlanan fiilleri işlemeye devam ediyor. Hem siviller katlediliyor hem de sivillere hizmet sağlayan alt ve üst yapılar hedef alınıyor. Bu yapılar kasıtlı bir şekilde hedef alınıyor ve Türk devleti savaş suçu işlemektedir" dedi.
Su ile tehdit ve ekonomik sömürü
Daha sonra söz alan Avukat Jan Fermon, Türk devletinin işlediği suçlara dair yapacağı bilgilendirmenin karar için önemli olacağına dikkat çekti. Türk devletinin bölgenin ekonomik kaynaklarını sömürmek istediğine vurgu yapan Fermon, "Türk devleti su hatlarını kontrol altına almak istiyor. Bölgede yaşayan halkların sağlığını tehlikeye atıyor. İnsanların bölgede sağlıklı bir şekilde yaşamalarını engelleyerek, bölgeden göç etmelerini istiyor."
Jan Fermon, Türk devletinin bölgede tek güç olmak için uyguladığı milliyetçi ve tekçi politikalara dikkat çekti. Fermon, buna karşılık Rojava'da eşitlikçi ve demokratik bir sistem kurulduğunu, Türk devletinin bu eşitlikçi ve demokratik yaşamı da hedef aldığını söyledi. Türk devletinin DAİŞ'e destek verdiğini de hatırlattı. Ekonomik sömürüye dikkat çeken Jan Fermon, BBC'nin belgeli bir haberinde Efrîn'de üretilen zeytinlerin Türk markası olarak satıldığını ve bir tekstil fabrikasının soyularak makinelerin Türkiye'ye götürüldüğünü aktardı. Fermon, yapılan hırsızlığın görüntülerle sabit olduğunu söyledi.
Tişrîn’de sivilleri bombalıyor
Tekrar söz alan Ceren Uysal, Türk devletinin saldırılarının güncel olarak devam ettiğini, Tişrîn Barajı'nı korumak isteyen sivillerin uçaklarla bombalandığına vurgu yaptı. Sorumluların Erdoğan ve Yaşar Güler gibi Türk devlet yetkilileri olduğunu söyleyen avukat Uysal, Türk devletinin adaletin karşısına çıkarılması gerektiğini belirtti ve Türkiye'ye silah ambargosu uygulanması gerektiğini ifade etti.
Efrîn’de Kürt jenosidi
Türk devletinin Efrîn'de işlediği suçlara ilişkin raporunu sunan Avukat Efstathios C. Efstathiou, Efrîn'de ciddi suçların işlendiğini kaydetti. Kürtlerin Efrîn'den sürgün edildiğini söyleyen Efstathiou, Efrîn'de yer ve sokak isimlerinin Türkçeleştirildiğini ve Arapçalaştırıldığını belirtti. Efstathiou şöyle devam etti: "Efrîn'den Kürtlük silinmek isteniyor. Bu, demografinin değiştirilmesidir. İnsan hakları kurumlarının raporlarında çocuk, yaşlı veya sivil denmeden katliamların gerçekleştirildiği yer aldı."
160 binden 3 bine düştü
Efrîn'e ilişkin hazırladığı dosyayı sunan Öz Karahan ise Türk devletinin tarih boyunca katliam ve soykırımlar üzerine kurulduğunu hatırlattı. 6-7 Eylül olaylarını ve Kıbrıs işgalini hatırlatan Karahan, Kıbrıs'ta Rumların mallarına el konulduğunu ve boşaltılan yerlere Müslüman Türklerin yerleştirildiğini kaydetti. Kıbrıs'ta yaşananların aynısının Efrîn'de de yaşandığına vurgu yapan Karahan, işgal öncesi Efrîn'de 160 bin Kürt’ün yaşadığını, işgalden sonra bu sayının 3 bine düştüğünü söyledi.
Til Rifat’ta da zulüm sürdü
Avukat Rengin Ergül de, Til Rifat ve çevresindeki savaş suçlarına ilişkin sunum yaptı. Til Rifat'taki durumun Efrîn ile aynı olduğunu söyleyen Rengin Ergül şöyle konuştu: "Efrîn'den Til Rifat'a göç eden halk, Efrîn'deki gibi saldırılara maruz kaldı. Saldırılarda çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere siviller hedef alındı. Gerçekleştirilen katliamlar, Türk devlet kurumlarının resmi sosyal medya hesaplarından paylaşıldı. Türk devleti bölgede işgal ve soykırım saldırılarını genişletmek istiyor."
SMO ve Türk devletinin kirli ilişkileri
Rengin Ergül, Efrîn'de ellerinde Türk bayrağı ve SMO bayrağı ile Türk askeri ve SMO çetesinin fotoğrafını paylaştı. SMO çetebaşının itirafını paylaşan Rengin Ergül, "SMO yetkilisi, kendilerine yardım eden tek devletin Türk devleti olduğunu söyledi. Türk devleti ile bu çetelerin bağları ortada. İnsan Hakları İzleme Örgütü, SMO çetelerinin suçlarına dair raporunu paylaştı. Raporda Türk devleti ve bağlı çeteleri kınandı" diye konuştu. Mahkemede hakimlerin sorularının ardından ara verildi. BRÜKSEL