Nusaybin'in inancı sarsılmadı

  •  Nusaybin’de 14 Mart 2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla birlikte konvansiyonel silahlar ve tüm savaş unsurlarına rağmen direnişi kıramayıp 'Nusaybin Sendromu' yaşayan devlet güçleri, topyekun yıkıma yöneldi. 
  •  6 mahalle yakılıp yıkıldı, 2 bine yakın ev tahrip edildi; onlarca insan katledildi, on binlerce insan yerinden edildi. YPS çekildiğini duyurmasına rağmen tahribat sürdü.  HDP İlçe Eşbaşkanı Kut, Nusaybin'in iradesini ve inancını koruduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 13’ün üzerinde oy olarak AKP’nin tek başına iktidarına son vermesinin ardından yeniden başlatılan savaşta peş peşe sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Farklı tarihlerde Varto, Cizre, Silopi, Nusaybin, Gever, Silvan ve Sur ilçelerinin de aralarında olduğu 7 il ve 35 ilçe, ilan edilen yasaklarla ablukaya alındı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) raporuna göre; bu süreçte en az 310 sivil katledildi, 1 milyon 642 bin kişi de etkilendi. Abluka altına alınan kentlerden biri olan Mardin’in Nusaybin ilçesinde Ağustos 2015’te başlayan sokağa çıkma yasakları, 8 defa tekrarlandı. 

Nusaybin’de en uzun süreli ve büyük çatışmaların yaşandığı yasak ise 14 Mart 2016’da ilan edildi. Üzerinden 6 yıl geçen sokağa çıkma yasağı sırasında insan hakları örgütlerinin raporlarına göre; yaşları 11 ile 60 arasında değişen 24 sivil ateşli silah ve şarapnel parçaları nedeniyle hayatını kaybetti.

Bin 786 ev tahrip edildi

Aylar süren şiddetli çatışmalar sonucunda Sivil Savunma Birlikleri (YPS), 25 Mayıs 2016’da “Nusaybin’den çekildik” açıklaması yaparken, 26 Mayıs’ta 17’si çocuk en az 70 kişi kentten tahliye edildi. Yaşanan çatışmalar ve ölümler nedeniyle devlet güçlerin yaşadığı psikolojik sorunlar kamuoyunun gündemine oturdu. Bu durum, tarihe “Nusaybin Sendromu” olarak geçerken, kentte sokağa çıkma yasağı 25 Temmuz 2016’da kısmen, 21 Nisan 2018’da ise tamamen kaldırıldı. Kente dönenler evleri yerine enkazla karşılaştı. Kışla, Zeynelabidin, Abdülkadirpaşa, Dicle, Fırat ve Yenişehir mahallelerinde aylar süren çatışmalar sonucu 42 bin kişinin yaşadığı bin 786 ev tahrip edildi. Evlerin içindeki değerli eşyaların çıkarılıp satıldıktan sonra bombalar ile tahrip edildiği ortaya çıktı. Çatışmaların sona ermesinin ardından Polis Özel Harekat (PÖH) ve Jandarma Özel Harekat (JÖH) birliklerinin, zırhlı askeri araçlar eşliğinde kentin enkaz haline getirilen evlerinin üstüne astıkları bayraklarla pozlar vermesi de hafızalara kazındı.

Kurşun izleri kapatılmıyor

Kentte enkaza çevrilen mahallelerde bir süre sonra TOKİ'ler yapılırken, evleri yıkılan birçok aile kente geri dönmedi. Kimi aileler ise TOKİ'ye karşı hukuk mücadelesi başlattı. Yolsuzluklar nedeniyle evler tam olarak teslim edilmedi. TOKİ'lerin hemen yanında çatışmalardan dolayı tahrip olmuş birçok evde ise kurşun izleri halen dururken, yurttaşlar yaşanılanların unutulmaması için kurşun izlerini kapatmamayı tercih ediyor. TOKİ’lerle ortadan kaldırılmaya çalışılan sosyo-kültürel yapı, kent sakinleri tarafından yeniden oturtulmaya çalışılıyor.

Ferhat Kut

Nusaybin çokacı yaşadı

Dönemin HDP İlçe Eşbaşkanı ve 2019 seçimlerinden sonra yerine kayyum atanan Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Ferhat Kut, 6 mahallenin tamamının, 90’lı yıllarda yakılarak boşaltılan köylerden gelen ve yeni bir yaşam kuran insanlardan oluştuğunu söyledi. Bu mahallelerinin yıkımı ile başladığını belirten Kut, “Yasaktan önce Nusaybin halkı çok ağır durumlar yaşamıştı. Çok insanımız o dönem evlerinin önünde öldürüldü. Bunlardan biri Muğdat Ay’dı. Hiç aklımdan çıkmıyor. Evinin önünde oyun oynarken öldürüldü. Bir anne sokakta öldürüldü. Nusaybin çok acı yaşadı” dedi.  

İradelerine sahip çıkıyorlar

Nusaybin’in nüfusunun o yıllarda 120 bin civarında olduğunu dile getiren Kut, “Nusaybin’de köyler 90’lı yılarda göçe zorlandı ve hizbulkontra tarafından birçok insan katledildi. Nusaybin 90’lı yıllarda yaşadığı bu olaylardan sonra aynı inanç ve hakikatle yeniden yeşerdi. 2015’te de böyleydi. 120 bin olan nüfus 100 binin altına düşmüştü aAma insanlar zamanla mahallelerine, evlerine geri döndü. Şimdi de Nusaybinliler bu hakikatin peşinde. İradelerine sahip çıkmaları kutlu bir duruştur” şeklinde konuştu.

Demokratik özerklik istendi

O dönemde halkın her gün yapılan ev baskınlarına ve tutuklamalara karşı tepkilerinin büyümeye başladığını ifade eden Kut, şöyle devam etti: “Halkın sloganrı ‘Özgür Kimlik, Demokratik Özerklik’ti’. Devlet de bunu kabul etmek istemiyordu. Devletin bu ısrarı insanların canına sebep oldu. Halk ise her gün sokaklarda kendisini, mahallesini savundu. 14 Mart’ta Nusaybin tamamen boşaltılmıştı. Yasaktan sonra Nusaybin’e geldiğimizde mahallelerin etrafı teller ile çevrilmişti. Mahalleler harabe edilmişti. Şehir harabeydi. Taş üstünde taş bırakılmamıştı. Binlerce ev harap edilmişti.” 

Nusaybin halkının bugün geçmişi sorguladığını dile getiren Kut, yıkımın bilerek yapıldığını ifade ederek, “Nusaybin, 90’lı yıllarda nasıl yaptıysa bugün de mücadelesine, iradesine sahip çıkıyor. 90'lı yıllarda, 2014’te, 2015’te nasıl iradesine sahip çıktıysa bugün de çıkmaya devam ediyor” diye ekledi.   MA/MARDİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.