Rojbîn'in annesi: Alnım açık, başım dik

Kadın Haberleri —

Fidan Doğan (Rojbîn)

Fidan Doğan (Rojbîn)

  • Fidan Doğan (Rojbîn), henüz genç yaşlarda halkının özgürlük mücadelesine katıldı ve şehit düştüğü son ana kadar, ‘Siyasete, davaya nasıl katılım sağlarım, nasıl faydam olur?’ diye düşündü. Annesi Fatma Doğan, “Düşman gerçekliğini biliyordum. Kızımın mücadelesinden dolayı alnım açık, başım diktir” dedi.

Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn), PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî) şehit düşürülmesinin 11 yılını geride bıraktı.

Aradan geçen bunca zamana rağmen asıl failler halen ortaya çıkarılmadı ve asıl sorumlular korunuyor. Buna karşın şehitlerin aileleri ve arkadaşları adalet mücadelesini sürdürüyor. Öte yandan kadınların öncülük ettiği on binlerce kişi yoldaşları için her yıl katliamın gerçekleştiği Paris’e akın ederek, asla geri adım atmayacaklarını ilan ediyor.

MA’dan Esra Solin Dal, katledilen kadınlardan Fidan Doğan’ın annesi Fatma Doğan’la kızının Kürt hareketiyle tanışması ve mücadelesine dair konuştu.

Fidan Doğan, 17 Ocak 1982’de Mereş’in Elbîstan ve Nûrheq ilçeleri arasında bulunan Malê Bûtan köyünde dünyaya geldi. Mereş Katliamı’ndan sonra göçlerin yaşanmasıyla birlikte ailesi Fransa'ya yerleşen Doğan, 9 yaşına kadar köyde teyzesi, dedesi ve ninesiyle yaşadı.

 

 

Halkına ve davasına bağlı

Kızının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999'da uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesi sürecinde gençlik çalışmalarında yer aldığını belirten anne Doğan, “Rojbîn çok dürüst bir çocuktu, her şeyiyle netti, yalanı sevmezdi. Bir işe girdiğinde ‘ben bu işi yarım bırakmam’ derdi. Benim beş çocuğum var, 2 erkek 3 kız. Rojbîn kızlarımdan en küçüğüydü. Halkına ve davasına çok bağlıydı davası söz konusu olduğunda hiçbirimizi dinlemezdi. Daha 16 yaşındaydı kız arkadaşlarıyla derneğe gelip giderdi. Her zaman ‘Siyasete, davaya nasıl katılım sağlarım, nasıl faydam olur?’ düşünceleri içindeydi” diye konuştu.

Kızının arkasında dağ gibi durdu

Kızının halkına bağlı olduğu kadar ailesine karşı da sorumluluk sahibi olduğunu dile getiren Fatma Doğan, “Aile içinde kardeşlerini bir araya getirirdi. Ne bana ne de babasına karşı bir gün saygısızlık yapmadı. Okul döneminde öğretmenleri kendisini çok severdi. Rojbîn okuldayken mücadele saflarına katıldı. İlk başlarda bir anne olarak düşman gerçekliğini bildiğim için birtakım korkular oldu ama tabi ki her zaman kızımın mücadelesinden dolayı alnım açık, başım diktir” ifadelerini kullandı.

Katiller neden korunuyor?

Kızının, mücadele arkadaşları Cansız ve Şaylemez’le birlikte Paris’in göbeğinde katledilmesine rağmen hala asıl katillerin açığa çıkarılmadığını söyleyen Doğan, “Avrupa'nın göbeğinde hiçbir önlem alınmadı ve üç önemli insanımız katledildi. Koruyamadılar çocuklarımızı. Bu katliamı Fransa, Almanya ve Türkiye ortak yaptı. Onların da parmağı var. 11 yıl geçti neden hiçbir şey ortaya çıkmıyor? Fransa'da bir olay olduğunda katiller o an açıklanıyor, tutuklanıyor, neden bu katliam açığa çıkarılmadı? Her köşede bir kamera var, Fransız devleti bunu ortaya çıkarmak isteseydi çıkarırdı” şeklinde konuştu.

‘Sen babam değil, hocamsın’

Baba Hasan Doğan’da kızının barış ve demokrasi mücadelesi verdiği için katledildiğini belirtti. Doğan, “Rojbîn Türkiye’den Fransa’ya geldiğinde ilkokulu bitirmişti ve Fransızcayı 6 ayda kavradı. Altı ayda okul birincisi oldu çok yetenekli bir insandı. Eve geldiğinde ilk önce annesine sonra bana sarılırdı. Yeğenleri vardı, çocuklarla arası çok iyiydi onlarla çocuk gibi olurdu. 2012 yılında bana ‘baba sen benim babam değilsin, sen benim hocamsın demişti’ o zaman çok gururlanmıştım” sözleriyle kızını anlattı.

 

 

Birbirimizi korumalıyız, başka çare yok

Katledilen 3 kadının Avrupa’daki çalışmaları nedeniyle özel hedef seçildiğini vurgulayan baba Doğan, “Biz çocuklarımıza, yoldaşlarımıza sahip çıkamadık. Üç tane canımız gitti ve bunlar öyle sıradan canlar değildi. Kürt halkı bu katliamı kabul etmiyor elbette ama derneklerimiz korunmadığı için bu canlar gitti. Korunmadığı için Ahmet Kaya Kültür Merkezi basıldı ve yine üç arkadaşımı şehit edildi. Bu konuda herkes kendi üstüne düşen sorumluluğu almalıdır. Bu insan kolay yetişmiyor. Uluslararası güçler bu katliamı karanlıkta bırakmak istiyor. Bunlarında farkındayız ama burada bizim de eksikliklerimiz ve yetmezliklerimiz var bunları görmemiz gerekiyor. Gerekli tedbirler alınsaydı Rojbîn bugün hayata olurdu” şeklinde konuştu.

Katil nerede? Öldüyse mezarı nerede?

Davaya bakan savcının 2023 yılının Mart ayında aileleri çağırdığını belirten Doğan, “11 yıl oldu halen çantaları ve eşyaları verilmedi. Fransız istihbaratı hala çantaların bu eşyaların üzerinde bir çalışma yapamadı mı?  Hala parmak izleri alınmadı mı? Bu bir rezilliktir. Ortada şahıs yok ki mahkeme olsun. Savcıya katliamı gerçekleştiren ve cezaevinde öldü denilen Ömer Güney'in ölüm raporlarının avukatlara neden bildirilmediğini sorunca hepsi birbirine baktı. Çünkü katilin ölüm kâğıdı yok. Ben 2015'te bu katilin köyüne kadar gittim, bu katilin mezarı yok. Öldüyse mezarı nerede?” diye sordu.

Mücadele sürdü, sürecek

Hem ailelerin hem de Kürtlerin bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Doğan, “Özellikle üç Kürt kadının katledilmesi çok manidardır. Kürt kadınları bu katliamın hesabını soracaktır ve onların mirasına sahip çıkacaktır.  Mücadelemiz devam edecek, tüm baskılara rağmen Kürt halkı mücadelesinden asla vazgeçmeyecek” dedi. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.