Room ya da Bir Sapığın Anatomisi
Emma Donoghue, geçtiğimiz yıllarda dünya gündemine oturan Josef Fritzl vakasından etkilenerek kaleme alıyor romanı. Josef Fritzl, 24 sene boyunca kendi evinin bodrumunda kızını rehin tutuyor ve kadına sistematik olarak tecavüz ediyor. Kızından 7 çocuğu olan Fritzl, komşuların şüphelenmesiyle yakalanıyor ve cezaevine konuluyor.
Room, aynı şekilde başlayıp farklı bir şekilde seyreden bir film. Bir yabancıya köpeğini gezdirirken yardımcı olan Ma, köpeğin sahibi tarafından kaçırılıyor ve bir kulübeye hapsediliyor. Üniversite yıllarındayken kaçırılan Ma, altı yıl boyunca köpeğin sahibi Old Nick tarafından kulübede rehin tutuluyor ve bu süre boyunca sistematik tecavüze uğruyor. Geçen zaman içinde bir de çocuğu olan Ma, kulübede Old Nick’in kurallarına uygun yaşamak zorunda kalıyor. Anne-çocuk yetersiz besleniyor ve odalarına giren güneş ışığı sadece tavandaki küçük pencereden yayılan ışıktan ibaret. Sandalyeler, bir tane tek kişilik yatak, bir gardırop, solgun bir çiçek ve minik bir televizyon. Ma, odadaki tüm düzeni bir oyunmuşçasına izah ediyor Jack’e. Bu yönüyle film, La Vita è Bella filmini anımsatıyor. Anne-oğulun dış dünya ile tek bağlantıları minik bir televizyon. Onda da sadece televizyon programları, çizgi filmler ve filmler izlenebiliyor. Minik Jack yaşadıkları odayı kendi uzayı olarak görüyor ve zaman zaman girmek zorunda kaldığı gardrobundan uzayını izliyor. Zaman zaman annesine o gün edindiği güçlerini gösteriyor. Örneğin çok uzağa atlama, yataktan bir yere sıçrayabilme, en yüksek çığlığı atabilme ve kaşığına onlarca mısır gevreği doldurabilme.
Anne-oğulun belli ritüelleri var. Kahvaltıdaki besinler sayılı bir şekilde tüketiliyor –her sabah 100 mısır gevreği- öğle yemekleri için annenin farklı uğraşları var; Jack’in doğum gününde pasta yapıyorlar örneğin. Banyo günleri ve oyun saatleri var. Diş fırçalama, çiçeğe lavaboda su verme oynadıkları oyunlardan birkaçı.
Filmin başında ne olduğunu bilmediğiniz için bir şekilde mana veremiyorsunuz olup bitene. Neden oradalar ve neden bu hallerinden memnunlar. Para gibi bir mefhum yok. Jack’in dünyasında paranın bir karşılığı yok. Old Nick’ten annenin istediği pantolonlar var sadece dışarıdan gelen. Jack’in doğum günü pastasında neden mum olmadığını annenin durumu açık ettiği, filmin 20-25. dakikasından sonra anlıyorsunuz.
Jack rolündeki Jacob Tremblay, küçük yaşına rağmen harika bir oyunculuk çıkarıyor, keza anne rolündeki Brie Larson da. Brie Larson bu filme hazırlanırken bir ay boyunca bir odada yaşamış ve düzenli olarak aynı besinlerle beslenmiş.
Film iki bölümden oluşuyor. Odada geçen zaman ve odadan sonraki zaman. İzleyecek olanlara spoiler vermemek için bundan sonrasından bahsetmek uygun olmayacaktır. Ancak söylemek gerekir ki sıkı bir psikolojik gerilim sizi bekliyor. Klostrofobisi olmayanların dahi izlerken zorlanacağını düşündüğüm film için diyebilirim ki: Son zamanlarda izlediğim en iyi uyarlama filmlerden biriydi ve Akademi Ödüllerine ne kadar itibar edilir, bilmiyorum fakat bu film ve anne rolündeki Brie Larson birçok ödülü hak ediyor. Brie Larson zaten en çok odamızı, dünyamızı kuran annelerimiz için ödülü hak ediyor.
Tuğçe Yılmaz
