Öcalan'a Özgürlük Nöbeti 12. yılında

Dosya Haberleri —

Öcalan'a Özgürlük eylemi

Öcalan'a Özgürlük eylemi

  • Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek ve özgürlüğüne kavuşması talebi ile 25 Haziran 2012’de Strasbourg'da başlatılan oturma eylemi 11 yılı geride bıraktı.

ARJÎN NÛJÎN/STRASBOURG

Fransa’nın Strasbourg kentinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek ve fiziki özgürlüğüne kavuşması talebi ile 25 Haziran 2012’de başlatılan oturma eylemi 12. yılına giriyor. Kürt halkının en uzun soluklu ve kesintisiz eylemi olarak tarihe geçen “Özgürlük Nöbeti”  574. haftasını geride bırakıyor. Her hafta Avrupa’nın başka bir bölgesine gelen grupların devraldığı nöbet eylemi 4 bin 19 gündür (pandemi döneminde sokağa çıkma yasanın olduğu kısa bir süre oturma eylemine ara verilmek zorunda kalındı) tüm koşullara rağmen kesintisiz sürüyor. Nöbet eylemi, Nelson Mandela’nın Avukatı Essa Moosa’nın önerisi ile 25 Haziran 2012’de “Özgürlüğe Kadar Nöbetteyiz” başlıklı basın açıklamasının okunduğu kitlesel eylem ile start aldı.

Avrupa Konseyi (AK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Öcalan’a yönelik tecritle direkt bağlantılı Avrupa İşkenceyi Önleme Örgütü (CPT) ve Avrupa Parlamentosu’nun (AP) olduğu alanda devam eden nöbet eylemine bugüne kadar Avrupa’daki binlerce insan katıldı. Hem eylemin sürdüğü alan hem de temas ettiği insanlar düşünüldüğünde nöbet eylemi kuşkusuz önemli bir etkiye sahip. Bu eylemle sadece Öcalan’a fiziki özgürlük istenmiyor, aynı zamanda Öcalan'ın fikirleri, Kürt halkının verdiği mücadele tanıtılıyor. Ağırlaştırılmış tecrit gündemde tutulurken, uluslararası kurumların harekete geçmesi için de kamuoyu baskısı yaratılıyor.

Binlerce kişi nöbet tuttu

Haftanın 7 günü kesintisiz olarak süren nöbet eylemi 11 yılını geride bırakırken, eylemi altı yıldan beri organize edenlerden biri olan Zülfü Bingöl, Öcalan özgürleşene kadar nöbet eylemini sürdürmekte kararlı olduklarını belirtiyor. Bingöl’ün verdiği bilgilere göre; her hafta 4-5 kişinin nöbet tuttuğu eyleme şimdiye kadar katılanların sayısı 3 bin civarında. Kimi zamanlar kitlesel nöbetlerin de yapıldığı göz önünde bulundurunca bu sayının çok fazla olduğunu belirtmek mümkün.

Haftanın 7 günü kesintisiz olarak süren nöbet eylemi 11 yılını geride bıraktı. Eylemi altı yıldan beri organize edenlerden biri olan Zülfü Bingöl, "Bu eylem aslında Avrupa’daki tüm halkımızın en aktif şekilde ziyaret edip sahiplenmesi gereken bir eylemdir. Önderliğin özgürlüğünü halkımızın özgürlüğü olarak görüyoruz. Ve eylemin daha fazla sahiplenmesi gerektiğini belirtiyoruz" dedi.

 

Yüz binlerce kişiyle temas kuruldu

Eyleme katılanlar yağmur, kar, yakıcı sıcak demeden her gün saat 07.30 ile 16.30 saatleri arasında nöbet tutuyor. Şimdiye kadar 100 binlerce insanla yüz yüze temas kurulurken; ilk günden bu yana İngilizce, Almanca, Fransızca 300 binin üzerinde bildiri ve broşür dağıtılarak insanlar bilgilendirildi. Zaman zaman olağanüstü durumlarda da nöbet eylemi kapsamında Strasbourg’da kitlesel oturma eylemi, açlık grevi, basın açıklaması gerçekleştirildi. CPT, AK, AP ve farklı kurumlara yapılan görüşmelerde Öcalan’ın esareti ve yaşadığı ağır tecrit koşulları anlatıldı.

Özgürlüğü sağlanana dek

“Eylemimizin temel amacının Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak ve mutlaklaşan tecridi kırmak” diyen Bingöl, şunları belirtiyor: “Bir ay süren oturma eylemleri, Kurdistan ve Türkiye hapishanelerinde siyasi tutsak yoldaşlarımızın öncülüğünde başlatılan açlık grevlerinin Avrupa ayaklarından birisi de Strasbourg oldu. Strasbourg’daki açlık grevleri eylemlerinin sürdürüldüğü, diplomatik çalışmaların yürütüldüğü yer de Özgürlük Nöbeti alanı oldu. Öte taraftan birçok defa Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nda yer alan vekillerin katılımıyla tecridin kaldırılması ve Önderliğimizin özgürlüğünün sağlanması için basın açıklamaları ve günlük eylemler düzenlendi.”

Avrupa da suç ortağı

Oturma eyleminin yıl dönümü Avrupa Konseyi oturumlarına denk geldiği için son hafta KNK Avrupa Dışilişkiler Komitesi’nin nöbeti devraldığını söyleyen Bingöl, “Oturma eylemi yanı sıra Avrupa Konseyi’nde diplomatik çalışmalar yürütüldü, paneller düzenlendi, görüşmeler yapıldı. Türk devletinin Önderliğimiz özgülünde halkımıza dönük suçları teşhir edildi, Avrupa’nın suç ortaklığına da dikkat çekildi” diye belirtiyor.

Daha fazla sahiplenmeli

Nöbet eylemine Covid-19 salgını süresince sadece 4 ay süreyle ara verildiğini aktaran Bingöl, “Bunun dışında eylem kesintisiz devam etti. Amaç, Önderliğimizin durumunu gündemde tutmaktı” diyor. Eylemin 11 yıldır kesintisiz sürse de gerekli desteği görmediğini ve istediği kamuoyunu yaratamadığının da altını çizen Bingöl, “Bu eylem aslında Avrupa’daki tüm halkımızın en aktif şekilde ziyaret edip sahiplenmesi gereken bir eylemdir. Önderliğin özgürlüğünü halkımızın özgürlüğü olarak görüyoruz. Bundan dolayı eylemin daha fazla sahiplenmesi gerektiğini belirtiyoruz” diyor.

Çıkarlara kurban ediyorlar

Avrupa kurumlarının merkezi olan bir alanda süren nöbet eylemi vesilesiyle farklı halklardan, inançlardan insanlarla temas kurma imkanına sahip olduklarını kaydeden Bingöl, “Eylem standımıza çoğu kez farklı fraksiyonlardan vekiller, akademisyenler, Avrupa ülkeleri vatandaşları ziyarette bulunuyor. Kürt halkının ve Önderliğimizin durumunu bildiklerini ve eylemimizin çok değerli olduğunun altını çiziyorlar” diyor ve devam ediyor: “Şunu unutmamak gerekiyor: Önderliğimizin durumu uluslararası bir sorundur. Buradaki kurumlar Avrupa Birliği’ne üye ve üye adayı ülkelerin işlediği insanlık dışı uygulamaları belirleyerek Avrupa Birliği’ne tavsiyede bulunuyor. Ziyarette bulunan çoğu vekil bizim haklı bir davayı sürdürdüğümüzün bilincinde. Ancak Avrupa ülkeleri insan haklarını ekonomik, siyasi ilişkilere kurban ediyor.”

Mandela’dan esinlenildi

HDP Strasbourg Temsilcisi Faik Yağızay uzun süredir Öcalan’dan haber alınamadığı, Kurdistan ve dünya genelinde ciddi bir eylemsellik süreci yaşandığı bir dönemde Nöbet Eylemi’nin başladığını belirterek, eyleme neden ve nasıl başlandığını şöyle aktardı: “Cenevre’den Strasbourg’a kışın zor koşullarda Uzun Yürüyüş vardı. Strasbourg’da açlık grevi başlatılmıştı. 15 Şubat komplosunun protesto edilmesi için Lüksemburg’dan Strasbourg’a uzun yürüyüşler gerçekleştirildi. Konferanslar düzenlendi. Ancak Önderliğin üzerindeki tecride karşı çok ciddi bir değişiklik sağlanamadı. Tecridin gündemde tutulması için daha uzun süreli bir eylemin başlatılması kararlaştırıldı. Daha önce Nelson Mandela’nın özgürlüğü için gerçekleştirilen oturma eyleminden esinlenilerek bu eylemin başlatılması kararlaştırıldı. Bu eylem, kamuoyu oluşturularak uluslararası kurumlara görevlerini hatırlatmak amacıyla başlatıldı. Öcalan’a karşı uygulanan tecridi kırmak ve Batı kurumlarına görevlerini hatırlatmak için oturma eylemi kararı alındı.”

Her sabah bu eylemi görerek işe başlıyorlar

Oturma eyleminin 12. yılına girdiğini belirten Yağızay, “Önderliğin özgürlüğünü hedefleyen bu eylemle uluslararası kurumlara görevleri hatırlatılırken, Kürt halkının ilgisini canlı tutmak, tecridi uluslararası kamuoyunun gündemine taşımak da amaçlanıyor. Bu hedeflerin ciddi anlamda gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz” diyor.

Eylem 11 yıldır Avrupa Konseyi’nin önünde gerçekleştiriliyor. "Avrupa Konseyi’nin yetkileri her sabah oturma eyleminin olduğunu görerek işe gidiyor, yani bu eylemi görerek işe başlıyorlar” diyen Yağızay, şöyle devam ediyor: "Türk devletinin Kürt Halk Önderi’ni kriminalize çabasına karşı 11 yıldır tüm zorluklarına rağmen aynı yerde oturma eyleminin sürmesi Batı kamuoyunda Önderliğin Kürt halkı için ne alama geldiği, onlar için ne kadar önemli olduğu noktasında bir saygınlık oluşturdu. Ciddi anlamda bir ilgi oluşturdu. Yapılan basın açıklamalarına Avrupa Konseyi üyeleri veya Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin gelip katılması ve açıklama yapmaları konusunda eylem hedeflerine ulaştı. Tabii ki asıl hedef Önderliğin özgürlüğüne kavuşması. Eylemin sloganı da Önderlik özgür oluncaya kadar bu eylem devam edecek. Temel hedef, Önderliğin özgürlüğünü sağlamak.”

HDP Strasbourg Temsilcisi Faik Yağızay ise şu ifadeleri kullandı: "Yapılan basın açıklamalarına Avrupa Konseyi üyeleri veya Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin gelip katılması ve açıklama yapmaları konusunda eylem hedeflerine ulaştı. Tabii ki asıl hedef Önderliğin özgürlüğüne kavuşması. Eylem, Önderliğin özgürlüğüne kavuşmasını sağlayana dek devam edecek."

Kamuoyu yarattı ama yetmez

Şu ana kadar Kürtlerin bu eylemi sahiplendiğini belirten Yağızay, “Bu eylem çerçevesinde birçok yürüyüş, haftalarca süren oturma eylemleri ve farklı eylemlikler gerçekleştirildi. Tabii ki bu eylemler istenen oranda olmasa da CPT ve benzeri kurumları harekete geçirdi. Gerçekleşen bu eylemlerde dolayı CPT, İmralı ve Türkiye’ye heyetler görmek zorunda kaldı ve bu eylemler sonucunda gördükleri baskıdan dolayı basın açıklaması yapmak ve rapor yayınlamak durumunda kaldılar. Bununla birlikte Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nin gündemlerine alarak ziyaretler gerçekleştirdiklerini, raporlar hazırladıklarını biliyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu çerçevede kararlar aldı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi aynı şekilde tecridi gündemine aldı. Kısaca bu eylemden dolayı sorumlu kurumlar açıklama ve raporlar yazmak durumunda kaldı. Kürt kamuoyu ve Batı kamuoyunda belli bir yankı uyandırdı. Ancak bununla birlikte bu eylem ile Önderliğinin özgürlüğünü sağlayacak noktaya gelemedik. Bu eylemin daha kararlı bir şekilde devam edilmesi elbette ki Önderliğin özgürlüğü için can alıcıdır.”

Kararlılık ve direnişle sürmeli

Yağızay bu eylemin başarıya ulaşması için 11 yıl boyunca gösterilen kararlılık ve direniş ruhunun aynen devam etmesi gerektiğini, gevşetilmeden ara verilmeden, daha coşkulu devam etmesi gerektiğini belirterek ekliyor: “Bu eylem sadece plaket ve bayraklarla değil daha da zenginleştirerek, insanların odak noktası yapılmalı. Uluslararası basının ve kamuoyunun ilgisini çekecek etkinlikler gerçekleştirmek gerekiyor.”

***

Eylemler büyütülmeli

Mimar ve yazar Sarah Glynn de Kürt halkı içinde mücadele eden bir aktivist. Kürtlerle ilk defa 1 Mayıs’ta gerçekleşen bir etkinlikte tanışmış. 2014 yılında BBC’den yayınlanan bir belgeseli izleyince Kürtleri merak etmiş ve tanımaya karar vermiş. Scottish Solidarity with Kurdistan'a (Kurdistan ile İskoç Dayanışması) dahil olduktan sonra Rojava’yı ziyaret etmiş ve Kürtlerle dayanışmaya karar vermiş. Öcalan’ın özgürlüğü için Strasbourg’da düzenlenen Öcalan’a özgürlük eylemine katkı sunan Glynn, Öcalan’ın özgürlüğü için diplomatik çalışmalar da yürütüyor. 

Sarah Glynn, “Strasbourg'daki nöbet, Abdullah Öcalan'ın Kürt halkı için öneminin ve özgürlük mücadelesine olan bağlılığının güçlü bir göstergesidir” diyor. 11 yıldır aralıksız devam etmesinin çok etkileyici olduğunun altını çizen Glynn, “Öcalan’a yönelik esaret ve tecride ilişkin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyelerinin dikkatini çekiyor” diyor.

Eylem baskı oluşturmalı

Eylemin önemine uygun bir sahiplenme ve desteğe ihtiyaç olduğunu kaydeden Glynn, Öcalan'ın fikirlerinin herkes için önemli ve Kürt sorununun barışçıl çözümü tüm dünyanın yararına olacağını da sözlerine ekliyor. “Siyasi liderler ancak baskı altında yol değiştirirler ve bu baskı kitlesel eylemden gelir, dolayısıyla Öcalan için kampanyayı genişletmek esastır” diyen Glynn, Öcalan’ın özgürlüğü için eylemlerin daha da büyütülerek, daha geniş yelpazeye yayılması gerektiğinin altını çiziyor.

Öcalan’ın özgür olması gerektiğini belirten Glynn, “Öcalan, Harekete verdiği fikirlerin daha da geliştirilmesinde yer almakta özgür olmalıdır. Hapis cezası siyaset felsefesine bir saldırıdır. Avrupa Konseyi'ne yapılan başvurular doğal olarak insan hakları ve işkence tanımları çerçevesinde ifade edilmektedir. Bunlar önemli ama Öcalan'ın tutukluluğu bundan çok daha fazlası” diyor.

Glynn, son olarak şunları belirtiyor: “Zulüm gören bir halka duyulan doğal sempati, o insanların daha iyi bir gelecek yaratmak için neler yaptığına dair bir anlayışla birleştiğinde Kürt hareketi, Kürt toplumu dışındaki insanlarda en güçlü şekilde yankı bulur. Dayanışma iki yönlüdür ve Kürt mücadelesine verilen destek ve Öcalan'ın özgürlük çağrısı. Bu değişim arayan herkesin verdiği mücadeleyle örtüşmektedir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.