Saltanat koruma silahı: Kimyasal

Forum Haberleri —

.

.

  • Bugün ayağa kalkıp isyan hakkının kullanılması gerekmektedir. Yoksa gelecekte de bugün susanların çocukları ve torunları zehirli gazlarla katledilecektir. Çünkü TC devleti, “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” zihniyetinden beslenmektedir.

HÜSNÜ ÇAVUŞ
Bugün olanlar tarihte olanların bir devamıdır. Bu nedenle günümüzü anlamak ve devletleri tanımak için tarihe bakmak gerekir. Başka bir yöntemle egemenlere karşı mücadelenin doğru yöntem-tarz ve üslubu tespit edilemez. 
“TC İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetmeliği Başkanlığı” imzasını taşıyan “Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN)” başlıklı yazıda kimyasal olayların tarihçesine şöyle değinilmektedir: “...çok zehirli gazların kullanımı yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Savaşlar, isyanlar ve teröristler... bu tür maddelerin kullanım alanları arasında sayılabilir... Kimyasal savaş malzemesinin kullanımı MÖ 5. Yüzyıla dayanmaktadır. “Peloponez Savaşı” sırasında Spartalılar kömür, sülfür ve ziftin yanması sonucu açığa çıkan dumanı, Atinalıların sığınaklarında saklanan insanları etkisiz hale getirmek amacıyla kullanmışlardır. 15. Yüzyılda Romalılar, gizli sığınaklarda saklanan düşmanları tahriş edici duman yardımıyla etkisiz hale getirmişlerdir. Kimyasal silahların modern kullanımları ise 1. Dünya Savaşı’na dayanmaktadır.” TC devleti kendi belgesinde bu tespitleri yapmaktadır. Yani cumhuriyetin kuruluşundan beri bu konuyla yakından ilgilenmektedir. Burada da “Kürt Kapanı”na stratejik yaklaşım ve aynı zamanda da saldığı korku görülmektedir. Bu sonuca, 100 yıllık tarihi boyunca Kürtlere karşı kimyasal silah kullanılmasına bakarak ulaşmaktayız. 

Belgelere yansıdığı kadarıyla 1. Dünya Savaşı boyunca klor, fosgen, siyanür ve hardal gibi zehirli gazlar yaklaşık 125 bin ton kullanılmış ve 90 bin kişinin ölümüne 1 milyon 300 bin kişinin de ağır etkilenmesine yol açmıştır. Halkların aleyhine egemenlerin çıkarlarını korumak için inşa edilmiş olan Devletlerin paylaşım savaşlarında ölenler egemenler değil, halklar olmuştur. 

Saraylarında daha rahat saltanat sürmek için halklar kendi sistemlerine kurban olarak sunulmaktadır. Nazi Almanyası’nın Fransız ve Sovyet ordularına ve yahudilere, Japonya ve Amerika devletlerinin de birbirlerine karşı zehirli gazlar kullandığı bilinmektedir. İngiltere’nin Irak’ı işgalinde Şex Mahmut Berzenci direnişinde kimyasal gazlar kullanmıştır. 2. Dünya Savaşı’nda ahlaki değerlerden uzak bilim esas alındığından, daha ölümcül silahlar ve kimyasal maddeler üretilmeye devam edilmiştir. 

TC’nin Zilan ve Dersim’de kullandığı zehirli gazlarla binlerce Kürt’ü soykırıma uğratmıştır. Dersim Soykırımı sürecinde Elazığ Emniyet Müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangil, yıllar sonra kendisiyle röportaj yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ses cihazına, “Kızılbaş Kürtler bir fare gibi mağaralarda zehirlenerek öldürdü” demesi de, Türk egemenlerin ve ırkçılarının devletinin “kimyasal TC” olarak tanımlanmasına yol açıyor. Ve tabi ki, Saddam diktatörünün Halepçe de binlerce Kürt’ü zehirli gazla katlettiğini de tekrar hatırlamak gerekiyor. 

1933 yılında jandarmanın ders kitabı olarak basılan “Jandarma Talimnamesi”ne de dikkat çekmek gerekiyor. Önceki deneyimlerden hareketle tecrübelerini daha da geliştirerek TC askerlerine öğretiyor. Çünkü ileride tekrar bu yönteme başvuracaklarına dair bir amaçları var. 
Talimname’de ki şu cümleleri okuduğumuzda bugün gerillaya karşı daha da geliştirilmiş zehirli gazların kullanıldığını görmekteyiz: “Biz Zeylan hadisesinde şakilere karşı savaşırken şu metotları kullandık... Mağaraya sığınmış olan eşkiyaların teslim olmasını sağlamak ya da olmazsa öldürülmesi için mağazaya gaz ve duman salınmalı. Ya teslim olurlar ya boğulurlar. Bunu yaparkende mağaranın başka bir çıkışı olmamasına dikkat edeceksiniz. Eşkiyalar bu son zamanlarda mağaralarda bir havalandırma bacası açıyorlar...” Bunlar Zilan katliamından sonra dile getirilenler. 

Bugün gerillalara karşı kullanılan yöntem ve gazlara baktığımızda dün yaşananların bugün de Zap, Metîna ve Avaşîn’de aynen devam ettirildiği görülüyor. Bu nedenle yazının girişinde, bugün olanlar tarihte olanların devamıdır cümlesi kullanıldı. Eğer yarın da aynı cümle kullanılmak istenmiyorsa, bugün ayağa kalkıp isyan hakkının kullanılması gerekmektedir. Yoksa gelecekte de bugün susanların çocukları ve torunları zehirli gazlarla katledilecektir. Çünkü TC devleti, “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” zihniyetinden beslenmektedir. Bu zihniyet, öz savunma hakkını zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Kapitalist modernite ezilenleri an be an zehirlemektedir. Televizyonlarıyla, gazeteleriyle, tüketim hastalığıyla, ahlaki politik toplumun demokratik komünal değerlerinin toplumsal yaşamımızdan tamamen yok edilmeye çalışılmasıyla zehir saçmaktadır. Zehirlenmemek için direniş bir haktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.