Munzur darda, sahip çık!
Forum Haberleri —

.
- İşgalci sömürgeci güçler Munzur’un önüne barajlar yaparak Munzur’un akışına prangalar vurmak istediler. Munzur bu prangaları aşarak yoluna devam etti. İşgalci sömürgeci güçler, şimdi de ana kaynağı bozarak tanınamaz bir hale getirmek istiyorlar.
Haydar MUNZUR
Bir çobanın efsanesinde oluşan Munzur; tarihi sırlarla dolu olan sırların içerisinde sır olup giden Munzur’u saygıyla hürmetle arıyoruz. Munzur’un ölümsüz efsanesi birçok kaynağın söylemlerine göre; “Vaktiyle Kürdistan prenslerinden olan Pulur (Ovacık’ın) Kedek köyünden Cemşid adında bir Kürt yiğidi cenge gidiyor. Cenkte kaldığı bir süreden sonra, kendi eşinin elinden bir helva yemek istiyor. Bu esnada Cemşid’in Kürdistan’da ailesi nezdinde, Munzur adında bir çobanı varmış. Bu çoban ön duygu ile ağasının eşine müracaat ederek, cenkte bulunan efendisinin gönlünün helva istediğini söyler. Eşi ise, “her halde Munzur’un kendisinin gönlü helva istemiştir.” diye düşünüp durur. Bu, hileyle helva yemek istiyor diye düşünmekle beraber, helvayı hazırlar ve bir tabağa doldurarak Munzur’a verir. Munzur helvanın içine konulduğu tabağı aldıktan birkaç saat sonra cenkte bulunan efendisine götürür ve efendisinin eşinin yanına dönerek, helvayı efendisine teslim ettiğini bildirince, eşi tabağın ne olduğunu sorar. Munzur tabağın efendisinin yanında kaldığını söyler. Eşi, tabi Munzur’un bir yalan uydurduğunu sanır.
Bir müddet sonra Cemşid cenkten döner. Kendisini karşılamaya çalışan çevrelerine, “Beni karşılamaya gelmeden önce Munzur’u ziyaret edin’’ der. Ve mucizeleri kendilerine anlatıp, helva tabağını gösterir. Ahali Munzur’un suratla gözden uzaklaşmak isteğini görünce, Munzur’u yakalamaya çalışırken, Munzur’un elinde bulunan süt kovası dökülür ve sütün döküldüğü her noktada, bir su kaynağı oluşur. Munzur da bir kayanın içerisinde bulunan bir deliğe girip ortadan kayboluyor. Munzur’un kaybolduğu yerde, büyük bir su kaynağı fışkırır. İşte bu sebeple, adı geçen dağlara, Munzur dağları ve bu nehire de Munzur adı verilir…
Bir diğer bir söylemde; “Kürdistan’ın birçok aşiretleri yılın belli günlerinde, Munzur kaynaklarında süt kaynağının bulunduğuna inanırlar. Anahit, atalarımızca Anne ilahe olarak sayılır. Böylece bugüne kadar aşiretler arasındaki bütün çelişkilerin çözülmesinde, barış ortamının sağlanmasının yanında en önemli kararların burada halledilmesi ve anlaşma yapmak için, en bağlayıcı yemin kararı olarak Munzur suyunun isminin geçmesi ve suyun içilmesi, geleceğe yönelik anne sütü üzerinde, yemin etmek anlamında olduğu da farz edilebilir.” (Nuri Dersimi)
***
Binlerce yıldır halkımızın kalbine taht kuran Munzur’u saygıyla ve hürmetle arıyoruz. Sarp dağların geçit vermeyen vadileri ve dağlarıyla beraber bir doğa harikası olan Munzur vadisi güzelliğinden ve heybetinden hiçbir şey kaybetmeden hakikatin sonsuza giden yolunda akmaya devam ediyor. Dersim’in kalbi durumunda olan bu asi vadilerinden akıp giden Munzur, Dersim tarihinde yasanmış bütün olayların tek canlı tanığı olmuştur. Büyük bir hüzün içerisindeki hırçın girdaplardaki ağıtlarıyla beraber akıp giden Munzur, Dersim direniş önderleri Seyid Rıza ve arkadaşlarının Elazığ Cezaevinde, Muaviye soylusu Kemalizm’in cellatları tarafından idam edildiği Elazığ önlerinden sesini keserek sessizce hürmetle süzülüp gitmiştir. Munzur, Fırat ve Murat nehirleriyle birleşerek büyük bir hüzünle akıp Bağdat’ta gitmiştir. Bağdat’ta Abbasi halifesi tarafından çarmıha gerilerek idam edilen Hallacı Mansur, Bağdat sokaklarında halka tesir edildikten sonra yakılarak, külleri Kürdistan’ın bu nehirlerine savrulmuştur.
***
İsmi kadar güzel ve kutsal olan Munzur, bu coğrafyanın ölüm sessizliği içinde işgalci sömürgecilerin hazırladığı büyük bir tuzağa düşerek kendi azgın sularına gömüldü. Munzur efsanesinde saklı kalmış ve orada yaşanmış tarihin en eski mitolojik destanı olan Munzur, çağımızın imhacı sömürgecilerin soykırım saldırılarıyla yok edilmek isteniyor. Burada yaşayan toplum, sürgünler yaşamış, soykırımlar görmüş ve tarihin en ağır katliamlarından geçirilmiştir. İşgalci ve sömürgeci devletin katliam politikalarıyla bölgenin tarihsel dokusu ve burada yaşayan halk topluluklarıyla beraber tarihsel bütün toplumsal kültürüyle beraber çok acımasız yöntemlerle yok etme çalışmışlardır.
Munzur şimdi Türüşmek önlerinde ölüm sessizliği içerisinde akmaz göl olmuş akmaz bu dağlarda. İşgalci sömürgeciler, Türüşmek önlerinde Munzur’a pusu kurarak Munzur’u ölüm sessizliği içine gömdüler. Bir zamanlar kedisine beşiklik eden bu topraklar yabancılaşmış ve kendi bilge Munzur’una tuzak kurarak Munzur’u kendi azgın sularına gömdüler.
Dersim’in bilge anaları, dağı ve taşı bu olay karşısında secdeye durdular. Günlerce Xızır’a yalvardılar, dualar ederek kendilerine yardım etmeleri için bir keramet beklediler. Dersim’in yaşlı analarının feryatlarını kimse duymadı ve yardımına da kimse gelmedi. Dersim’in bilge anaları, Munzur’un azgın sulara gömüldüğü Gola Ceto, Gola Xızır önlerinde tam on yedi gün Xızır’a yalvararak ağladılar. Dersim’in bilge anaları binlerce yıldır bütün umutlarını bağladığı Xızır’a yalvardılar, gulbanglar okuyarak ağıtlar yaktılar. Xızır’dan büyük bir keramet beklentisi içinde kalarak, gece gündüz durmadan dualar ettiler. Xızır’ın kendilerine yardım etmesi için dilekte bulundular.
Xızır tarihin derin uykusundan bir nebzede olsa uyanmadı. Xızır, Dersim analarının yalvarmalarını duymadı. Belki de Xızır buradan çıkıp çok uzak dağlarda darda ve zorda olanlara yardım etmeye gitmişti. Herkes Dersim’in Kızılbaş Analarını Gola Ceto önlerinde yalnız bırakmışlardı. Xızır bu anaların yalvarmalarını bir gün duyacaktı. Gola Ceto, Gola Xızır sular altında kaldığında o gün Hızır hiç sesini çıkarmamıştı. Ve bir gün Xızır çekip Dersim’e geldiğinde kendi evini sular altında bırakan işgalci sömürgecilerden hesap sorma umudu her zaman taze kalmıştı Dersim dağlarında.
***
Munzur darda, Munzur zorda, Munzur yaralıdır. Binlerce yıldır kendisine beşiklik eden bu topraklar, Munzur’u pusu kurarak Munzur’u kendi azgın sularına gömdü? Dersim’in otantik renginin ve güzelliğinin en bu büyük efsanelerin yaratıcısı Munzur’a kimse sahip çıkmadı. Munzur işgalci sömürgecilerin saldırıları karşısında yalnız kalmıştı. Dersim dağlarındaki yüzlerce köyler gibi Xızır’ın evi de sulara gömülerek kaybolup gitti tarih öncesinden gelen bu soyluların yolunda…
Munzur darda… Munzur zorda… Munzur bu büyük belanın kendi başına, nasıl getirildiğini sorgulamaya devam ediyor halen… Yıllarca Munzur’a ev sahipliği yaparak mekan kurduğu bu topraklar; Munzur’a pusu kurarak kendi içerisine alıp nasıl yuttuğunu halen sorgulamaya devam ediyor… İşgalci sömürgeciler, hakikat toplumu, ışık toplumu, sır toplulukları için tarihsel ve toplumsal kişiliği kutsal olan Munzur’un mitolojik efsanesini yok etmek için Munzur’a ağır bir soykırım uyguluyorlar. Yoluna büyük beton duvarlar örerek Munzur’un tarihsel misyonu bitirmek için kutsal sayılan toprakların içerisinde Munzur’u kendi azgın sularına gömdüler. Tarihsel akışına prangalar vurarak Munzur’un özgürlük türküsünün özgürce akışını durdurmak istediler... Munzur düşünüp durdu, kendi önüne örülen sömürgeci bentleri aşarak yoluna devam etmiştir...
Dersim’in çilekeş yoksul halkı insanlık onurunu en yükseklerde tutmak için direndi ve direnmeye devam ediyor. Unutma ey Munzur! Tarihin en kutsal direniş destanları senin geçtiğin vadilerde ve dağların boyun eğmez doruklarında binlerce adsız kahramanların kanlarıyla yazılı kaldı.
Umutlarımızın umudu dağların doruklarında büyük umutların kaynağı haline gelerek her zaman o dağlarda yaşıyor olacaktır. Binlerce yıllık tarihsel ve toplumsal olaylara tanıklık etmiş olan Munzur hakikatin gerçeği içerisinde hürmetle hep yaşıyor olacaktır.
Ey Munzur! Sana duyduğumuz umutlar hiçbir zaman sönmeyecektir.
Bu topraklarda insanlar kadar sular, dağlar, taşlar, ağaçlar çok büyük acılar çekmiştir. Dersim, kendi bütün acılarının ve türkülerinin en doğru tarifini dağların erişilmez doruklarına bakarak oralara yazmıştır.
Munzur’un efsanevi duruşunu geçmişiyle beraber ele alınarak günümüz toplumuna kadar ulaşan o büyük coşkusuyla sonsuzlara kadar kaybolup gitmiş olan Munzur, tarihinin bütün sırlarını kendi içerisinde saklamaya devam etmiştir.
Munzur kendi şarkısını söyleyerek hakikate varmak için durmadan, yorulmadan binlerce yıldır çağlayarak akıp giden Munzur, ana sırların sırrını kendi içerisinde saklayarak sonsuzlara gitmeye devam ediyor...
***
Munzur tarihsel bir kişiliktir… Hiç kimsenin Munzur’un mekanını bozmaya veya değiştirme hakkına sahip değildir…
İşgalci sömürgeci güçler Munzur’un önüne barajlar yaparak Munzur’un akışına prangalar vurmak istediler. Munzur bu prangaları aşarak yoluna devam etti. İşgalci sömürgeci güçler, ŞİMDİ ana kaynağı bozarak tanınamaz bir hale getirmek istiyorlar. Munzur’un ana doğuş mekânında gezdiği ve doğduğu yerlerdeki anılarını yok ederek Dersim ve Kürdistan halkının binlerce yıldır belleğinde taşıdığı ana hafızayı yok etmek istiyorlar. Munzur darda ve yaralıdır… Munzur’un o büyük coşkusu tarihin en acımasız saldırılarıyla beraber büyük bir hüznüne boğulmuştur.
Munzur’a sahip çıkmak tarihsel bir görev olarak önümüzde durmaktadır… Bütün umutların umut kaynağı olan Munzur karlı sıra dağların hasretiyle sonsuzlara akıp gidiyor. Binlerce insan Dersimin kutsal sayılan topraklarını terk edip çok uzaklara gitmişti. Munzur, kutsal dağların derin vadilerinden akıp giden Munzur doğduğu topraklara olan bağlılığıyla akmaya devam etmiştir.







