Kâbus, umut ve Rojava Devrimi...
Aykan SEVER yazdı —
- Dünya solu adına stratejik perspektiften yoksun adeta debelenilen günlerde Rojava'daki değişim başka bir olasılığı gündeme getirdi. Dünya değişebiliyordu. Tarihin ezilenler adına sonu gelmemişti. Ve ancak UMUT mücadele ile birlikte var olabilirdi.
Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası paylaşılacak ve üzerinde hegemonya kurulacak her anlamda "boşluklar"ın oluşması şu anda da devam etmekte olan 3. Dünya Savaşı'nı başlatmıştı. Kapitalizm o zaman zaferini ilan etse de aslında daha işin başındaydılar. Asıl olarak şimdi "galip" olduklarını söylemek yanlış olmaz. Çünkü artık dünyanın genelinde insanlar bırakın hayal kurmayı en ufak bir düş görme olasılığını dahi mahkum eden bir körleşme hali içinde kayboldular.
Daha önce Amerika'nın dünyanın bir numarası olma hesabıyla bütün çürümenin billurlaştığı mekan olduğuna değinmiştim. Yine bugünlerde Amerikan politik sahnesinde olanlar bunu bir kez daha doğrular nitelikte. Bazı okuyucular için tekrar olacak ancak temrin de ara sıra işe yarayan bir anlama-öğrenme yöntemi. ABD'de demokrasi güç/sermaye sahiplerinin politikacılara önce yatırım ve sonrasında tahsilat yapmasından ibaret bir süreç. Aradaki kampanya, mitingler, sandığa gitme vb. işler ise dekor. Bu gizli saklı da değil aslında. İsteyen X'te dünyanın en zengini olan (250 milyar dolar) Elon efendinin ne yaptığına bakabilir. Musk açıktan Trump'a yatırım yapsa da "Demokratlar" da tıpkı Biden'ın yaptığı gibi kamu kaynaklarını tıkır tıkır Musk'ın cebine saymak zorunda. Öyle yapmadığı takdirde başına gelecekleri kimse bilemez. Biden'ın aday olmayacağını açıklaması "Demokrat" Parti'nin şansını artıracaktır ancak kim kazanırsa kazansın "kasa"ya çalışmak zorunda. K. Harris'in kadın veya etnik kökeninin Biden'dan farklı olmasının da bu başlıkta belirleyici bir önemi olmayacaktır. Seçimler olacak ancak ortada sahiden farklı ve seçilecek bir fikir var mı? Yok! Ancak şöyle yalanlara belki yine şahit olacağız. Biden hatırlayacak olursanız "ABD'de yapısal ırkçılık var, buna son vereceğiz" demişti, bu konuda kendi ülkesinde hiç bir ilerleme olmadığı gibi körüklediği savaşlar sayesinde ırkçılık tüm dünyada tıpkı sıcaklıklar gibi tavan yaptı. İsrail ve TC halklar üzerinde alenen soykırım saldırılarına devam ederken, dünya savaşlar ve iklim krizi ile yakılıp yıkılırken Bernie Sanders, Ocasio Cortez gibilerin gösterdikleri usulen "sol" muhalefetin ise kandırmacadan öte bir anlamı yok!
ABD "demokrasi"sinin cebe çalışma olayını bir örnekle daha izah etmeye çalışayım. Geçen hafta BBC Türkçe gibi rejiminin borazanına dönüşmüş yayınların "Türkiye düşmanı" diye sunduğu eski Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez kendisine yöneltilen 16 başlıkta suçlu bulundu. Bunların arasında rüşvet, casusluk dahil bir çok itham var. Karar duruşması 29 Ekim'de yapılacak. Aslında Menendez'in yaptığı basitçe şuydu: Makamını adalet, eşitlik, insan hakları gibi değerleri hiçe sayıp külçe külçe altınları cebine atmak için kullanmıştı, bir de küçük ayrıntı, bu rüşvetleri beyan edip vergisini vermemişti. Bence gerçekte tek hatası ise yeterince güçlü olmadığı halde yakalanmasıydı. Çünkü Biden aile boyu benzer suçların içinde; Trump derseniz malumunuz suça batmış vaziyette. Dava sonrası tıpkı diğer hırsız politikacılar gibi "vatansever" olduğunu iddia eden Menendez'in insanlık adına en önemli suçu ise kalpazan olmasıydı. Çünkü örneğin TC'ye F-16 satışına karşı çıkarken doğru bir tutumla rejimin emperyalist-saldırgan politikalarına, insan haklarına aykırı tutumlarına dikkat çekiyordu. Ancak TC ile benzer zihniyetin hüküm sürdüğü Mısır'a ise silah satılsın, yardım yapılsın diye helak oluyordu.Tabii ki Menendez de diğerleri gibi parayı bastıran için oynayacaktı. Velhasılı kelam Menendez'in TC düşmanlığı yoktu sadece rejim gerekli ödemeyi zamanında yapmamıştı.
ABD demokrasisi ile ilgili yukarıda anlatılanlara kulak asmayıp elbette sinekten yağ çıkarmaya çalışanlar yine olacaktır. Bunlar zavallı bağımlı kafalardır. Onların tedavisinin mümkün olduğunu ise sanmıyorum.
Dünya solu adına stratejik perspektiften yoksun adeta debelenilen günlerde Rojava'daki değişim başka bir olasılığı gündeme getirdi. Dünya değişebiliyordu. Tarihin ezilenler adına sonu gelmemişti. Dünyada herkesin savaşın-faşizmin karanlığında gözü kamaşmamış, aklı kaybolmamıştı. Ve ancak UMUT mücadele ile birlikte var olabilirdi. Pekala başka bir dünyanın yaratabileceğine işaret ediyordu. Bütün bunları görmezden gelip gündelik mücadelenin sınırlarında kalarak elbette yeni bir gelecek yaratma da umut olma da mümkün değildir. Hele hele sınıflar mücadelesi uzayda cereyan ediyormuş gibi davranıp en yakınında 3. Dünya Savaşı'nın birer yansıması olarak Rojava ve Başûr'a yönelik TC'nin emperyalist işgal harekatları devam ederken bunları görmezden gelerek yapılacak gündelik politikanın hiçbir başarı şansı yoktur. Ancak milliyetçilik batağına saplanılacağı ise garantidir...