Öcalan ile görüşmeye 14. kez engel

Haberleri —

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından İbrahim Bilmez, Ömer güneş, Mensun Işık ve Abdullah Yıldırım, 27 Temmuz'dan beri müvekkilleri KCK Önderi Abdullah Öcalan ile çeşitli gerekçelerle gerçekleştiremedikleri görüşmeyi yapmak için Bursa Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Dün akşam saatlerinde avukatları arayan İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi Müdürü, "Gemi bozuk" gerekçesiyle görüşmenin gerçekleşmeyeceğini bildirdi. Böylece avukatların yaptıkları 14. başvuru da reddedilmiş oldu.

En son 27 Temmuz'da İmralı'ya giderek Öcalan'la görüşen avukatlar, o günden sonra "Hava muhalefeti", "Personel faaliyeti yok" ve "gemi bozuk" gerekçeleriyle adaya götürülmüyor.

ANF - İSTANBUL



Altından kalkamazsınız!


Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride toplumun farklı kesimlerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Tecridin hemen kaldırılmasını isteyen aydınlar, aksi durumda şiddetin önüne kimsenin geçemeyeceğini belirtti.

KCK Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüştürülmemesine tepki gösteren sanatçı ve yazarlar, „Ülkenin huzuru için tecrit sonlandırılmalıdır“ dedi.

Öcalan’ın avukatları ile bir buçuk aydır görüştürülmemesine yönelik tepkiler devam ediyor. Dilbilimci Sami Tan, AKP’nin barışı istemediğini son geliştirdiği politikalarla açıkça ortaya koyduğunu dile getirdi. Tan, „AKP Kürt sorununu çözmek istemiyor. Bunun için yeterinde veri var. Çözüm ve barış istiyorsa Sayın Öcalan’ı muhatap alması ve görüşmeler yapması gerekir“ dedi.
Kürt yazar Fırate Dengizi, İmralı’daki tecridin bu güne kadar Kürt halkına dayatılan inkar ve imha politikalarının sonucu olduğunu belirterek, „Kandırmaya yönelik bir politika yürütüldü. Bu politikalara karşı artık Kürt halkı daha güçlü duruyor. Müzakerelerin gerçek anlamda sürmesi Kürt sorununun çözülmesi lazım“ dedi.
Kürt yazar Şerefxane Ciziri, İmralı tecridini insan haklarına aykırı bir durum olarak değerlendirerek, Başbakan Erdoğan’a „Sen istesen de istemesen de sayın Öcalan Kürt halkının başkanıdır“ şeklinde seslendi.
Yazar Yaşar Eroğlu, „Nereye kadar bu halk mağdur edilecek“ sorusunu yönelterek, „AKP, bu ülkede kan, gözyaşı ve ölümlerin olmasını istemiyorsa yapması gereken tek şey hemen Sayın Öcalan ile görüşmelidir. Sadece Kürt halkı değil, Türk halkı da mağdur ediliyor. Her iki tarafın kanı dökülüyor artık bu iki tarafın kanı dökülmemesi için gereken görüşmeler, çözümlemelerin yapılması gerekir. Umut ediyoruz ki bir an önce Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılır“ dedi.
Sanatçı Azad Kızılkaya, AKP ve devletin bir çıkmaza girdiğini belirterek, tüm bu saldırılara karşı Kürt halkının direncini koruduğunu söyledi.
Sanatçı Ahmet Jiyar, devlet ve AKP Hükümeti’nin Kürt halkını asimilasyon politikalarıyla yıldıramayacağını kaydederek, „Yaklaşık 47 gündür bu tecrit uygulanıyor. Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen bu tecridi hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bir an önce bunun son bulmasını istiyoruz“ diye konuştu.
Koma Nujiyan’ın üyesi Nurcihan Yılmaz ise, aslında bu yöntemle Kürt halkının tecrit edildiğini ifade ederek, „Bu tecrit sadece Sayın Öcalan’a değil bütün Kürt halkına yapıldı. AKP Hükümeti barış istemediğini açıkça ortaya koydu“ şeklinde konuştu.
Tiyatrocu Hatice Katar da, ülkenin huzuru için bu tecridin biran önce kaldırılması gerektiğini aktararak, „AKP Hükümeti, Kürt halkının ‘irademdir’ dediği Sayın Öcalan’ı muhatap almalıdır. AKP Hükümeti uyguladığı politikalarla iç savaş mı çıkarmak istiyor?“ diye sordu.

Daha çok acıya neden olur
‘’Hava muhalefeti“, „koster bozuk“ ve „personel faaliyeti yok“ gerekçeleriyle İmralı’ya getirilen görüş yasağına bir tepki de yazar Murat Çelikkan, akademisyen Özgür Sevgi Göral ve 12 Eylül darbe mağdurlarından yazar İhsan Eliaçık’tan geldi.
Özgür Sevgi Göral, Öcalan’a uygulanan tecridin amacının „PKK’yi olası bir müzakere sürecinde masaya güçsüz oturtmak“ olduğunu söyledi. Öcalan’ın sadece Kürt halkı üzerinde değil Türkiye’deki Kürtleri düşünen bütün kuvvetler üzerinde önemli bir aktör olduğunun altını çizen Göral, tecridin şiddeti tırmandırdığını vurguladı. „Tecridin uzun sürmesiyle büyük bir felaketin içine gireriz“ diyen Göral, şöyle devam etti: „Öcalan’ın çok önemli bir aktör olduğunu bilmelerine ve O’nun bir ifadesiyle bir sürü şeyin başka bir hale gelineceği bilinmesine rağmen hâlâ görüşme sudan sebeplerle engelleniyor. Bu nasıl bir mantık doğrusu anlamak güç iş?“
AKP’nin
Kürt sorununda bir çözümsüzlük içinde olduğunu ve PKK’yi tasfiye ederek sorunu çözeceğine inandığını vurgulayan Göral, „Öcalan’a uygulanan tecrit devam ederse Türkiye’de şiddetin önüne kimse geçemez“ dedi.

‘Hacerül Esved’i önerdi
Yazar İhsan Eliaçık da İmralı tecridi ve askeri operasyonların endişe verici olduğunu belirtti. Eliaçık, AKP’nin „dağa bomba yağdırarak, PKK ve Kürtler arasına bir mesafe koyarak, Öcalan’ı avukatlarıyla görüştürmeyerek“ sorunun çözüleceğine inandığını ama bunun boş bir çaba olduğunu kaydetti. Kürt sorunu için Hacerül Esved çözümünü öneren Eliaçık, önerisini şöyle anlattı: „Kâbe’de Hacerül Esved taşının nasıl yerine konacağı söz konusu olunca tartışma çıktı. Kâbeliler birbirine giriyordu. Kâbeliler, kanlı çanağa elini batırarak yemin ettiler. ‘Kan dökmeden bu çözülmez’ dediler. Tam Kâbeliler birbirine girecekken, bu sorunu çözmek için ‘Mekke’den Kâbe’ye ilk gelen kişiyi hakem yapalım’ dediler. Kâbe’ye ilk peygamber efendimiz geldi. O’na sordular, O da bir örtü yere serdi, ‘Herkes bir ucundan tutsun’ dedi ve herkes bir ucundan tuttu sonra götürdü kendisi taşı yerine koydu. Kürt sorunu içinde bir örtü serilmelidir ve herkes bu örtünün ucundan tutmalıdır. Örtünün bir ucundan Abdullah Öcalan, bir ucundan hükümet, bir ucundan Genelkurmay Başkanlığı, bir ucundan Kürtler ve Türkler tutacak ancak bu şekilde çözülür.“
Örtüden kastının sorunun çözümü için alınacak tedbirler olduğunu ifade eden Eliaçık, „Herkes benim bu sorunda bir katkım oldu diyecek. Yani Türk’ün endişesi giderilecek, Kürt’ün de onuru iade edilecek. Böyle olduğu zaman Türkiye bu sorunu aşar. Yoksa bu işin sonu kanlı çanaktır“ diye konuştu.

Tehlikeli yaklaşım
Türkiye Barış Meclisi aktivistlerinden Murat Çelikkan, insan hakları açısından Öcalan’ın yaşadığı tecrit ortamının kabul edilebilir bir ortam olmadığını dile getirdi. Çelikkan, Öcalan’ın hiçbir yerde olmayan özel bir muameleye maruz kaldığını söyledi. Hem Kürt kimliğinin hem de tecridin bir „güvenlik sorunu“ olarak görüldüğüne dikkat çeken Çelikkan, „Bu çok tehlikeli ve daha çok acılara neden olacak bir yaklaşımdır“ dedi.


 DİHA/HABER MERKEZİ


paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.