Nazi dedeye inat antifaşist

Kadın Haberleri —

.

.

  • “Faşizme karşı direnen Kürt halkının mücadelesine hayran oldum. Faşizme hizmet etmiş dedelerime inat ben antifaşist bir mücadele yürüteceğim. Rojava’da yaşanan devrimin öncülüğünü kadınlar yapıyor. Bu kadınlardan birisi neden ben olmayayım?” 

M.ZAHİT EKİNCİ
HAMBURG

DAİŞ’in Êzîdî kadınlara yönelik saldırısıyla Kürtlerin özgürlük mücadelesiyle tanışan Alman Cira Köhler, “Yaşadığım sürece bu mücadelenin bir parçası olacağım. Kadınların kapanmayan yaralarına derman, çığlıklarına ses olacağım” diyor. 
Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan Cira Köhler, 29 yaşında Alman bir devrimci. Uluslararası ilişkiler mezunu Cira, Kürt hareketiyle DAİŞ çetelerinin Şengal’de Êzîdî kadınlarına yönelik gerçekleştirdiği insanlık dışı işkenceler, baskılar ve tecavüzlerini öğrendiğinde tanışmış. Elinden geldiğince Kürt özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak aktif mücadele etmek istediğini söylüyor. 

Dedesi Hitler hayranı

Hamburg’da dünyaya gelen Cira, Hitler hayranı bir ailede büyümüş. ”Babam kapitalist bir anlayışa sahip, annem ise hep huzuru arayan bir insandı. Babamın babası ve annesi ise Hitler’e hayrandı, ona hizmet etmişlerdi. Öyle ki savaş bittikten sonra uzun bir süre yargılanmamak için saklanmak zorunda kalmışlar” diyor. “Faşizmle büyüyen dedem, babama hakaret eder ve fiziksel şiddet uygulardı” diyen Cira, şiddetle büyüyen babasının da çocuklarına sevgiyle değil şiddetle yaklaştığını anlatıyor. 

Cinsel tacize uğradı

Cira, eğitim ve ailevi nedenlerden birçok ülke gezmiş. “25 yıl Hamburg’da yaşadıktan sonra ailemle beraber İsviçre’de 4 yıl, bunun yanı sıra eğitim amaçlı Meksika, Norveç ve Finlandiya’da kaldım” diyor. Finlandiya’da çalıştığı işyerinde şefinin cinsel tacizine uğrayınca tekrar Almanya’ya dönmüş.

Komşulukla başladı

Hamburg’da yaşamını sürdürmeye devam eden Cira, “Komşularım çoğunlukla Türkiye’den gelen insanlar; ağırlıkta da Kürtler” diyerek şöyle devam ediyor: “Tabii o zaman Türkiye’den gelen herkesin Türk olduğunu sanıyorduk. Kürtler hakkında biraz bilgim vardı ama politik ve siyasal olarak neler yaşadıklarından haberim yoktu. Kürt komşularımızla adeta aile gibiydik. Evlerine gittiğimizde bize karşı çok cana yakın, çok misafirperver davranıyorlardı.”

Kadınların acılarını anlıyorum

DAİŞ’in 2014’te Şengal’e saldırması ve Êzîdî halkına yönelik insanlık suçlarının kendisini Kürtlere daha da yakınlaştırdığını anlatan Cira, “Basında gördüklerim ve duyduklarım kabul edilir gibi değildi. Daha önce cinsel saldırıya uğramış bir kadın olarak Êzîdî kadınların çektiği acı, üzerimde derin bir etki bıraktı” diyor. 

TATORT Kürdistan’a katıldı

O zamanlar “dünya nereye gidiyor, buna karşı nasıl bir mücadele verebilirim” arayışında olduğunu söyleyen Cira, “İlk başta Alman sol grupları içinde yer aldım. Ancak burada beraber mücadele ettiğim kişilerin erkek egemenlikli bir zihniyete sahip olduklarını gördüm. Özgürlük ve kadına bakış açıları sadece pankartlara yazdıkları sloganlarla sınırlı kalıyordu. Hayatımda hep bir şey eksikti” diye belirtiyor. Daha sonra Kürt halkıyla dayanışma içinde olan TATORT Kürdistan isimli grupla tanıştığını belirten Cira, gruptan Rojava’ya gidip gelenlerin aktarımlarıyla Kürtlerin mücadelesi ile tanıştığını belirtiyor.

Öcalan sorularıma cevap oldu

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okumaya başladıktan sonra birçok sorusuna cevap bulduğunu da söyleyen Cira, “Okudukça daha çok okumak istiyordum. Ne olmam, ne için mücadele etmem gerektiğini Öcalan’ın kitaplarından öğreniyordum. Kafamdaki birçok sorunun cevabını bu kitaplarda buldum. Gerçek ailemden uzak bu insanları ailem olarak bildim. Avrupa’da yaşıyorsun, belki silahlı mücadele yürütemezsin ama Öcalan’ın kitaplarıyla ideolojik olarak kuşandığımı hissediyordum” diyor. 

Kürdistan’a ilk yolculuğu

“Kürtleri ve yaşadıkları coğrafyayı çok merak ediyordum” diyen Cira, “2018 seçimlerinde Kürdistan’a giden delegasyon içerisinde yer alıp almayacağımı sorduklarında büyük bir sevinçle kabul ettim” diyerek şöyle devam ediyor: “Bu arayıp da bulamadığım bir fırsattı. Amed, Şırnak ve Uludere’ye gitme fırsatım oldu. Dört günlük bir geziydi belki, ama çok şey sığdırmak istiyordum. Ayrılırken ‘mutlaka geri geleceğim’ dedim. Daha sonra verdigim sözü yerine getirerek arkadaşlarımla beraber tekrar Uludere’ye gittim. 

Mücadelelerine hayran kaldım

Kaldığım iki hafta boyunca Türk faşizmini ve Kürt halkına neler çektirdiğini gördüm. Faşizme direnen bu halkın mücadelesine hayran oldum. Faşizm için hizmet etmiş dedelerime inat, anti-faşist bir mücadele yürütecektim. Faşizmin ne kadar yıkıcı olduğunu Kürt halkının mücadelesi ile gördüm. Uludere Belediyesi Eşbaşkanı Zeynep Ürün gibi güzel ve güçlü bir insanla tanıştım. Benim için yaşam modeli oldu” diyor.

Kendimi Kürdistan’a ait hissettim

“Yağmurlu bir Uludere akşamında pencere önünde sevdiklerimi düşünürken bu coğrafyaya aitmişim gibi kendimi hissettim” diyen Cira, “Sanki burada doğup büyümüşüm gibi. O gün kendi kendime şu sözü verdim: Yaşadığım sürece bu mücadelenin bir parçası olacağım. Kadınların kapanmayan yaralarına derman, çığlıklarına ses olacağım. Bölge kadınlarının çektiği sıkıntıları Avrupalı kadınlara anlatacağım dedim. Bu yıkımda benim yaşadığım ülke olan Almanya’nın da payı vardı. Bizim verdiğimiz vergiler, bu insanlara silah ve kurşun olarak gönderiliyordu.”

Kürtçeyi Kürdistan’da öğreneceğim

Cira Köhler’in en büyük hayallerinden birisi ise Kürtçe öğrenmek: “Öcalan’ın kitaplarını okudum ve şunu öğrendim. Ortadoğuya demokrasiyi ancak Öcalan’ın fikirleri getirir. Kürtler bunun mücadelesini veriyor. Rojava’da bugün yaşanan devrim sürecinin öncülüğünü kadınlar yapıyor. Bu kadınlardan birisi neden ben olmayayım? Bunun için de mutlaka Kürtçe öğrenmem gerekiyor. Öğreneceksem de Kürdistan’da öğrenmeliyim. Zaten en büyük hayallerimin başında bu geliyor. İmkan olsa Güney Kürdistan’a gitmek istiyorum. Bir yandan Kürtçe öğrenirken bir yandan da burada yaşanan kadın cinayetlerini araştırmak isterim.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.