“Rusya ile barış yapılmaz"

Aykan SEVER yazdı —

  • "Rusya ile barış yapılmaz" anlayışının sonuçlarından biri de kaçınılmaz olarak şu: Mevcut Putin yönetimi ve hatta şimdiki Rusya ile masaya oturulamaz; Putin'in alaşağı edilmesi Rusya'nın da Batılı sermayedarların sömürüsüne müsait hale gelmesi gerekir.

3. Dünya Savaşı'nın Ukrayna cephesindeki çatışmalar 3. yılına girdi. Savaşın ritmine kendini kaptırmış politikacıların  çılgın bir biçimde karşılıklı silahlanmayı ve asker sayısını artırmaktan öte bir politikalarının olduğu söylenemez. 

Batılı politikacıların genelinin son dönemdeki şiarı, Rusya ile barış yapılamaz. Bunun elbette bir çok anlamı var. İlk sonuç Ukrayna cephesinde daha çok insanın kanının döküleceğidir. Ayrıca hem Avrupa hem de Rusya'da bir çok hayatın daha fazla sefalete sürükleneceği anlamına geliyor. Zira militarizme, savaşa dönük harcamalar şimdiden Avrupa'nın genelinde hayatı çok daha pahalı ve zor hale getirdi. Buna başta çiftçiler olmak üzere geniş kesimlerden tepkiler var. İnsanlar yaşamlarından memnun değiller. (Bu arada Almanya acaba esrarı serbest bırakarak "mutluluk" hanesine kendince bir şeyler mi yazmak istiyor?) Bütün bu durumun kaçınılmaz sonuçlarından biri de solun da etkisizliğiyle koşullanan, sermaye tarafından yolu açılan neo-faşizmin siyasal tırmanışı oluyor.

"Rusya ile barış yapılmaz" anlayışının sonuçlarından biri de kaçınılmaz olarak şu: Mevcut Putin yönetimi ve hatta şimdiki Rusya ile masaya oturulamaz; Putin'in alaşağı edilmesi Rusya'nın da Batılı sermayedarların sömürüsüne müsait hale gelmesi gerekir. Putin'in bu güne kadarki izlediği çizgisi ise koltuğunu kaybetmektense dünyayı yakmaya müsait bir politika. Özeti zorda kalırsa nükleer silah kullanmaktan çekinmeyecektir.

"Rusya ile barış yapılmaz" zihniyetinin bir ileri adımı ise emin olunuz "Çin'le de barış yapılmaz" olacaktır. Zira bu doğrultuda savaş hazırlıkları yoğun. Sonuçta Batılı politikacıların kapitalizmin ihtiyaçlarına boyun eğerek bu savaşı dünyanın sonunu getirme pahasına sürdürecekleri açık. Bütün bu söylediklerim mevcut paylaşım savaşının diğer iki ana karakteri Çin ve Rusya'ya herhangi bir masumiyet atfetmiyor. Onlar da savaştan pay almak için dünyanın geleceğini hiçe sayan alabildiğince acımasız politikalar yürütüyorlar. Örneğin Rusya son dönem Sahel ve Orta Afrika bölgesindeki Fransız emperyalizminin yerini Wagner aracılığıyla alıyor. Putin'in bu konudaki tekerlemesi şöyle olsa gerek: “Anti-emperyalizm" bahane yeraltı kaynakları şahane.” 

ABD ve TC'nin Somali ile yaptığı anlaşmalar da bu kapsamda. ABD Mogadişu yönetimiyle bölgede beş askeri üs yapımı için mutabakat imzalarken; TC "denizde güvenlik" lafı etrafında Somali'nin petrollerinin peşinde. TC iki bin askeriyle 2017'den bu yana Somali'de üstlenmiş durumda. Fakat son anlaşmayla daha kapsamlı bir biçimde ülkeye yerleşiyor. Tabii bu yeni konumlanma öncelikle ABD-TC (ve İsrail) arası bölgede uyumun yanı sıra Etiyopya'nın Somaliland'i tanıma ve deniz çıkış koridoru oluşturmasına karşı bir adım. (Bu arada soykırımcı Addis Ababa yönetimi Bayraktar dronlarının en yağlı müşterileri arasında.) Ayrıca Yemen'deki Husilere, İran ve Çin'e karşı pozisyon alma anlamına geliyor. TC bu arada Cibuti ile de askeri eğitim anlaşması yaptı. Rejimin Sudan'daki askeri varlığı da düşünülünce bu Kızıldeniz üzerindeki trafikte söz sahibi olmasını doğal olarak sağlayacaktır. 

Kısaca Güney Kafkasya cephesindeki gelişmelere değinelim. TC ve İsrail destekli Aliyev hanedanlığı yüzyıllık haritaları kullanarak Ermenistan'ın neredeyse tamamına yakınının kendinin olduğunu iddia ediyor. Sınır hatlarında taciz atışları ve provokasyonlar yoğunlaştı. Rusya'dan kurtulmaktan öte bir politikası olmayan Paşinyan yönetimi bu süreçte Fransa ve Almanya'ya yaslanmaya çalışıyor. Bugün Berlin'de başlaması beklenen Bakü-Yerevan "barış görüşmeleri" nasıl sonuçlanır bilemeyiz ancak Batılıların hedefinde asıl olarak Rusya'nın bölgeden çıkarılması var. Bunu gerçekleştirmek için Paşinyan yönetimine muhtemelen sonradan tutmayacakları bazı güvenceler vererek Azerbaycan'a yeni tavizler vermeye zorlayacaklardır. Suynik bölgesinden Zengezur Koridoru'nun açılması, Ermenistan anayasa ve sembollerinden değişiklikler gibi. Bu Aliyev rejimini şimdilik durdurabilir.

Özetle savaşın aktörleri ne dünyanın ne de halkların geleceğini umursuyor. Varsa yoksa bugün sürdürdükleri iktidarlarının ihtişamını korumak, egemenlik alanlarını büyütmek. Kapitalist-sağ zihniyetin iktidarı dünya çapında yıkılmadığı sürece de bu devam edecek…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.