Önder APO’yu konuşturmamak için!

Forum Haberleri —

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan / Bekaa

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan / Bekaa

  • Önder APO’nun tek kelimesi İmralı’dan dışarı çıkamadığı halde yarattığı etkiden korktukları için bu tür özel savaş oyunlarına başvuruyorlar. Onca yandaş tv kanalı kendisine çalıştığı halde Erdoğan kimseyi ikna edemiyor. 
  • Kimyasal saldırılar nedeniyle Erdoğan’la beraber yargılanacak suç ortağı ise KDP olacaktır. Bu nedenle başvuru dosyalarında KDP işbirliği somut olarak ortaya konulmalıdır.

 

RÜSTEM KAMYARAN

Erdoğan’ın Abdülhamid havalarındaki “Türkiye Yüzyılı” şovu, sadece kimlerin katıldığının tartışıldığı, içi boş abartılı bir toplantı ve ardından dünyanın herhangi bir ülkesinde üretilebilen sıradan bir araba şovuyla devam etti. Daha sonra “yüzyıl şovu”nu sürdürecek malzeme sıkıntısı yaşadığından başörtüsüne sarıldı. Bu bahaneyle HDP ile “formalite” bir görüşme yaptılar. Güya anayasa yapacaklarmış; sanki 20 yıldır iktidarda olan kendileri değilmiş gibi… 

Hiçbiri gerillaya karşı kimyasal silah kullandıkları gerçeğini perdeleyemedi. Kendi askerlerini de yaktığı da açığa çıkınca bu kez İstiklal bombasını patlattılar. Ve olayı hemen PKK’nin üstüne yıkmaya çalışmaları onları ele verdi. Bununla Mersin eylemini de aynılaştırıp etkisini kırmak istediler ama nafile; bu kez bazı yandaşları bile bu oyuna inanmadı, her şey ortadadır. 

Önder APO’nun mutlak tecritteki etkisi
Bu bombalama olayı AKP-MHP’nin işidir. Asıl sebep savaş suçlarını örtbas etmek ve İmralı tecridinin son bulmasını önlemektir. Çünkü 24 yıldan sonra bu tecrit bitmek zorundadır da ondan.

Erdoğan günde 3 kez televizyona çıkmasa iktidarda kalamayacak durumdayken Önder APO üzerindeki mutlak tecrit ve işkence sisteminin anlamı daha iyi açığa çıkıyor. Sırf bunun için Ergenekoncularla uzlaştığı gibi onları da konuşturarak Önder APO’nun ve PKK’nin Türk halkı başta olmak üzere toplumdaki etkisini kırmaya çalışıyorlarken bu bombanın patlatılması suçluyu ele veriyor.

Bombalı provokasyon Rojava’yı da hedefliyor ama asıl amaç Önder APO’nun özgürlüğünün önüne geçmektir. Bu şekilde halkın ilgisini başka yöne çekmeye çalışıyorlar. Çünkü diğer halklar gibi Türk halkı da, bu kadar sıkı tecrit uygulanan Önder APO’nun görüşlerini her zamankinden daha çok merak eder oldu. Bu merak aynı zamanda bir sempatinin de ifadesidir. Hiç tanımayanlar bile “düşüncesinin tek kelime dışarıya çıkması istenmeyen” Önder APO kimliğine yüksek ilgi duymaya başlamıştır. 

İşte bu etkinin farkına varmış olacaklar ki önce Fatih Altaylı’nın programında emekli albay Hasan Atilla Uğur’u konuşturdular. Entelektüel kapasitesi sıfırın altında olan bu Kızıltepe kasabı, asitçi Kürt katili, Önder APO’yu ilk sorgulayanlardan olduğunu ileri sürerek uzun zamandır prim yapmaya çalışıyor. 

Evet bunu ilk kez yapmadı. Ergenekon davasından tutuklandığında da aynısını yapmış; “APO’yu sorgulayan ve bunu da gizlice kayda alan birine bu yapılır mı?” demeye getirmişti. Oysa Önder APO o kayıttan haberdardır ve o görüşmenin de bir sorgulama olmadığını söylemiştir. Fatih Altaylı ise bu kişiyi programına çıkarıp, bir halkın Önderliğine karşı bu kadar ucuz saldırtarak, bu çapsız albaydan daha çapsız olduğunu kanıtlamıştır. Bu da yetmeyince bombalama olayına başvurdular.

Önder APO’nun tek kelimesi İmralı’dan dışarı çıkamadığı halde yarattığı etkiden korktukları için bu tür özel savaş oyunlarına başvuruyorlar. Onca yandaş tv kanalı kendisine çalıştığı halde Erdoğan kimseyi ikna edemiyor. Önder APO sadece bir-iki saat televizyonda konuşursa Türk halkını ikna edebilir. İşte bu korkudandır ki iktidarları uğruna 24 yıllık tecridi sürdürüyor ve kimyasal silah kullanabiliyor ve İstanbul’da katliam yapabiliyorlar.

Lakin tecritle, kimyasal ve diğer yasaklı silahlarla, bombalamalarla iktidarda kalmak bir yana, bu gidişat olsa olsa Erdoğan ve ortaklarını Lahey’de yargılanmaya götürür. 

Erdoğan’ın sonu Miloseviç gibi
Ortaya çıkan kimyasal silah kanıtları, herhangi bir devlet başvurusu olmaksızın, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının soruşturma açması için yeterli olsa da ekonomik ve siyasi çıkarlar yüzünden şimdilik dokunmuyorlar. Fakat toplumsal baskının gücü bu süreci daha erkene aldırabilir. 

Şebnem hoca ve aynı günlerde tutuklanan Kürt gazeteciler kimyasal saldırılara sessiz kalmadıkları için bedel ödüyorlar. Onlara sahip çıkmak isteyen herkes, kimyasal saldırıların üstüne gitmelidir. 

Nereden bakılırsa bakılsın Erdoğan’ın sonu en azından Miloseviç gibi olacaktır. Ne zaman diye sorulursa, iktidardan düştüğü günü beklemeye gerek yoktur. Miloseviç henüz iktidardayken savaş suçlarından sanık olmuştu.

Miloseviç yalnız yargılanmadı, işbirlikçileri de yargılandı. Kimyasal saldırılar nedeniyle Erdoğan’la beraber yargılanacak suç ortağı ise KDP olacaktır. Bu nedenle başvuru dosyalarında KDP işbirliği somut olarak ortaya konulmalıdır.

“Devlet başvurusu olmalıdır” gibi bir aldatmaca ve yanılgıya prim verilmeden olayın üstüne gidilmelidir. Halkımızın eylemleri, kimyasalcıların kimyasını bozacak kadar etkili olmuştur. Öyle ki İstiklal Caddesinde bomba patlatacak kadar gözleri dönmüştür. 

Tüm Türkiye ayaklanmazsa faşist diktatörlüğün kaos planları daha çok can yakacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.