Savaş silahı: Su

Forum Haberleri —

Su/foto:freepik

Su/foto:freepik

  • Su varlıklarına dair kapitalist sistemin nihai amacı, tüm canlıların sağlıklı ve ücretsiz suya erişimin engellenmesidir. Yer altı ve yer üstünde hızlıca tüketilmesi, kıtlaşan suyun ticari bir meta olmasını sağlamak. Ardından gasp ettiği su varlıkları ile şantaj, tehdit ve yaptırımlar uygulamaktır.

GÜNER YANLIÇ

En önemli yanlışımız her şeyi, herkesi egemen sistemin öğretileri ve insani ölçeklerle tanımlamamızdır. Bu noktada egemen sistemin kalıplarından sıyrılıp bakmamız bizi doğru soruya ve oradan doğru cevaba götürecektir.

Bir daha vurgulamakta yarar olan cümlemiz şudur; Su, tüm yaşam için canlı-cansız yerkürenin vazgeçilmezi, varlık nedenidir. Yaşamın temel nedeni olan su bir haktır ve tüm varlıklar için erişilebilir olmalıdır.

Egemen kapitalist sistem, saldırılarına özel savaş politikalarını da ekleyerek yoluna devam etmektedir. Doğal varlıklar; hava, su, toprak hatta güneşi özel savaşta kullanılan bir silaha dönüştürmektedir.

 

Egemenler doğal varlıklardan silah yaratabilme amacına ulaşmak için bir çok başlıkla çalışmaktadır. Suyun bir savaş aracına dönüşmesi için başvurduğu yollardan bazılarına bakarsak daha anlaşılır olur.

Su varlıklarına dair kapitalist sistemin nihai amacı, tüm canlıların sağlıklı ve ücretsiz suya erişimin engellenmesidir. Yer altı ve yer üstünde hızlıca tüketilmesi, kıtlaşan suyun ticari bir meta olmasını sağlamak. Ardından gasp ettiği su varlıkları ile şantaj, tehdit ve yaptırımlar uygulamaktır.

Tarım üretimindeki politikalarıyla kurakçıl iklimlerde sulu tarım üretim modelini teşvik ve sübvanse etmek. Yine tarımsal sulamada bocalama yöntemi ile sulama yapılmasını sağlamak. Anızların yakılmasının önüne geçmeyen politikaları, aşırı bir şekilde herbisit ve pestisit kullanımının serbestisiyle;

Emperyal madencilik politikalarıyla siyanür ve türevlerinin kullanılarak madencilik yapılmasına izin vermesi, kaya gazının çıkarılması için yüzlerce öldürücü kimyasalın akiferlere karışmasına izin vermesi, akiferleri dahil kirletmesiyle;

Endüstriyalist su ve enerji politikaları ile sazlık ve bataklıkların kurutularak suyun kendini arıtabilmesini engellemek, sanayi ve gri atıkların dere-nehir ve göllere drene edilmesiyle;

HES’ler ve barajlar yoluyla hapsedilmesi, can suyunun bile verilmemesi, su kullanım hakkının elli yıllık kontratlarla sermaye şirketlerine devri ve kontrolü amaçlanmaktadır. Bu yol ve yöntemlerle canlı yaşamın temel hakkı elinden alınmaktadır.

Türkiye binlerle ifade edebileceğimiz HES ve yüzlerce barajı kendi su ya da enerji sorununu çözmek için yapmamıştır. Kendi ulus- devletinin inşasına devam etmek endüstriyel ölçekte sanayinin kazancını artırmak üzerine kurmuştur. Bu temel amaçlar neticesinde su onun için kullanılacak bir silah olmuştur.

Türkiye ve onunla aynı amaca hizmet eden ülkelerin bu yanlış ve öngörüsüz politikaları küresel ölçekte kırımlara neden olmaktadır. Bu kadar barajın yapılmasının önemli bir nedeni de Kürt halkının doğal ve toplumsal yapısının ekonomisinin bozulması, açlık ve susuzluk ile göçertilmesi amaçlanmaktadır.

Türkiye devleti tekçi ulus inşası için Kürt kırımının politikası olarak GAP projesini devreye koymuştur. Bu kapsamda yaptığı yüzlerce HES ve özellikle onlarca ifade edebileceğimiz güvenlik barajı su varlıkları ile yapılan bir kırımdır.

Devasa barajlarla makro ölçekte iklim değişikliğine neden olmaktadır. Küresel iklim değişikliği ve ısınmanın artmasına neden olmaktadır. Su canlı yaşama karşı kullanılan bir savaş silahı olarak kullanılmaktadır. Aslında böylece ilerleyen sürelerde kabul etmek zorunda kalacakları ve kapsama alınacak olan bir savaş suçuna imza atmaktadır.

Harz ormanlarında kuruyan kayın ağaçlarının, Endonezya’da olan tsunamilerde, Japonya’daki depremde, Afrika’nın çölleşmesinde bu politikalarınınizleri vardır. Hakeza sel, heyelan ve don’un yıkıcılığında ve totalde küresel ölçekte iklim değişikliğinde Türkiye’nin baraj politikaları en önemli sebeplerden biridir.

Türkiye’nin fütursuz politikalarının küresel ölçekte neden olduğu kırımların sonuçları göz önüne alındığında bu bir savaş suçu sayılmalıdır. Ve istemese, imzacısı olmasa da ekolojik kırım suçunu işlediği için er geç yaptırımlara maruz kalacaktır.

İmzacısı olduğu uluslararası sözleşmeler dahil hiçbir kural kaide dinlemeyerek kırımlara imza atmaktadır. Bu sayı ve ölçekte yaptığı barajlar ile komşu ülkelere şantaj ve yaptırımlar uygulamaktadır. Bu gün kurumak üzere olan Basra sazlıkları bu politikanın sonucudur. Uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınan sınır aşan suların imzacısı olmayarak tehdit ve şantaj hakkının baki kalmasını sağlamıştır. Sınır aşan suların adil dağılımını engellemiş, komşu ülkelerle olan ilişkilerini susuzluk yoluyla terbiye etmiş, aba altından sopa göstererek yaptırımlar uygulamıştır.

Tışrîn barajı sınır aşan sular üzerine kurulmuş önemli bir barajdır. Canlı yaşamın devamlılığı için gereklidir. Yıllardır süren saldırılar son üç ayda aralıksız ve artarak devam etti. Amaç demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü temelde kurulmuş olan yaşam alanının canlı yaşamı göçertmek ve en nihayetinde birlikte yok etmekti.

Toplumsal ekoloji perspektifinin hayat bulduğu Rojava’da halkın Tişrîn barajında yaptığı direniş, ekoloji mücadelesinin ‘üç beş ağaç’ meselesi olmadığını göstermiştir. Tişrîn sadece bir baraj ya da su meselesi değildi. Tişrîn geçimlik tarımdı, ekolojik mültecilikti ve ekolojik kırım suç mahalidir. Yerel halk; su hakkı, geçimlik tarım ve ekolojik kırım suçuna karşı direndi. Tişrîn’de ahlaki ve politik toplum-yerel halk bütüncül olarak bir yaşamı savunmak olduğunu göstererek önemli bir dönüm noktası oldu.

Yerelden başlayıp küresel ölçekte yıkıma neden olan politikaların yarattığı ekolojik kırımlara karşı verilecek mücadele de yerelden evrensele olmalıdır.

Rojava devrimi bizlere imkansızı olanaklı kıldı. Tişrîn baraj direnişi de ‘başka bir dünya mümkün’ü gösterdi.

Tişrîn barajını saldırılara karşı yaşamları pahasına koruyanları ve direnenleri minnetle selamlıyorum. Selam olsun, toplumsal ekoloji temelinde yaşamı inşa edenlere, canı pahasına direnişi zafere taşıyanlara.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.