Öğrenen anayasa

Forum Haberleri —

Anayasa

Anayasa

  • Öğrenen bir anayasa, kritik maddeleri pilot uygulamalarla denemeyi, sonuçları şeffaf raporlarla toplumla paylaşmayı ve gerektiğinde geri adım atmayı meşru sayar. Kriz esneklik maddeleri önceden tanımlanır, süre ve kapsamla sınırlandırılır.

ONUR CAN AYKUT 

Bir toplumun nasıl karar aldığı, en az neye karar verdiği kadar önemlidir. Demokratik anayasa denildiğinde çoğu zaman akla haklar listeleri ve kurum şemaları gelir. Oysa meselenin kalbi usulde atar: Kararlar nerede, kimlerle ve hangi ilişki biçimleri içinde alınıyor. Kalıcı meşruiyet, toplumun kendi söz üretme kapasitesinin görünür kılınmasıyla oluşur; aksi halde iyi yazılmış hükümler bile kâğıt üzerinde kalır.  

Ahlaki-politik toplum, birlikte yaşamın kurallarının tepeden değil, içeriden, ortak akıl ve tartışma ile üretildiği düzendir. Ahlaki boyut bir yandan, gücün sırf güç olduğu için meşru sayılmamasını; politik boyut, bu ilkenin günlük karar süreçlerine yansımasını ifade eder. Anayasa, bu kurucu usulü koruyup beslediğinde anlam kazanır. Bunu hemen her politik mücadelede görmek mümkündür. Ancak oldukça kristal bir örneği olarak Şili deneyimini ele almanın öğretici olacağı kanaatindeyim. 

Şili deneyimi

Ekim 2019’da Santiago metrosuna yapılan zamla başlayan ama kısa sürede derin eşitsizlik, düşük ücretler, emeklilik ve sağlık sistemi adaletsizlikleri gibi sorunlara uzanan protestolar Şili’de milyonları sokağa taşıdı. Meydanlarda yükselen itiraz, yalnızca taleplerin listesi değildi; kararların nasıl alındığına dair güçlü bir sorgulamayı ifade etmeye başladı. Uzun görüşmelerin ardından siyasal aktörler, Barış ve Yeni Anayasa için Anlaşma’yı imzaladı. 2020’de yapılan plebisitte seçmenlerin büyük çoğunluğu yeni bir anayasa yapılmasını onayladı ve temsil biçimi olarak seçilmiş bir Kurucu Meclis’i tercih etti. 

2021’de seçilen Kurucu Meclis, cinsiyet eşitliği ve yerli halklar için ayrılmış kontenjanlarla tarihte bir ilke imza attı. Ülke genelinde açık toplantılar yapıldı; yurttaşlar dijital platformlar üzerinden madde önerileri sundu, yerel kabildolarda kendi yaşadıkları sorunları tartıştı. Sokakta duyulan ses ile metin masası arasında görünür köprüler kuruldu. Fakat aynı dönemde güvenlik kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı ve şeffaflık eksikleri, toplumun önemli bir kesiminde güvensizlik duygusunu besledi. Meşruiyet, yalnızca katılımı artırmakla değil, güç kullanımını ölçülü ve denetlenebilir kılmakla da ilgiliydi. 

2022’de ortaya çıkan taslak, sosyal hakları güçlendiren, çevre ve yerel yönetim vurgusu yüksek bir metindi; ancak seçmenler plebisitte taslağı reddetti. Bu sonuç, yapılan her şeyin boşa gittiği anlamına gelmiyordu. Tam tersine, öğrenen bir süreç için güçlü bir geri bildirimdi. 2023’te başlatılan ikinci süreçte uzmanlar ve seçilmiş konsey birlikte çalıştı; bu kez farklı bir temsil mimarisi denendi. Fakat yeni taslak da 2023 sonunda reddedildi. Şili deneyimi, anayasa yapımında usulün ne kadar kritik olduğunu gösterdi: Katılım, temsil mimarisi, iletişim, güvenlikte ölçülülük ve şeffaflık, birbirini tamamlamadığında, iyi niyetli hükümler bile toplumsal onay bulamayabiliyor.   

Şili’de tartışma, bütçe ve güvenlik ekseninde somutlaştı. Emeklilik fonlarının özel yapısı, sağlıkta erişim, su ve madenler gibi doğal kaynakların yönetimi, vergi adaleti gibi başlıklar, sadece teknik dosyalar değil, gündelik hayatı belirleyen tercihlerdi. Katılımcı süreçler, bu alanlarda kamu yararı ölçütlerinin açıkça konuşulmasına imkân verdi: Hangi bölgede hangi yatırımlar öncelik taşıyor, hangi sosyal haklar için hangi gelir kalemleri ayrılmalı, hangi özelleştirme düzenekleri yeniden ele alınmalı. 

Meşruiyeti oluşturmak

Güvenlik cephesinde ise Carabineros’un (Şili Ulusal Polis Teşkilatı) denetimi, kalabalık kontrol protokolleri, kamera ve kayıt standartları, bağımsız şikâyet mercileri ve kriz anlarında devreye giren yetkilerin süreyle sınırlandırılması gibi araçlar, soyut ilkeleri somutladı. Bütçe ile güvenliğin aynı masada konuşulması, hem kaynakların adil paylaşımını hem de zorun ölçülü ve izlenebilir kalmasını sağladı. En önemlisi, bu iki alanın kesiştiği şeffaflık, toplumun farklı kesimlerinin birbiriyle konuşabilmesi için ortak bir zemin oluşturdu. 

Şili örneği, öğrenen anayasa fikrinin ne anlama geldiğini somutlaştırıyor. Tek seferlik bir kurucu an değil, periyodik geri bildirim döngülerine açık, hatayı tanıyıp düzeltebilen bir mimari gerekli. İlk süreçte yurttaş inisiyatifleri ve kabildolar geniş katılım yarattı; ikinci süreçte uzman katkısı artırıldı. Bu iki deneyim birlikte okunduğunda üç ders öne çıkıyor. Birincisi, katılımın tasarımı kadar temsil mimarisi de önemli: Farklı toplumsal kesimlerin kendini içeride hissetmediği bir düzende katılım sayıca artsa da meşruiyet boşluğu oluşabiliyor. İkincisi, etki analizi ve açık veri şart: Önerilen hükümlerin mali ve idari sonuçları görünür kılınmadıkça, kaygılar bilgiye değil sezgiye yaslanıyor. Üçüncüsü, güvenlikte ölçülülük ve bağımsız denetim, sürecin duygusunu belirliyor: Sokakta hissedilen adalet, sandığa yansıyor. 

Öğrenen bir anayasa, kritik maddeleri pilot uygulamalarla denemeyi, sonuçları şeffaf raporlarla toplumla paylaşmayı ve gerektiğinde geri adım atmayı meşru sayar. Kriz esneklik maddeleri önceden tanımlanır, süre ve kapsamla sınırlandırılır. Böylece olağanüstülük kalıcı sisteme dönüşmez. En önemlisi, tüm bu adımlar sade bir dille anlatılır; insanlar dosyayı değil, hayatlarını okuduklarını hisseder. 

Soyut metin değil, yaşayan söz 

Şili’nin deneyimi, demokratik anayasanın yalnızca iyi yazılmış hükümlerden ibaret olmadığını gösterdi. İhtiyacımız olan, insanların birbirini duyarak karar alabildiği, hatayı tanıyıp düzeltebildiği, yarayı sarıp yola devam edebildiği bir düzen. Yerelden örgütlenen meclisler, geri çağrılabilir temsil ve onarıcı adalet, bu düzenin taşıyıcı kolonlarıdır. Ekonomi ve güvenliğin aynı masada şeffaf biçimde konuşulması ise çatıyı sağlam tutar. Bu benzeri örneklerden gerek Kürt hukuk politiğinin, gerekse içinden geçtiğimiz sürecin anayasa ile doğrudan bağlantılı olması bizlere de ciddi bir pay düştüğünü göstermektedir. 

Böyle bir çerçevede anayasa, toplumun kendini örgütleme kapasitesini koruyan bir iskelet gibi çalışır. Metin, gündelik hayatın içine karıştıkça güçlenir. Santiago’nun meydanında söz isteyen genç, Temuco’da yerel forumda konuşan çiftçi; meşruiyeti adım adım inşa edenler bunlardır. Öğrenen bir anayasa, bu çabayı görünür kılar, hata payını insani bulur, düzeltme cesaretini ödüllendirir. Sonuçta hukuk, tahakkümün buyruğu olmaktan çıkar; birlikte yaşamanın inandırıcı bir haline dönüşür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.