Kürtlere sessiz kalmanın sonucu

Mecliste Can Atalay tartışması

Mecliste Can Atalay tartışması

  • Yargıtay 3.  Ceza Dairesi'nin cezaevinde tutulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen iki ihlal kararını tanımayan yasa dışı metni, dün Meclis'te okundu ve Atalay'ın vekilliği düşürüldü.
  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan da, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin anayasal bir darbe ve gayrimeşru olduğunu söyledi. DEM Parti Ğrup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, Kürtlere yapılanlara sessiz kalanların, bugünkü karararın da müsebbibi olduğunu söyledi.

Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesinin "sivil darbe" olduğunu belirten avukatı Kemal Aytaç, "Umutsuzluk yok, mücadeleye devam" dedi. 

Yargıtay 3.  Ceza Dairesi, cezaevinde tutulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen iki ihlal kararını da tanımadı. Yargıtay, ihlal kararının "hukuki değeri olmadığına" ve AYM kararına uyulmamasına karar verdi. Söz konusu karar, önceki gün Türkiye Meclisi'nde AKP Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından okundu ve Atalay'ın vekilliği düşürüldü.

Meclis suça ortak edildi

Can Atalay, karar sonrası yaptığı yazılı açıklamada, tepkisini şöyle ifade etti: "Yurttaşlar, bu da oldu, bunu da yaptılar. Anayasa’nın açık; hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın seçilmiş Hatay Milletvekili'nin milletvekilliğini 'düşürdüler'. Hukuk tanımazlığın, kuralsızlaşmanın bu boyutlara gelmesine yine de şaşırıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu suça ortak edilebilmesine onun adına üzülüyorum. Kimin hangi hakkı, hangi yetkiyi nasıl kullanacağının öngörülemediği; kuralsızlığın egemen olduğu bu halin memlekete vereceği zararlardan ülkem adına endişe duyuyorum.

Hep beraber göreceğiz

Türkiye, bu kuralsızlık, hukuksuzluk deli gömleğine sığmayacak. Hep beraber göreceğiz… Peki onlar 'bitti' dediler diye ben görevimi yapmaya çalışmaktan geri mi duracağım? Asla! Ülkeme, Hatay halkına, yıkılmış bir kentin ortasında oy kullanan insanlara karşı borçluyum. Zor koşullarda olsa da olanaklarımız çok sınırlı olsa da başta Hatay ve deprem bölgesi olmak üzere; halkımızın, emeği ile geçinen yurttaşlarımızın meramına tercüman olmaya çalışacağım. Eksik ve gediklerimin sorumlusu özgürlüğümü engelleyenlerdir. Başta Hataylılar olmak üzere tüm yurttaşlarımın durumu açıklıkla gördüğüne inanıyorum. Tam bir hafta sonra 6 Şubat. Yarından itibaren ana gündemimiz budur.

Uygulamaya bulaşmak istemeyenler, kendini dışında tutmak isteyenler varmış… Uygulamayı bir arayış olarak takdim edenler varmış… Milletvekillerinin haklarını korumaktan birinci dereceden sorumlu olan TBMM Başkanı yurt dışına gitmiş… Başka biçimde takdim etseler de başka yere baksalar da başka yere gitse de, imzaları olmasa da tarihe Anayasa’nın askıya alınmasına ortak olanlar olarak geçecek. Saygılarımla yurttaşlarıma duyururum…"

Amaçları Gezi'yi mahkum etmekti

Atalay'ın avukatı Kemal Aytaş da Meclis’in aldığı yüz karası kararlardan biri olduğunu belirterek, "AYM’nin kararlarına rağmen halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilinin vekilliğinin düşürülmesi aynı zamanda kendini de inkardır. Bunu kabul etmek demokrasiye, hukuka ve Anayasa’ya aykırı bir tutumdur. Bunun başka bir izahı yoktur. AYM'nin kararları da açıktır ve herkesi bağlar. Bu bir sivil darbe olarak ortaya çıkmış bir durumdur” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinin, Can Atalay’ın Meclis’e gelmesini adeta Gezi’nin galibiyeti olarak gördüğünü kaydeden Aytaş, "Bu yüzden Atalay’a özel bir muamele uygulandı ve hukuk dışına çıkarak bu durumu ortaya koydular. Gezi Davası iki kere beraat aldı, ancak tekrar davayı dirilterek açtılar. Özel ve atama yargıçlarla bu kararı verdiler. Amaçları Gezi’yi mahkum etmekti. Erdoğan'ın Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya karşı da özel bir kini ve düşmanlığı var" şeklinde konuştu.  

Biz buna teslim olmayacağız

"Umutsuzluk yok, mücadeleye devam" diyen Aytaç, asıl meselenin Atalay olmadığına işaret ederek, şunları söyledi0 "Mesele, bir ülkedeki demokrasi meselesidir. Bizleri yıldırmaya, sindirmeye çalışıyorlar ama biz buna teslim olmayacağız. Daha çok sesimizi yükselterek, daha çok etkinlikler yapacağız. Mahkeme kararlarını fiilen uygulamadıklarını görüyoruz. O yüzden sadece mahkeme kararlarını beklememek lazım. Hem ulusal hem de uluslararası arenada mücadele etmek, baskı yapmak gerekiyor. Dik durmalıyız. Artık sokağa çıkmalıyız. Sokağa çıkmadan hak alınması ya da yol alınması mümkün değil.”

Bakırhan: Anayasal darbedir

DEM Parti de hem Meclis'te tepki gösterdi hem de Eşbaşkanlar ve Grup Başkanvekili açıklama yaptı. Eşbaşkan Tuncer Bakırhan, "Yoldaşımız Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi hukuksuzluktur, haksızlıktır, gayrimeşrudur. Kabul etmiyoruz! Bu iktidar açıkça suç işlemektedir. Olan biten anayasal bir darbedir. Can Atalay ve demokratik siyaset hakkını kullandığı için rehin tutulan arkadaşlarımız özgürleşene kadar mücadelemizden tek bir geri adım atmayacağız” dedi. Eşbaşkan Tülay Hatimoğulları ise Saray'ın talimatıyla alınan bu kararla Meclis tarihine kara bir leke daha bulaştığını belirterek, Meclis'te okunan kararının yok hükümne olduğunu vurguladı.

 

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit

 

Darbe mekaniği işliyor

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin anayasal suç olduğunu söyledi. Geçmişte darbelerin postallarla yapıldığını, ancak şu anda cübbelerle de yapıldığına dikkati çeken Koçyiğit, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararı bir cübbeli darbeydi. Sürekli bir darbe mekaniği içerisinde elden ele darbe hukukunu geçiren bir sistemdeyiz” dedi.

Atalay öncesi de var

Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin tarihsel arka planına dikkati çeken Koçyiğit, şöyle devam etti: “Çöktürme Planı ile başlayan 7 Haziran 2015'teki seçimlerini reddeden, 20 Mayıs 2016'da Meclis’te milletvekillerimizin dokunulmazlığını anayasaya aykırı olduğu halde kaldıran, 4 Kasım 2016'da eş zamanlı olarak milletvekillerimizi, eşbaşkanlarımızı gözaltına alıp tutuklayan, belediyelerimize kayyum atayanlar, bu sürecin taşlarını döşemiştir. Burada sadece iktidara, sadece AKP ve MHP’ye söz söylemek yetmez. Kürtlere bütün bu gayri nizami harp, bütün bu hukuki olmayan süreçler işletildiğinde sessiz kalanlar, bugünkü Can Atalay kararının da müsebbibidir.”

Kürtlere yapabilirler, diyenler

Geçmişteki Şark Islahat Planı’nda Umumi Müfettişliklere, Olağanüstü Hal rejiminden kayyum rejimine geçildiğinde ‘bir şey olmaz, orada Kürtlere yapılabilir’ diyenler buna rıza gösterenler, ülke içinde ve dışında savaş politikalarına geçit verenler, savaş politikasını besleyen, tezkereye el kaldıranlar bütün bu süreci müsebbibidir. Bütün bunların müsebbibi olan aslında Kürt sorununu görmezden gelenlerdir, çünkü temel sorun, Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır."

Muhalefet partileri el kaldırdı

Tutuklu bulunan ve milletvekilliği düşürülen Hakkari milletvekili Leyla Güven ve diğer vekilleri de hatırlatan Koçyiğit, şöyle konuştu: “Bütün bu süreçler olurken ne yazık ki bu Meclis'te bulunan muhalefet partileri el kaldırdı. Muhalefet partileri de sessiz kaldı. Muhalefet partileri de Kürte uygulanan  hukuksuzluklara çanak tutup rıza gösterdi. O nedenle bugünkü Can Atalay’a yönelik hukuksuzluğu bugünkü yargı darbesinin izlerini orada aramamız gerekiyor. Sorunu doğru tespit etmezsek çözümü de doğru yapamayız. İşte gördüğünüz gibi dün HDP'lilere bugün Can Atalay’a yapıldı. Can Atalay özgünlüğünde bu Meclis’e, bu halkın iradesine darbe yapıldı.” ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.