Sahi, ‘niye böylesiniz?’

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • On yıllık abesliğin, süreçte yaşanan kayıpların, tırmanan haksızlıkların, altı buçuk yıl kapatılmanın inadına Kozağaçlı’nın metni direnmenin güçlendirici etkisine kanıt niteliğinde. 
  • Selçuk Kozağaçlı ve 21 meslektaşının birlikte yargılandıkları davada savcılık iddianamesi akıllara zarar bir hatta işliyor. İddianame gizli olarak tanımlanan tanıkların ifadesine ve dijital belgelere dayanıyor.
     

'Sahi’yi ben ekliyorum. ‘Niye böylesiniz?’ diye soruyor, Selçuk Kozağaçlı, 2013’ten bu yana ve altı buçuk yıldır tutuklu olarak TMK kapsamında yargılandığı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu davasının karar duruşmasında yaptığı ‘savunma’da. Altmış küsur sayfada (yazı tipi: Calibri, Harf boyutu: 11,5, Satır aralığı: 1,5), üniversitelerde Hukuk ve Siyaset, Hukuk Felsefesi, Hukuk ve Siyasal İktidar konulu derslerde örnek metin olarak okutulması gereken metin yargı tarihine ‘savunma’ olarak adlandırılsa da Kozağaçlı’nın altını çizdiği gibi kendini savunduğu değil 37 savcı ve 42 hâkimin elinden geçen dava dosyasının ve ilgili savcıların ve hâkimlerin neden oldukları gibi olduklarını retorikte sorarken aslında detaylı olarak anlattığı bir tartışma metni. Metin literatüre ve yargı tarihine ‘savunma’ başlığıyla geçse de kendini değil birlikte yaşamanın savunusunu yapan bir öznelik hâline tanıklık ediyoruz. 
 
Öte yandan, Selçuk Kozağaçlı ve 21 meslektaşının birlikte yargılandıkları davada savcılık iddianamesi akıllara zarar bir hatta işliyor. İddianame gizli olarak tanımlanan tanıkların ifadesine ve dijital belgelere dayanıyor. Basitçe ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu üyesi avukatların DHKP-C üyesi oldukları, DHKP-C’nin terör örgütü olduğu ve dolayısıyla söz konusu avukatların terör örgütüne üyelik suçundan yargılandıkları yazıyor. Gizli tanık ifadelerine dijital belgelere ek olarak yargılanan avukatların avukatlık yaptıkları sanıkların siyasal görüşleri, örgütlülükleri ve yargılandıkları davalar iddianamede suç delili olarak yer alıyor. Fars diyorduk; değil mi? 2013’te dönemin başbakanının henüz dava başında kendisine dayanarak verdiği karar, dosyaya sıkıştırılan ve sıkça anlaşılamayacak bir dille yazılı gerekçelerle, delillerle, esrarengiz tanık ve itirafçılarla mahkeme nezdinde onaylanıyor. Geçtiğimiz Cuma günü (11 Kasım) kararın çıktığı duruşmada sanıklara en fazla 20 yıl altı aydan en az altı yıl üç aya kadar hapis cezası verildi. Karar duruşmasından daha kısa süreli hapis cezaları da karar duruşmasından çıktı. Ancak, bu örneklerde sanıklar halihazırda terör örgütüne üyelik suçundan hüküm giymişlerdi - salt propaganda yapmaktan ceza aldılar.
 
Selçuk Kozağaçlı, mizahi kıvamında, keskin tespitleri yerinde, ülkenin ve dünyanın içinden geçtiği tuhaflıklar manzumesine alayla bakarken insandan vazgeçmeyen, benim gibilerin insan-olmayan-hayvanların da eklenmesini özlemle bekledikleri - gerçi ekolojik haklara gönderme var - metinde hukukun anlamı, liberal ve liberal olmayan rejimlerde işleyişi, otoriterleşme süreçlerinde liberal hukuk ilkelerine sarılmanın nafileliğine işaret ediyor. Hukukun toplumsal-tarihsel gerçekliğini felsefeden edebiyata uzanan bir üslûpla anlatırken liberal ve otoriter hukuk uygulamalarındaki ortak tuzakları, adalete bakarken hukuka dayanmayı, adalet ve hukuku vicdanla ve tarihle anlamayı; diğer bir ifadeyle, adaleti - doğrudan bu terimle tanımlamasa da - şeyleştirmeyi  eleştiriyor.
 
Girişe ek olarak üç bölümden oluşan metinde farklı örnekler arasındaki bağı gerek liberal gerek otoriter rejimlerde hukuk kapsamında sağlanacak adaletin imkânsızlığını gösterecek şekilde kuruyor: 1. Dosyanın Kıyameti: Ebru; 2. Dosya: Odadaki Fil; 3. Kesirin Sadeleştirilmesi: Adalet. Her bölüm bir mevcut hukuk pratiğinin adaletsizliğinin ve bunun vicdansızlıkla açıklanamayacağının; Tarihe referansla tam anlaşılamayacağının detaylı açıklanmasına ev sahipliği yapıyor. Her bölüm, adaletsizlik karşısında, devletin baskı aygıtları arasında olan hukuktan değil politik eylemin yaratıcılığından, mazlumun yanında olmaktan ve gerek adaletsizlikten zarar görmenin gerek adaletsizliğe karşı politik direnişin sınıfsallığını anlatıyor: ‘Sadece politika bugün burada eylememizi; kurmamızı ve yıkmamızı, böylece adaletin bundan başka hiçbir yerde ve zamanda olmadığını öğretir. “Payı olmayan” payını almak, kesiri sadeleştirerek eşitlemeyi mümkün kılmak üzere harekete geçtiği an -ki bu her zaman sadece “şimdi” mümkündür- adalet elimizde ışıldamaya başlar.’
 
On yıllık abesliğin, süreçte yaşanan kayıpların, tırmanan haksızlıkların, altı buçuk yıl kapatılmanın inadına Kozağaçlı’nın metni direnmenin güçlendirici etkisine kanıt niteliğinde. İlk duruşmasından alıntıladığı, Giriş bölümünde tekrarladığı cümle bu etkiye işaret ediyor:
 
‘Konuşabilmeyi hafife almayın biz almıyoruz.
Burada bulunmamızın, ölü veya sağ, yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız: Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız.’
 
Ve hep beraber soracağız: Sahi, siz niye böylesiniz?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.