OPCW önünde 179’uncu gün…

Rojbin EKİN yazdı —

  • Elinde bir pankart, üzerinde yeğenleri Mihriban ve Gülperin Ata’nın fotoğrafları. Her iki fotoğrafın arasına yerleştirilen OPCW’ye mesaj: “Türk devleti benim yeğenlerimi kimyasal silahlarla katletti. OPCW neden araştırma yapmıyorsun?”
  • Bugün eyleminin 179’uncu günü. 179 gündür tek başına. O her gün, eyleminin kaçıncı gününe girdiğini hatırlatıyor onu takip eden herkese. Ama bugün de ben hatırlatmak istedim zamanı bizlere. 

Gülperin, haritası en seçilmişlerinin teriyle, kanıyla çizilmiş bir ülkenin kızı. Kurdistan!.. Büyülü bir coğrafya. Öyle ki, tarihin en eski zamanlarında tarif edilirken bile ismini bilmeyenlerin 'cennet parçası' dedikleri diyar. Adını söylerken mutluluk ve onurla birlikte artık keder ile de andığımız coğrafya. Ama her haliyle umudumuz, yaşama gayemiz ve bir gün haritasında sınırların olmayacağına ahdederek ona doğru yürümeye devam ettiğimiz ülke.

Gülperin de bu ülke hayaline yürüyenlerden. Pembe masallarla değil, kahramanlık destanlarıyla büyümüş. Kendi seçimini yapacak yaşa geldiğinde artık Kürdistan dağlarında Binevş Agal’di. Dönüşeceği kahramanı da ismini alarak kendisi seçmiş ve 2014 yılından Mayıs 2022 yılına kadar Binevş Agal gerçeğiyle en önde yürümüş. Hem de büyük cesaret, inanç, kararlılık ve başarma tutkusuyla.

Tıpkı adını aldığı Binevş Agal gibi tarihsel sorumluluklarının bilinciyle kendisini, ona devredilen tarihsel mirasın bir taşıyıcısı ve parçası görerek ülke ve halk gerçekliğini sahipleniyor. En başta kendisine ve bağlı olduğu tüm değerlere. Bir ülkeyi özgür geleceğine taşımanın sorumluluğu ağır olsa da, buna itiraz etmeden, en ufak bir ikircikliğe düşmeden onurla kaldırmanın sözünü veriyor.

Duru güzelliğiyle geleceğimizin aynası gibi. Onun yüzündeki aynada bakıyoruz kendimize ve elbette bize bıraktığı hikayesine.

Binevş Agal (Gülperin Ata), 23-25 Mayıs 2022 tarihinde Zap’a bağlı Kurojahro direniş alanında işgalci Türk devletinin kimyasal silah saldırısında yoldaşları Rojbin Agiri Serhad (Sara Sağlam), Çiya Amed (Rojda Güler), Beritan Sine (Nilüfer Xalidyan), Roni Baki ( Mazlum Özgüç) ve Devran Riha (Süleyman Aydoğdu) ile birlikte şehit düştü.

* * * 

Xoşnav Ata, Kale Diljar’ın oğlu, Mehmet Şirin ve Welat’ın kardeşi, Mihriban, Gülperin Ata ve Emine Dinç’in dayısı ve Hevidar Ata’nın babası. Babasından kardeşlerine, yeğenlerinden kızına kadar soykırımcı Türk devleti tarafından şehit düşürülen aile fertlerinin her birinin hikayesini kendisi daha önce anlattı. 5 Ağustos 2022’den bu yana Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önünde. Elinde bir pankart, üzerinde yeğenleri Mihriban ve Gülperin Ata’nın fotoğrafları. Her iki fotoğrafın arasına yerleştirilen OPCW’ye mesaj: “Türk devleti benim yeğenlerimi kimyasal silahlarla katletti. OPCW neden araştırma yapmıyorsun?”

Bugün eyleminin 179’uncu günü. 179 gündür tek başına. O her gün, eyleminin kaçıncı gününe girdiğini hatırlatıyor onu takip eden herkese. Ama bugün de ben hatırlatmak istedim zamanı bizlere. Hala Kurdistan’ı zehirliyorlar ve hala bu halkın en seçkinlerini korkakça yöntemlerle katlediyorlar. Xoşnav Ata’nın eylemi sürerken, Türk ordusu da Kurdistan dağlarında özgürlük savaşçılarına karşı kimyasal silah ve yasaklı bomba kullanmaya devam ediyor. Halk Savunma Merkezi (HPG), 14 Nisan 2022’den 2 Ocak 2023’e kadar işgalci Türk devletiyle devam eden mücadele boyunca, özgürlük gerillalarına karşı tam 3280 kez kimyasal silah ve yasaklı bombalar kullanıldığına yıllık bilançoda yer vermişti.

Kendisini özerk bir kurum olarak tanımlayan OPCW yetkililerinin taleplerini dinlemede ısrar eden Xoşnav Ata, söz konusu Kürtler’in temel insani ve yaşam hakları olunca, çıkarları uğruna sessizliği tercih eden ve Kürtler’in taleplerini görmezden gelen Avrupa’nın iki yüzlülüğünü her gün yüzlerine vuruyor. OPCW, bir devleti olmayan Kürtler’le sözleşme imzalamadığını, bu yüzden de Kürtler’e yönelik gerçekleşen kimyasal silahlara karşı da hiçbir şekilde harekete geçmeyeceğini ifade ediyor. Gerillaya karşı Türk ordusunun kimyasal ve termobarik silahlar kullandığını ispatlayan belgelere rağmen harekete geçmiyor. O halde yapılması gereken, Xoşnav Ata’nın yedinci ayını geride bırakan eylemine katılmak, gerillanın işgal direnişine karşı sürdürdüğü mücadeleyi daha kitlesel bir şekilde sahiplenmektir. Xoşnav Ata’nın sesini tüm mecralar yoluyla daha güçlü duyurmayı sağlayabilirsek, hiçbir gücün bugüne kadar bizim için hayata geçirmediği adaleti, halkların da desteğiyle sağlayabiliriz. Bunun için de yapılması gerekenler arasında, başta OPCW olmak üzere, Kürtler’in Türk devleti tarafından kültürel ve fiziki olarak soykırıma tabi tutulmasına göz yuman tüm ‘Avrupa medeniyeti’ çatısı altında faaliyet yürüten yargıyı, adaleti ve kurumları daha fazla teşhir etmek yer almalı. En önemlisi de Kurdistanî Binevşleri unutmamak ve unutturmamak!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.