Nalîn’in babasını bir yaz günü vurdular
Rojbin EKİN Haberleri —
- Uzun yıllar önce 5 yaşında bir kız çocuğuna hikayesini yazma sözü vermiştim. En çok da adının tekabül ettiği acıyı yazmak istemiştim. Zaten tüm hikayesi de adının anlamında saklıydı. Adı Nalîn.
Nalîn’in anlam olarak Türkçe’de karşılığı yok. Olsa bile Kürtçe’deki anlamı asla veremez. Katlanılması, dayanılması zor olan acının dışa vurumu, sesi olarak tarif edebilirim sadece. Kürtler, acılarını unutmamak adına gözbebekleri gibi değer atfettikleri kız çocuklarına böyle isimler vermek zorunda kaldı. Bu yüzden çokça vardır Kurdistan’da Nalînler.
Türkiye’nin batısında üniversiteye başlayan Nalîn’e Türk olan arkadaşlarından biri bir gün isminin anlamını sorar. Nalîn adını tarif etmekte güçlük çeker. Ama yine de bir cevap vermek zorunda hisseder kendisini ve “Acının içinden gelen ses diyeyim sadece” der. Arkadaşı ısrarla “Neden ailen böyle bir isim tercih etmek zorunda kalmış” diye sorar. Nalîn, büyük bir kayıp ve acıyla özdeşleşmiş adının hikayesine daha fazla girmeden “Çok sevdiği oğlunu, yani babamı kaybeden babaannemin acısıyım ben” der ve konuyu kapatır.
…
Yıl 1993, yer Batman. Evinden çıkarken, iş yerine giderken sokak ortasında ateşli silahlarla vurulan insan sayısının her gün daha da arttığı zamanlar. Araçlara yerleştirilen patlayıcılarla paramparça olan insan bedenleri, onları anlatan hikayeler ve büyük bir korku ikliminin hakim kılınmaya çalışıldığı zamanlar. Gittikçe artan kayıplar, göçler… ‘Faili meçhul’ zamanlar. Beyaz Toroslar, derin devletin tetikçileri olarak örgütlendirilen Hizbullahçıların her gün daha da çoğaldığı zamanlar. Ulusal değerlerine, kimliğine ve kültürüne bağlı olan her bir Kürt’ün kapısına ölüm ve karanlık bırakan bu güçler ‘Allahuekber, Allah Allah Bismillah, Ermeniler!’ naraları atarak önceden tespit ettikleri evleri yaylım ateşine tutuyor, ellerinde kesici aletlerle terör estiriyordu. Tahrik eden, saldırtan ve onları koruyan devletin gücüne dayanarak yapılıyordu tüm bunlar. Katledilenlerin fişlendiği, katillerin korunduğu, aklandığı o atmosferde ‘faili meçhuller’ gittikçe artıyordu.
1993 yılının yazında evden işe gitmek üzere çıkar Nalîn’in babası da… Esmer, uzun boylu, gülerken yüzünde beliren gamzelerine koca bir ailenin gelecek umudunu sığdıran o genç fidana kıydıklarında henüz 22 yaşındaydı. Çok sevdiği kuzeniyle birlikte kafalarına yakın mesafeden sıkılan kurşunlarla katledildiler. Katiller hiçbir zaman yakalanmadı, devlet kimseden hesap sormadı. Nalîn’in babası da devlet kayıtlarına ölüm nedeni ‘Faili meçhul’ olarak geçen binlerin arasındaki yerini aldı.
Nalîn de babası katledildikten altı ay sonra doğdu. Hala hayatta mı bilmiyorum, Nalîn’in babaannesi Xezal ananın acısı o mahşeri zamandan sonra hiç dinmedi. O günden sonra ağıtlar eksilmedi Nalîn’in ana ocağından. Ninnilerle değil, ağıtlarla büyüyen kuşaktan biri de Nalîn oldu. Oysa herkese olsa bile çocuklara acı geçirilmemeli değil mi? Acının öğrettikleriyle yaş almamalı çocuklar… Nalînlere özür borçlu babalarının katillerini koruyan devlet, bu isimlerin onlara verilmesine neden olan her şey için özür dilemeli.
Şimdi peyzaj mimarı olmalı. En çok da insana, doğaya ve biyoçeşitliliğe verdiği önemden, insanın mutluluğunu, sağlığını, güvenliğini ve doğanın korunmasını kendisine ilke edindiği için peyzaj mimarı olmayı seçti belki de. Mesleğini icra edecek fırsatı doğmamışsa da, başka çocuklar da onunla aynı sebeplerden aynı adı taşımasın diye kötü, çirkin ve karanlık olan her şeyle kavga ettiğine inanıyorum Nalîn’in.
…
Hizbullah, günümüzde HÜDA-PAR olarak isim alan katiller, faşist AKP-MHP rejimiyle kurduğu ittifakla, Türkiye halklarının gelecek yüzyılını belirleyecek bir seçimle iktidar olmayı yeniden hayal ediyor. Bu faşist bloğun yeniden iktidar olması demek, kaybedilmiş ve karanlık bir yüzyıl demek. Bu seçim aynı zamanda bir gelecek seçimi. Hesap sorma, katillerin sandıklara gömülmesi gereken bir seçim. HÜDA-PAR’ın da katıldığı Cumhur İttifakı’na en güçlü cevabı oylarının rengiyle kadınların vereceğine inanıyorum. Özgür yarınlar onların yapacağı doğru seçimle garanti altına alınacak. ’90’lı yıllardan daha beter zamanlardan geçtik ve bu beter zamanların daha da katmerleşmemesi için Türkiyeli tüm halklar ve kadınlar, sorumluluk alarak tercihlerini yapmalı. Ülkemin yaralı Nalînleri’nin, kadınlarının Yeşil Sol Parti’de buluşacağına, birleşeceğine ve mutlaka kazanacaklarına inanıyorum. Şimdi Yeşil Sol Parti ile Nalînler’in ve tüm kadınların özgürlük zamanı…







