Dinci-ırkçı iktidar, sadece adil yargılanmak için 297 gündür ölüm orucunda olan 28 yaşındaki Mustafa Koçak’ı görmezden geldi ve Ramazan’ın ilk gününe katlederek başladı. Koçak, şehit edildi.
Şakran 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde “adil yargılanma” talebiyle 297 gündür ölüm orucunda olan Mustafa Koçak şahadete ulaştı.
AKP-MHP-Ergenekon yönetimindeki Türk devleti, ölüm orucundaki Helin Bölek’in ardından Mustafa Koçak’ı da katletti. ‘Gizli tanık’ iftirasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Koçak’ın hayatını kaybetmesini Halkın Hukuk Bürosu Twitter hesabından duyurdu.
Halkın Hukuk Bürosu, Koçak’la ilgili şu açıklamayı yaptı: “Müvekkilimiz Mustafa Koçak, ölüm orucu direnişinin 297. gününde şehit düşmüştür. Mustafa, adil yargılanma hakkı için, hücre hücre eriyerek, direnerek ölümsüzlüğe yürüdü. Bilin, devlet Mustafa'yı bir tanığını mahkemede dinlememek için katletti. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.”
Adil yargılanmak istiyordu
İstanbul Adliyesi'nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın 31 Mart 2015'te makam odasında öldürülmesine ilişkin görülen davadan yargılanan Mustafa Koçak, geçtiğimiz yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Koçak, söz konusu ceza sonrası "Adil ve bağımsız mahkemelerde yargılanma" ve "İşkencecilerin yargılanması" talebiyle açlık grevine başladı. Açlık grevi eylemini 93. gününde ölüm orucuna çeviren Koçak'a, Şakran 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde sürdürdüğü ölüm orucu eyleminin 255. günündeyken zorla müdahale edildi. Hastaneye kaldırılıp istemi dışında tıbbi müdahalede bulunulan Koçak’ın vücuduna 73 serum bağlandı. Ancak bu serumları vücudundan çekip çıkarmasından dolayı damar yollarında zedelenmeler oluştu.
5 gün boyunca işkence
Koçak, 12 Mart'ta Kırıklar 1 No'lu F Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürüldü. Avukatı Ezgi Çakır, müvekkilinin hastane tutulduğu 5 gün boyunca işkence gördüğünü ifade etti. Yaşananlar sonrasında işkence raporu alabilmek için müvekkilinin Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevkini talep ettiklerini belirten Av. Çakır, 14 Nisan’da yaptığı açıklamada, “ATK’dan gelen bulgu raporları ve İzmir Barosu’nun tutanaklarıyla birlikte bir alternatif rapor hazırlandı. Raporda müvekkilimize yapılan zorla müdahalenin Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre işkence olduğu tespit edildi” dedi.
Müvekkilinin son iki haftadır yeniden hastaneye götürülmek istendiğini, fakat bunun sebebinin kendileriyle paylaşılmadığını söyleyen Çakır, “Mustafa hastaneye bizim talebimiz olan ATK’ye sevk için götürülmek istense bile hastane koşulları onun için uygun değil. Bu nedenlerle öncelikle müvekkilimizle görüşmemizin sağlanmasını istiyoruz. Sonrasında ise müvekkilimin hastaneye götürülme sebebini söylemeleri gerekir. Mustafa’nın bir heyet tarafından cezaevinde ATK raporunun hazırlanmasını ve müvekkilimizin hızlıca tahliye edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
‘Dışkımla bıraktılar’
Ablası Sevgül Koçak, Mustafa’nın zorla müdahaleden sonra doktora gitmek istemediğini belirterek, şunları paylaştı: “Bunu bize her telefonda ‘korkuyorum, bana işkence ediyorlar. 5 gün boyunca beni yataktan kaldırmadılar. Dışkımla bıraktılar’ şeklinde ifade ediyor. Daha fazlasını söyleyemiyor çünkü hala zorla müdahale baskısı altında. Tekrardan bir travma yaşamak istemiyor. Travmayı atlatmış değil, doktor ve hastane kelimesinden korkuyor.”
Sağlık durumunun kötüleşmesinden dolayı Mustafa’yı ikna ederek hastaneye gitmesi için cezaevine başvurduklarını ama salgın sebebiyle bunun gerçekleşmediği belirten abla Koçak, kardeşine cezaevi yönetimi tarafından ‘Biz seni hastaneye götürürüz fakat salgın var. Asla sorumluluk kabul etmiyoruz. Sen gidip geldiğinde 14 gün karantinada kalırsın’ denildiğini aktardı. Kardeşinin yapılanlardan sonra tek başına ihtiyaçlarını gideremediğini söyleyen ablası, “Mustafa’nın tek başına 14 gün karantinada kalması onun ölmesidir” ifadelerini kullandı.
Artık uyuyamıyordu
Kardeşiyle sadece telefon görüşmesi yapabildiklerini dile getiren Koçak, “Artık çok zorlandığını, ağrılarında dolayı hiçbir şekilde uyuyamadığını söylüyor. Vücudunun her yerinde yanma olduğunu, dokunamadığını söylüyor. Yürüyemiyor, kollarını ve bacaklarını hissetmiyor. ‘30 kilonun altına düşüyorum. Bir damacana kadar kaldım. Bir daha kimse adaletsizliğe uğramasın diye ben bu acıların hepsini çekmeye razıyım’ dedi. Bizim zorumuza giden bu” şeklinde konuştu.
Anne ve babası kapıda bekliyordu
Koçak’ın ailesi, görüşme yapabilmek için 12 Mart’tan beri Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi önünde bekliyordu. Baba Hasan Koçak, oğlunun telefon görüşmesinde artık yürüyemez duruma geldiğini belirterek, "Oğlum artık gezmeyi unuttuğunu, ayaklarının şiştiğini, eskiden 40 numara terlik ve ayakkabı giydiğini şimdi ise 46 numara giydiğini söyledi. Dişlerinin sallandığını ağrılarının ise giderek şiddetlendiğini belirtti. Biz ailesi olarak endişeliyiz. Çünkü hiçbir şekilde avukatlarıyla görüştürülmüyor ne telefonla ne de kapalı görüşe izin veriliyor. Cezaevi yetkilileri onu hastaneye götürmek istiyorlar ama Mustafa avukatı olmadan hastaneye gitmeyi reddediyor” dedi.
Oğlum yaşamak istiyor
Cezaevinde yaşanan duruma itiraz ettiklerini dile getiren baba Koçak, cezaevi yönetiminin ve savcının sorumluluktan kaçındığını ifade etti. Oğlunun yaşamak istediği ve bunun mücadelesini verdiğini aktaran Koçak, şunları ekledi: “Sadece bir itirafçının lafıyla Mustafa ölüme terk ediliyor. Biz de cezaevi önünde bekleyerek onun yanında olduğumuzu hissetmesine yardımcı oluyoruz. Biz kimseden sadaka da istemiyoruz. Eğer adalet varsa tekrar yargılansın, tekrar tarafsız bir adalet istiyoruz. Benim oğlumun tek bir talebi var ve o da yeniden yargılanmak ama bunu anlayan yok.”
Artık nefes alamıyordu
Koçak’ın Ablası Ayşe Koçak, dün akşam sosyal medya hesabında kardeşi Koçak ile yaptığı telefon görüşmesini dair video çekerek, açıklamada bulundu. Kardeşi Koçak’ın sağlık durumunun iyi olmadığını belirten abla Koçak, şunları söyledi: “Koçak'la yaptığımız telefon görüşmesi tamamlanmadı maalesef. Kardeşim telefonda artık nefes alamadığını ve konuşamadığını söyledi. Tahmin edersiniz haftada iki gün 10 dakikalık sesini duyuyoruz. Artık onu da duyamıyoruz. Biz ailesi olarak cezaevini arıyoruz fakat bize ve avukatlarına bilgi vermeyeceklerini söylüyorlar. Mustafa bizim kardeşimiz, ailemiz. Size bırakmayacağız. Onun orada sessizce ölmesini istiyorsunuz. Adalet Bakanlığına soruyorum; Mustafa’nın ölmesini mi bekliyorsunuz? Dosyayı neden sonuçlandırmıyorsunuz? Sizin işiniz adaleti sağlamak değil mi, kime hizmet ediyorsunuz? Adalete, hukuka ve insanlığa hizmet etmeniz gerekirken, yeter artık çekin pis ellerinizi kardeşimin, ailemin ve insanların üzerinden. İnsanları suçsuz yere yargılamaktan vazgeçin ve yeter artık Mustafa’ya ses olun.”
Görüşmenin ses kaydı
Mustafa Koçak ile ailesi arasındaki son görüşmenin ses kaydı, MA tarafından paylaşıldı. İşte o diyaloglar:
“…
Mustafa Koçak: Çok kötüyüm artık.
* Neyin var? (Kardeşi)
M.K: Ayaklarım kıpkırmızı oldu kan topladı. Tüm vücudum şişti, karnım falan hep şişti. İki gündür nefes alamıyorum artık.
* Abi lütfen biraz dayan.
M.K: Çok zamanım yok. Nefes alamıyorum, kımıldayamıyorum artık.
* Tamam ben hemen avukatları arayacağım. Gelecekler. Bütün her yeri zorluyoruz ama lütfen biraz daha dayan.
M.K: Nefes alamıyorum artık, kımıldayamıyorum. Belki Pazar günü telefona da çıkamam.
* Mustafa nasılsın yavrum? (Babası)
M.K: Baba çok kötüyüm.
* Ben ölem ben (Babası)
M.K: Nefes alamıyorum artık, karnım falan şiş. Çok ağrılarım var. Yatakta dönemiyorum bile. Yani bilmiyorum ne olur. 2 gündür öyleyim.
* Dilekçelerden haber gelmedi mi? (Babası)
M.K: Yok.
* Mustafam, Mustafam... (Annesi)
M.K: Anne, nefes alamıyorum.
* Ben senin nefesine kurban olurum yavrum, nefesine kurban olurum… (Annesi) Seni çok seviyoruz. Mustafa Almanya’dakilerin yurt dışındakilerin çok çok selamı var sana. (Babası)
M.K: Baba çok nefes alamıyorum.
* Tamam sen konuşma, biz konuşalım. Bunlar Allah’ı tanımıyorlar ya. Allah korkusu yok bunlarda. Artık yeter. Kendimizi yakacağız. Vallahi yakacağım kendimi cezaevinin önünde. En son yapacağım bunu.
M.K: Yok
* Yok diyorsun ama sen yok olup gidiyorsun. Gözümüzün önünde eriyorsun, görmüyoruz. (Babası)
Mustafa elin ayağın olurum, sana kurban olurum yavrum. (Annesi)
O nefesi biz vereceğiz sana. (Babası)
M.K: Kapatıyorum.
* Tamam kapat seni çok seviyoruz…”
Şahadet haberi geldi
Ablasının bu feryadından bir süre sonra Halkın Hukuk Bürosu, Koçak’ın şahadetini duyurdu. Mustafa Koçak, adil yargılanma hakkı için hücre hücre eriyerek, direnerek ölümsüzlüğe yürüdü…
Cenazesi alındı
Mustafa Koçak’ın cenazesi, İzmir Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsi işlemlerinin ardından ailesi tarafından alındı. Kocak’ın cenazesi İstanbul’a doğru yola çıkarıldı. Kardeşi Mine Koçak, “Buradaki izin işlemlerini tamamladık. İstanbul’a doğru yola çıktık” dedi.
Gazi Cemevi’ne getirildi
Koçak’ın cenazesi, ikindi vakti ilk olarak Gazi Mahallesi’nde bulunan Gazi Cemevi’ne getirildi. Koçak’ın cenazesinin getirilmesiyle birlikte Cemevi’nin etrafını saran polisler, içeriye girip çıkmak isteyenlere zorluk çıkardı.
Cemevinde tören
Cenaze töreninin yapıldığı cemevine Koçak’ın ailesi, arkadaşları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu katıldı. Törenin yapılacağı alan kızıl bayraklar ile süslenirken, Koçak’ın cenazesi kızıl bayrağa sarılı bir şekilde tabut içinde tören alanına sloganlar eşliğinde getirildi. Sık sık, “Mustafa Koçak ölümsüzdür”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganları atıldı. Koçak’ın cenazesi, tören alanına getirildiği sırada anne, baba ve kız kardeşleri fenalık geçirdi. Koçak’ın annesi ve kardeşlerinin yaktığı ağıtlar, törene katılanları gözyaşlarına boğarken, ailenin güçlükle ayakta durduğu görüldü.
Cenaze Esenyurt’a götürüldü
Törenin ardından cenaze, Esenyurt ilçesine bağlı Kıraç İstiklal Mezarlığı’na doğru yola çıktığı sırada aracın önü, polis tarafından kesildi. Polisin cenazeye sadece aile bireylerinin katılacağını söylemesi tartışmaya neden oldu. Tartışmanın ardından cenaze polis eşliğinde yola çıktı…
Devlet sağır kaldı
Koçak’ın şahadet haberinin duyurulmasının ardından birçok isim sosyal medya hesapları üzerinden tepkisi ifade etti:
* HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu: Mustafa Koçak vefat etmiş. Tek isteği adil yargılanmaktı. Ona bu şansı vermediler. Adaletsiz Yargının son kurbanı oldu. Anne ve babası çok çırpındı, olmadı. İnsanlığa seslerini duyuramadılar. Vicdanı olanda bir sızı olur, olmayan zaten kulağını kapamıştı! Adalet sesi boğuldu.
* TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı: Ses olamadık, çözümü zorlayamadık, evet! Ancak... Bu topraklarda açlık grevleri yeni değil ama çözüm bunca basitken çözümsüzlük üzerine kurulan acımasız, yok sayan bir siyasi irade ile karşı karşıyayız ne yazık ki!
* CHP eski milletvekili Melda Onur: İnsanların "Adalet Açlığı"ndan öldüğü yılların hükümeti ve bakanları olarak anılacaksınız, siz ve arkadaşlarınız...
* Gazeteci Can Dündar: Siz ibadet için oruca başlarken,
#MustafaKoçak, adalet için ölüm orucunda can verdi. Vebali boynumuza... Sana olmaz sanıyorsun değil mi? Tanımadığın biri kanıtsız, tanıksız bir iftira atar, tutuklanırsın. “Yalan” der, dinletemezsin. Adalet kördür, devlet sağır. Ailen, dostların çırpınır; nafile. Son çare: Masumiyetini ispat için kendini yakarsın.
#MustafaKoçak, ”Adalet” diye diye öldü.
* Sanatçı Tolga Sağ: Ramazan ayının ilk orucunu Mustafa’yı düşünerek tutun, iftarda ilk lokmayı ağzınıza attığınızda 297 gün aç kalmış gencecik bir insanı, katilleri, tecavüzcüleri, hırsızları bile dışarı salmanıza rağmen ölüme terkettiğinizi hatırlayarak atın ağzınıza.
* Oyuncu Levent Üzümcü: El arabasında sandviç satarak hayatını kazanan bir delikanlı, “gizli tanık” ifadesiyle müebbete mahkum oldu. Ben yapmadım dedi ama kimse sesini duymak istemedi, o da sesini duyurabilmek için ölüm orucuna girdi. Ramazanın ilk sahurunda sessizce gitti. Artık yok!
* HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu: Gencecik bir can daha gitti! Zalimsiniz, tarihe böyle yazılacaksınız. Çünkü Onun artık dönüşü yok ve suçsuz olduğunu ispat etme şansı vermediniz. Bir ihtimal demediniz...
* Demokratik Toplum Kongresi (DTK): Cezaevinde "adil yargılanma" talebiyle 297 gündür ölüm orucunda olan
#MustafaKocak hayatını kaybetti. Mustafa Hücre hücre direnerek ölümsüzlüğe yürüdü. Hükümet Mustafa'yı bir tanığını mahkemede dinlememek için katletti. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
HDP: Ölüm siyasetinde ısrar
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Koçak’ın şahadetiyle ilgili “Mustafa’yı yitirdik, üzüntümüz büyük: iktidarın öldürücü siyasetine karşı herkesi yaşatma mücadelesine çağırıyoruz” başlıklı bir açıklama yaptı.
İktidarın, ‘Türkülerini özgürce söyleyebilme’ talebini kabul etmeyerek, Helin Bölek’in yaşamını kaybetmesine sebep olduğu gibi, bugün de ‘adil yargılama’ talebini kabul etmeyerek, Mustafa Koçak’ın yaşamını yitirmesine sebep olduğu hatırlatılan açıklamada, “İktidar, ölüm siyasetinde ısrar ediyor, muhaliflerine ölümü dayatıyor. Hepimiz bu öldürücü faşist dayatmalar karşısında yaşatmayı savunuyoruz; herkesi yaşama ve yaşatmak için mücadeleye çağırıyoruz. Mustafa, insanların inançları gereği aç kalarak, aç kalanı anlamaya çalıştığı Ramazan’ın ilk gününde yaşamını yitirdi. Bu ülkenin inananlarını, iman sahibi insanları da bu durum karşısında tefekkür etmeye ve insanlara ölümü reva gören bu adaletsiz yönetim sistemini daha fazla sorgulamaya davet ediyoruz.”
Taleplerini kabul edin
İki gencecik can, haklı talepleri kabul edilmeyerek yaşamını yitirmişken, daha fazla acının yaşanmaması için ölüm orucu eylemleri devam eden İbrahim Göçek, Didem Akman, Özgür Karakaya, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın taleplerinin derhal kabul edilmesi istenen açıklamada, “Artık cezaevlerinden tabut çıkmasını, daha fazla canın yitirilmesini istemiyoruz. Hayatını kaybeden Mustafa’ya rahmet, ailesine ve halkımıza baş sağlığı diliyoruz. Tüm vicdan sahibi çevreleri yaşatma konusunda daha duyarlı olmaya, İbrahim ve açlık grevindeki diğer eylemcileri yaşatmak için harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi.
Türkdoğan: Yazıklar olsun
Grup Yorum üyeleri ve Mustafa Koçak’ın durumuna dair daha önce İçişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşen İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Adalet Bakanlığı’na yaptıkları görüşme başvurusunun ise yanıtsız bırakıldığını söyledi. Grup Yorum üyesi Helin Bölek’in yaşamını yitirmesi ardından bir kez daha hem Adalet Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı’na görüşme başvurusunda bulunduklarını, ancak hiçbir geri dönüş alamadıklarını dile getiren Türkdoğan, “Yetkililer olumlu adım atmadı. Maalesef, Mustafa’nın yaşamını yitirmesine neden olundu” dedi. MA’dan Berivan Altan’a konuşan Türkdoğan, şunları söyledi: “İnfaz kanunuyla mafyayı hapisten dışarı salan bu iktidar, bir gencin adil yargılanma talebini karşılamadı. Yazıklar olsun demekten başka diyecek bir şey yok. Özellikle Ergenekon davalarında 5-6 yıl hapis yatanlara seslenmek gerekiyor; çünkü onlar şu an iktidar ortağıdır. Onlarda itirafçı beyanlarıyla cezaevinde kaldılar. Aynı şey bir gencin başına geldi, kulaklarını tıkayarak, sessiz kaldılar. Bu sesi duymadıkları için bu çocuk yaşamını yitirdi. Yazıklar olsun.”
HABER MERKEZİ