Leyla’nın yoldaşlarından korkun

Haberleri —

Seçim öncesi son Grup Toplantısı’nda konuşan HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, Türkiye’deki sorunların ana kaynağını tecrit ve AKP-MHP ittifakı olduğunun altını çizerek,şöyle seslendi:

 “Sizden de korkmayacağız ama siz korkun. Çünkü Leyla’nın yoldaşıyız, Nasır’ın gülümsemesiyiz. Haklıyız ve hakkımız olanı alacağız. Tecridi kıracağız, faşizmi sonlandıracağız.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Pervin Buldan, oldukça zorlu ve kritik bir süreçten geçildiğini; Türkiye’nin tam anlamıyla bir yol ayrımında olduğunu vurgulayarak, “Bir yanda halklara nefes aldırmayan faşizm; diğer tarafta ise ülkeye nefes aldıracak, herkesi rahatlatacak güçlü bir demokrasi seçeneği var” dedi.

Buldan, partisinin dünkü Grup Toplantısı’nda konuştu. Leyla Güven’in karanlığı dağıtmak, demokratik seçeneğe kapı açmak için 105 gündür açlık grevinde olduğunu hatırlatan Buldan, şunları söyledi: “Açlık grevleri, zalimlerin kurduğu tecrit sistemine ve faşizme dur demek için yapılan bir müdahaledir. Halklarımıza dayatılan karanlığa ülkeyi teslim etmemek için sürdürülen tarihi bir direniştir. Tecride dayanan İmralı sistemi; barışı, özgürlükleri, adaleti, eşit yaşamı, emeği esas alan Demokratik Cumhuriyet seçeneğini engellemek için kuruldu. Tecrit bir sistemdir. Zorbalığa ve hukuk dışılığa dayanan bir yönetim biçimidir. Halkları, kimlikleri, inançları, dilleri dışlayan tekçi, otoriter sistemi kurumsallaştırmak için tecrit sistemini 20 yıldır devrede tutuyorlar.”

Nedeni tecrit sistemidir

 Bugün adaletin mumla aranır hale gelmesinin ve hukukun askıya alınmasının tecritle doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Buldan, “Demokratik hak ve özgürlüklere, demokratik siyasete, parlamentonun iradesine darbe yapıldıysa, ülke yarı açık cezaevine dönüştürüldüyse bunun ardında yatan tecrit sistemidir. Demokratik hak arayışlarına bir tecrittir. Halkın belediyeleri kayyumlar eliyle gasp ediliyorsa bunun nedeni, halk iradesini hiçe sayan gaspçı yönetim anlayışını iktidarda tutabilmektir. Bu, demokratik halk iradesine bir tecrittir. Binlerce emekçi iş cinayetinde hayatını kaybettiyse, bunu nedeni tekçi iktidarı ayakta tutmaya yönelik sürdürülen sömürü düzenidir. Sömürü sistemini tecrit sistemiyle kurdular. Bu, alınteri üzerinde kurulan bir tecrittir. Binlerce kadın her gün sokaklarda katlediliyorsa, tacize ve şiddete uğruyorsa bunun nedeni tecrit sistemiyle kurulan erkek devlet, erkek iktidar, erkek yargı düzenidir” dedi.

Faşizmi ayakta tutmak içindir

 Tecridin tüm halklara uygulandığına dikkat çeken Buldan, şöyle devam etti: “Halkın sofrasındaki ekmek her gün azalıyorsa, vatandaş kuru soğan alamayacak hale getiriliyorsa bunun nedeni; faşizmi ayakta tutmak için sürdürülen savaş politikaları ve iktidarı zenginleştirmek için oluşturulan devasa rant ve yolsuzluk düzenidir. Bu düzeni; tecrit sistemiyle kurdular. Bu, halka karşı ekonomik tecrittir. Medya özgür değilse, ifade özgür değilse, düşüncesini açıklayan cezaevine atılıyorsa bunun nedeni tecrit sistemidir. Bu düşünceye bir tecrittir. Milyonlarca üniversite mezunu kamuya atanmıyorsa, yüzbinlerce çalışan kamudan ihraç ediliyorsa bunun nedeni devleti ve kamuyu AKP-MHP iktidarının arpalığı haline dönüştürme gayretidir. Bu çalışma hakkına bir tecrittir. Evet tecrit; faşizmi ayakta tutmak için oluşturulan bir sistemdir. Mesele sadece İmralı meselesi değildir.”

Yaşamlarına ortaya koydular

 “Tecrit sistemi; toplumu, demokrasiyi, barış umutlarını çökertme planıdır. Tecrit, bir yönetim biçimidir. Faşizmin kurumsallaşmaya başlamasının dayanağıdır. Tecrit üzerinden inşa edilen faşizm mi, yoksa tecrit ile yıkılacak faşizmin sonunda demokrasi mi?” diye soran Buldan, Leyla’nın ve yoldaşlarının, bu gidişatın toplum olarak kabul edilmemesi, sessiz kalınmaması için yaşamlarını ortaya koyduklarını dile getirdi. Buldan, “Ve cesareti yeniden yaydılar. Umudun tutsaklığını kırmayı başardılar. Halklar olarak biz de bunu başarmak durumundayız. Bize dayatılan karanlığa mahkûm olmamak için bu ışığın aydınlattığı yolda ilerlemeliyiz ve ilerleyeceğiz. Ülkeyi tecrit altından çıkartmak için el ele, omuz omuza vermeliyiz. Tecrit sistemiyle dayatılan karanlığa karşı demokratik seçeneği daha da yükseltmeli ve büyütmeliyiz. İnanın ki başaracağız. Açlık grevindeki hayat dolu insanların topluma bulaştırdığı cesaret dalga dalga yayılmaktadır. Her gün büyüyen bu büyük dalga ile faşizmi zorluyor. Bu nedenle bir vekilimize neredeyse 10 bin polis atıyorlar” şeklinde konuştu.

Tecridi kıracağız

 Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Korkun bizden çünkü Leyla’nın yoldaşıyız. Siz zannediyor musunuz ki bizim bir vekilimizi talimatla çalışan zırhlar durdurabilir. Durduramaz! Bizler Kenan Evren’lerden, Esat Oktay’lardan, Ağar’lardan, Çiller’lerden korkmadık, sizden de korkmayacağız. Ama siz korkun bizden; Çünkü Leyla’nın yoldaşıyız, Çünkü Nasır’ın gülümsemesiyiz, Çünkü biz haklıyız ve hakkımız olanı alacağız. Tecridi kıracağız, faşizmi sonlandıracağız. Sandıkta yenemeyeceklerini gördükleri için üzerimize polisi, askeri, yargıyı salıyorlar.

Seçim otobüsümüze, il ilçe binalarımıza, seçim bürolarımıza saldırı oldu. Milletvekillerimiz darp edildi, Leyla Güven’e destek yürüyüşleri engellendi, lokaller ve mahalle kahveleri seçim propagandası yapmayalım diye kapattırıldı. Misafirlerimiz Ankara girişlerinde alıkonuldu. Haymana ilçesinde parti binamıza ırkçı gruplar tarafından saldırıldı. En son Antalya Serik’te maç sonrası Cizrespor oyuncularına ırkçı saldırı yapıldı. Futbolcular zırhlı araçlarla ayrılmak zorunda kaldı. Kürt düşmanlığı politikasıdır bu saldırıların nedeni. Gözaltı, işkence, taciz, ırkçı saldırı, tüm bunlar AKP’nin seçim kampanyasıyla eş zamanlı olarak devreye sokuldu. AKP’nin seçimlerden anladığı budur. Demokratik muhalefeti hukuk dışı yollarla etkisiz hale getirmek, halkı sindirmek ve korkutmak AKP’nin bir seçim stratejisidir.

Tüm engelleri aşacağız 

 Karşımıza çıkardıkları her engeli halkımızla birlikte aşmaya muktediriz ve aşacağız! Biz demokratik barışçıl siyasetten ve demokrasi mücadelesinden asla taviz vermeyeceğiz.Bu yoldan asla geri dönmeyeceğiz. Göreceksiniz, tarih de şahit olacak ki biz kazanacağız, mazlum halkımız kazanacak. Haklı olan kazanacak.

AKP-MHP trenine binen

AKP-MHP ittifakı topluma refah ve huzur getirmeyecek. Sofranızdaki ekmek daha da küçülecek. İşsizlik, yoksulluk daha da artacak. Tanzim satış kuyrukları yarın ekmek, şeker, yağ tuz kuyruğuna dönüşecek. Merminin fiyatını insan hayatından daha değerli gören bu iktidara Türkiye halkı sandıkta gereken cevabı mutlaka vermelidir. Sizi yoksulluğa gömeni siz de sandığa gömmelisiniz. Başka çıkış yolunuz yok. Biz uyarıyoruz: AKP-MHP trenine binmeyin.”

 

ANKARA

 
 

İzleme Heyeti yanıt bekliyor

   

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ekmez, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Şube Başkanı Erdal Güzel ve İnsan Hakları Vakfı İstanbul Temsilcisi Ümit Efe’den oluşan Açlık Grevi İzleme Heyeti, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan tutsakları ziyaret etti. Heyette yer alan Murat Ekmez, Bakırköy Cezaevi Müdürüne ve Bakırköy Cezaevi’nden sorumlu savcılığa başvuruda bulunduklarını ifade ederek, “Görüşme talebimiz Adalet Bakanlığı’na iletilmiş oldu. Biz yine bugün burada elimizde belgelerimizle gelip görüşme talebinde bulunduk. Ama görüşmemize izin verilmedi. Adalet Bakanlığı’ndan gelen yanıtı yaklaşık on gün süreyle bekleyeceğiz” diye konuştu.

 Cezaevinde 6 tutsağın açlık grevinde olduğunu kaydeden Gülseren Yoleri ise, ziyaretleri sırasında tutsakların 4’ü ile görüşebildiklerini söyledi. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ile sınırlı kalmayacağını, Marmara Bölgesi’ndeki tüm cezaevlerini ziyaret edeceklerini aktaran Yoleri, bu cezaevlerinde hem hekimlerle, hem cezaevi idaresiyle ve eylemi sürdüren tutsaklarla görüşmeler gerçekleştirerek var olan sorunların çözümlerine katkıda bulunacaklarını söyledi. Heyet olarak Adalet Bakanlığı ile bu konuda görüşmelerini sürdürdüklerini vurgulayan Yoleri, sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.