Ruhu gasp edilen Kürt festivalleri

Dosya Haberleri —

Festival/Şırnak

Festival/Şırnak

  • İktidara geldiği günden beri 20 yıldır her alanda baskıcı ve yasakçı politikalara başvuran AKP hükümetinin, son dönemde en çok yasaklamaya başladığı alanlardan biri de sosyo-kültürel etkinlikler oldu. Özellikle son yıllarda iyice artan baskı ve yasaklamalar sosyal ve kültürel yaşamı boğarak, insanları adeta nefessiz bıraktı.
  • Berxbir Festivali, önceki yıllarda binlerce yurttaşın katılımıyla gerçekleşip günlerce süren bir festivaldi. Ancak Berxbir Festivali bu sene gasp edildi. Şırnak Valiliği ve Beytüşşebap Kaymakamlığı'nın öncülük ettiği festival gaspına katılım yüzlerle ifade edilirken festival katılımcılarına toplamda 240 bin TL dağıtıldı. 
  • HDP Şirnex Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, "Önceki yıllarda binlerce kişinin katılımıyla günlerce süren Berxbir festivali bu sene cansız, heyecansız, toplumsuz, kültürsüz bir şeye dönüşmüştü. Cansız bir şeydi. Orada kültür yoktu, heyecan ve sevinç yoktu. O coğrafyanın özü yoktu."

MİHEME PORGEBOL

Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de gelenekselleşmiş neredeyse bütün etkinlik ve festivaller, faşist-popülist bir çizgide ilerleyen AKP rejiminin yasaklamalarına takılıyor. Onlarca yıl kesintisiz bir şekilde gerçekleşen kültürel, sanatsal ve folklorik festivallerin birçoğu AKP döneminde ya yasaklandı, ya da özü ve doğasından koparılarak dönüştürüldü. Festivallerin yasaklanma gerekçeleri Türkiye kentlerinde çoğunlukla sözde toplumsal hassasiyetler ve manevi değerlere dayandırılırken, Kürdistan’da da sözüm ona güvenlik kaygılarına yaslandı. Oysa yetkililerin incir çekirdeğini doldurmayacak gerekçelerle yasakladığı festivaller, resmi başvurular yapılıp izinler alınmadan duyurulamıyor, programlarını belirleyemiyor.

Önce izin sonra yasak

Yasaklanan festivallerin tamamı gerekli tüm izinler alınıp hazırlıkları tamamlandıktan sonra yasaklandı. Mayıs ayında Eskişehir’de yapılması planlanan Anadolu Fest komitesinin kamuoyuna yaptığı açıklama da bunu doğruluyor. Komite, yaptığı açıklamada gerekli tüm resmi süreçleri tamamladıkları halde zaten bir kere erteledikleri festivali başka bir tarihte düzenleyebilmek için hiçbir diyalog ve hukuk zemini bulamadıklarını, bu yüzden de festivali yapamayacaklarını aktarıyordu. Yasaklandıktan sonra hukuk ve diyalog yolları kapatılarak yasaklanan tek festival Anadolu Fest değildi elbette. Türkiye kentlerinde düzenlenen Blues Festivali, Rock’n Coke, Adana Kebap ve Şalgam Festivali, Direniş Günleri, Sancaktepe Halk Festivali gibi onlarca festival güvenlik veya toplumsal hassasiyetler öne sürülerek yasaklandı. Bu sebeplerden yasaklanan son festival de Zeytinli Rock Festivali oldu. Organizasyon firmasının avukatları, konuyu 12 Ağustos'ta Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Firmanın dijital medya hesaplarından yapılan açıklamada, “Zeytinli Rock Festivali, bu sene 22-25 Eylül tarihleri arasında yapılacaktır. Festivalin detayları İdare Mahkemesi'nin vereceği karardan sonra açıklanacaktır" denildi.

Yasak Kürdistan’da olunca

Ancak söz konusu yasaklama ve baskı olunca herkesin malumu sebeplerden gözler Kürdistan’a çevriliyor. Festival ve sosyal etkinlikler konusunda da Kürdistan’ın her yerinde tam bir tahakküm hakim. AKP iktidarında, halkın yüzyıllardır yaşattığı gelenekler, on yıllardır yerel yönetimler ve sanatçıların emekleriyle gerçekleştirilen festivaller bir çırpıda yasaklandı. Yasaklananlar arasında her yıl dünyaca ünlü sanatçıların katıldığı sanat odaklı festivallerin yanında halkın yaşam biçiminin birer temsili haline gelen doğa festivalleri de bulunuyor.

Berxbir Festivali

Gasp edilen festival 

İktidarın kültür politikaları ideolojik karakteri gereği elbette ki yasaklamalarla sınırlı değil. Yasakların yanında manipülasyon da iktidarın kültür politikalarında önemli araçlardan biri. İktidar tıpkı kültür ve sanat eserlerini tek tek manipüle edip aslından koparmaya çalıştığı gibi festival ve sosyal etkinlikleri de manipüle ediyor. Bunun son örneği ise yüzyıllardır Beytüşşebap’ta yaylalara çıkan koçerlerin hayvanlarını topluca kırptığı Berxbir Festivali oldu. Berxbir Festivali, önceki yıllarda binlerce yurttaşın katılımıyla gerçekleşip günlerce süren bir festivaldi. İnsanlar bu festivale aylar önceden hazırlanır, festival sırasında konserler düzenlenirdi. Festivale katılanlar Kürdistan yaylalarında bin yıllardır süren toplumsal yaşamın korunabilmiş özgün bir formunu yaşatırdı. Ancak Berxbir Festivali bu sene gasp edildi. Şırnak Valiliği ve Beytüşşebap Kaymakamlığının öncülük ettiği festival gaspına katılım yüzlerle ifade edilirken festival katılımcılarına toplamda 240 bin TL dağıtıldı. 

Hüseyin Kaçmaz

Orada kültür yoktu

Gasp edilen Berxbir Festivali üzerine görüş aldığımız HDP Şirnex Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, “Festivaller toplumun bir araya geldiği, aynı duygu, ritim ve heyecanla ortak bir sinerji yakaladığı, ortak bir amaca odaklandığı organizasyonlardır. Somut kültürün yoğun olarak yaşandığı alanların başında geniş katılımlı festivaller gelir. İnsanı var edip yaşatan şey kültürüdür. İnsanın kendini rahat hissedebildiği, kendinin ve toplumunun gerçekliğini yaşayabildiği alanlar kültürel alanlardır. Böyle alanlarda birey ve toplumda inanç, umut ve cesaret ortaya çıkar. Festivaller tam da bu yüzden tarihin her zamanında toplumlar için büyük önem taşımıştır” diyerek festivallerin toplum için önemine değindi.

Kaçmaz, şöyle devam etti: “Berxbir Festivali’nin önceki yıllara ait görüntülerine baktığınızda on binlerce kişinin katıldığı, günlerce süren, insanların aylar öncesinden hazırlandığı bir festival görürsünüz. Ulusal kıyafetlerimiz ve çadırlarımızı hazırladığımız, birlikte gideceğimiz arkadaşlarımızla aylar öncesinden planlar yaptığımız dönemlerin heyecanını hepimiz yaşadık. Önceki yıllarda binlerce kişinin katılımıyla günlerce süren bir festival bu sene cansız, heyecansız, toplumsuz, kültürsüz bir şeye dönüşmüştü. Cansız bir şeydi. Orada kültür yoktu, heyecan ve sevinç yoktu. O coğrafyanın özü yoktu."

Berxbir Festivali

Halk devletin festivaline katılamadı

İktidarın mevcut politikalarla halkı kandıramayacağını belirten Kaçmaz, devletin kültür politikalarını çelişkili buldu. “Devlet, Kürt kültürünü yansıtan festivallere karşı açıkça bir düşmanlık besliyor” diyen Kaçmaz, gasp edilmiş festival ile HDP’nin bayramlaşma etkinliğini kıyasladı. “Bayramın ikinci günü halkımızla bayramlaşmak niyetiyle Koçer çadırlarını ziyaret etmiştik. Bizim bu bayram ziyaretimiz bile bir festival havasında geçmişti. O görüntüler basına yansıdıktan sonra iktidarın morali epey bozuldu. Bayramlaşma sırasında bir çağrı yapıp ‘Festivali, festivalin gerçek sahiplerine bırakın’ dedik. O yörenin insanları yüzyıllardır kendi irade, yöntem ve tecrübeleriyle düzenliyor festivallerini. Zaten Kürt düşmanı bir iktidarın ve devlet akılının düzenlediği bir festivale halkımız gerekli tepkiyi de gösterdi. Halk festivale katılım sağlamadı ve iktidarın beklentilerini boşa çıkardı” diyen Kaçmaz, hükümetin bir yandan toplumun isteklerini, iradesini ve beklentilerini baskılayıp yasakladığını bir yandan da sanki Kürt’ün kültürüyle bir sorunu yokmuş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığını belirtti. 

Vali: Nefes aldırmayalım

Festivalin bir devlet töreni gibi düzenlendiğini ve bir politika dahilinde organize ettiğini söyleyen Kaçmaz, bunu da Şırnak Valisiyle yaşadığı bir anıdan yola çıkarak anlatıyor: “İki buçuk yıl önce şimdilerde Emniyet Genel Müdürü olan dönemin Şırnak Valisiyle tesadüfen aynı uçakta Ankara’ya gidiyorduk. Aktaş, yanındaki HSK müfettişine açıkça HDP’nin bütün kültürel ve sosyal etkinliklerini yasaklamaları gerektiğini, çünkü toplumun bundan çok büyük moral bulduğunu söylemişti. Toplumun bu alanlarda bir araya gelince ciddi motivasyon kazandığını, bu nedenle bu etkinliklerin çok net bir biçimde tümden yasaklanması gerektiğini söylemişti. Aynen şu ifadeyi kullanmıştı: ‘Sürekli presle nefes aldırmamamız gerekiyor.’ Bu sözlere karşılık verip müdahale ettiğim için ciddi bir tartışma yaşandı aramızda. Tabii burada nefes aldırmamaktan kastettiği öğe sadece partimiz değildi. Nefes aldırılmaması gerektiğini düşündüğü şey toplumun kendisiydi. Toplumun kültürü ve kimliğiydi. Uçakta şahit olduğum bu cümleler bile başlı başına devletin festivallerden ve sosyal etkinliklerden niye bu kadar korktuğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Tabii ki yürütülen konsepti de gösteriyor.”

Festival değil zoraki toplantı

Ayrıca gasp edilerek düzenlenen festivalin katılımcılarına dair de bir profil çizen Kaçmaz, “zoraki toplantı” diye tanımladığı festivalin katılımcılarının da “resmi bir törende protokolün karşısına çıkmış sistem destekçileri, sistemden beslenen kişiler ve kolluk güçleri” olduğunu söyledi. 

Doğanın enkazı üzerinde festival

Devletin Kürdistan’daki festivaller üzerinden yürüttüğü politika yalnızca yasaklama ve manipülasyonla sınırlı değil. Devlet, organize ettiği yeni festivallerle Kürdistan’daki fiziki ve kültürel tahribatı da derinleştiriyor. Bu festivallerden en belirgini ise Cilo Sat Gölleri Festivali. Festivalin yapıldığı bölge, 25 Eylül 2020 tarihinde İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Milli Park olarak ilan edildi. Milli Parkları Koruma Kanunu'nda "Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz", "Yaban hayatı tahrip edilemez", "Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz", "Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz" ifadeleri geçmesine rağmen Cilo ve Sat bölgesi devlet ve şirketler eliyle delik deşik edildi. Burada kalekollar, maden sahaları ve HES’ler inşa edildi. Derîyê Cehfer ve Gezre bölgelerinde yapılacak olan büyük kalekol şantiyesi için Cilo Buzulları’nın bulunduğu alanların büyük bir kısmı beton bloklarla dolduruldu. Betondan elektrik direkleri dikildi. Askeri operasyonlar için bölgenin hassas doğal yapısını hiçe sayan yollar yapıldı. Hakkari kayyumu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun siyasi bir zafer olarak sunmak istediği "Cilo Sat Gölleri Doğa Sporları Festivali" için Sat Buzul Gölü'ne kadar araç yolu yapıldı. Göl tahrip edildi. Öncesinde de bölge operasyon bölgesi ilan edilip köylülerden arındırılarak bir ay boyunca bombalandı. Bunca tahribat ve skandala rağmen Temmuz ayında festivalin dördüncüsü yapıldı.

***

Batman-Hasankeyf Kültür Sanat Festivali

Batman-Hasankeyf Kültür Sanat Festivali'nin ilki DTP’li (Demokratik Toplum Partisi) Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan’ın girişimleriyle 2003 yılında gerçekleştirilen bu festival, Türkiye ve Kürdistan tarihinin en kalabalık ve geniş çaplı sanat etkinliklerine sahne oluyordu. Festival, odağına müzik, tiyatro, dans, heykel, sinema ve sanatın birçok dalını alıp dünyanın her yerinden sanatçıları ağırlıyordu. Festivale bir ay kala atölye ve eğitimler başlıyor, şehir karnaval havasına bürünüyordu. Dünyanın en kalabalık konserleri listesine giren Ciwan Haco Batman Konseri de bu festival kapsamında gerçekleşmişti. Yine dünyaca ünlü Inti-Illimani’nin bu festival kapsamında verdiği konserde 300 bini aşkın insan buluşmuş, Batman’a sadece Kürdistan’ın diğer kentlerinden değil, Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden de insanlar akın etmişti. Aynı ruhla yalnızca 9 yıl düzenlenebilen festival, 2013 yılından sonra siyasi soykırım operasyonları ve kayyum rejiminin kültürel kırım politikaları doğrultusunda bir daha yapılmadı.

 

Munzur Kültür ve Doğa Festivali

22 yıl önce OHAL koşullarında düzenlenmeye başlanan Munzur Kültür ve Doğa Festivali, o günden bu yana her sene yasaklamalarla karşı karşıya. Kentin yurtsever ve demokratik kurumlarının ortaklığıyla gerçekleştirilen festival için her yıl Kürdistan, Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’nun farklı merkezlerinden insanlar Dersim’e akın ediyor. Doğayla iç içe sanat ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapılan festival, her sene türlü yasaklamalarla sabote edilmek isteniyor. 22’incisi Temmuz ayının 21-22-23 ve 24’üncü günlerini kapsayacak şekilde organize edilen Munzur Kültür ve Doğa Festivali, başlangıcına iki gün kala valiliğin yayımladığı kararlar yüzünden iptal edildi. Festival komitesinde yer alan HDP Dersim İl Eşbaşkanı Nazlı Çeliköz, iptali şöyle yorumluyordu: “Yaptığımız çalışmalara ve programa karşı valilik festivale son iki gün kala birçok yasak açıklaması yaptı. Valilik bazı sanatçıların sahne almasına izin vermedi, sonrasında tadilatta olmamasına rağmen stadyum ve kentteki öğrenci yurtlarına yasak getirildi. Kentteki alanlar burada yaşayan insanların en doğal hakkı. Ama en yoğun dönemde kullanmaları yasaklanıyor. Bu festivali ‘asimilasyon politikalarına ve kültürel kırıma dur’ demek için yapacaktık. Ama valilik bizim dışımızda kendi önüne bir plan koyarak bu yasakları ilan etti.”

Eruh Çırav Kültür, Sanat ve Doğa Festivali

İlki 2009 yılında düzenlenen Eruh Çırav Kültür, Sanat ve Doğa Festivali, Çırav dağı eteklerinde on binlerce yurttaşın katılımıyla gerçekleşiyordu. Düzenlenmeye başlandığı yıldan itibaren askeri baskı ve saldırılara da sahne olan festivale dışarıdan gelen yurttaşlar Eruh halkının evinde ağırlanıyor, etkinlikler gece gündüz sürüyordu. Festivalin 5. yılında ise ilk iptaller gelmeye başladı. 2013 yılında Siirt valiliğinin keyfi kararıyla ertelendi. Daha sonraki yıllarda yasaklara rağmen ısrarla organize edilen festivalin en son 8’incisi organize edildi ancak gerçekleştirilemedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.