Savaş ve tecrit çözüm değil

“Barışa Çağrı” deklarasyonu

“Barışa Çağrı” deklarasyonu

  • İstanbul’da önceki gün 78 önemli ismin imzasıyla “Barışa Çağrı” deklarasyonu; Amed’de ise dün 172 kurumun imzasıyla barış için Öcalan’ın rolününü altının çizildiği bir deklarasyon paylaşıldı.

Aralarında siyasetçi, gazeteci, aydın ve sanatçıların bulunduğu 78 isim, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için bir araya geldi. 78 isim, imzacısı oldukları “Barışa Çağrı” başlıklı deklarasyonu kamuoyuna duyurmak üzere önceki gün Taksim’deki bir otelde buluştu. Toplantıya imzacılar dışında aralarında sivil toplum örgütü temsilcileri, akademisyen, siyasetçi, yazar ve sanatçıların da olduğu çok sayıda kişi katıldı.

“Türkiye ve Ortadoğu’da Toplumsal Barış’a Her Zamankinden Daha Fazla İhtiyaç Var” ve “Savaş ve Tecrit Siyasetinin Yerine Barış ve Özgürlük Politikası” ara başlıklarının yer aldığı deklarasyonun bazı bölümler şöyle:

Yozlaştıran ve çürüten noktaya gelindi

Türkiye, diyalog sürecinin akamete uğramasıyla hızla bir çatışma ve buna bağlı olarak gelişen ekonomik kriz başta olmak üzere çoklu kriz sarmalına girmiştir. 24 Temmuz 2015’ten beri kesintisiz ve derinleşerek Türkiye, Irak ve Suriye topraklarında devam ede gelen bu süreç, gelinen aşamada ülkeyi siyasi, hukuki, ekonomik, ahlaki, kültürel vb. birçok alanda güçten düşüren, yozlaştıran ve çürüten bir noktaya sürüklemiştir. 

Toplumsal barış için

Bu dönemde Türkiye’nin rejimi, tamamen otoriter bir rejime dönüşmüştür. Mevcut yasalar bile İmralı Ada Hapishanesi örneğinde olduğu gibi uygulanamaz hale gelmiştir. Ulusal ve uluslararası mevzuat, içtihat ve hukuk değerlerinden ciddi anlamda bir sapma ve içe kapanma süreci yaşanmıştır. 

Tüm bu gerçekler karşısında toplumsal barışın inşası, her şeyden önce demokratik bir sistemin de en temel zeminidir. Barış konusunda kurucu görev ise çoğulcu, kapsayıcı ve dinamik yapısıyla toplumsal hareketlere ve Meclis’te grubu bulunan siyasi partilere düşmektedir. Barış sürecinin inşası, adeta bir yangın yerine dönüşen Ortadoğu gerçekliği düşünüldüğünde bugünün en acil insanlık görevidir. Barışın tarafında savaşın karşısında olmak ilkesel bir meseledir.

Öcalan’ın rolü

Barışın savunulması ve inşasında 1993-2015 tarihleri arasındaki girişimlerde görüldüğü üzere inisiyatif alıp çözüm üretebilecek muhatapların başında Abdullah Öcalan gelmektedir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde kritik önemde rolü olan Öcalan, 32 aydır her türlü anayasal ve yasal hakkından mahrum bırakılmıştır; kendisinden ailesi ve avukatları haber alamamaktadır. Hükümeti, hukuksuz tecrit uygulamalarına son vermeye çağırıyoruz. Siyasi ve toplumsal muhalefeti ise barış siyasetini güçlendirmeye davet ediyoruz.”

Amed’de 172 kuruluş

İstanbul’un ardından dün de Amed’de aralarında sivil toplum örgütleri, dernek ve siyasi partilerin de olduğu kuruluşlar, Sûr ilçesinde bulunan Demir Otel’de bir araya geldi ve “Şimdiden geleceğe doğru özgürlük çağrısı” başlıklı deklarasyonu paylaştı. 172 kuruluşun imzacısı olduğu deklarasyonda: şunları altı çizildi: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, mutlak yalnızlık ve iletişimsizlik içerisinde unutturulmak istenirken, düşünceleri dünya halklarına ulaşmıştır. Şu an ihtiyaç duyulan en önemli politik özne ve düşünür konumundadır. Özgürlük, adalet, eşitlik ve hakikat temelli alternatif ortak bir yaşamın kurucu rolü atfedilen Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması için dünya çapında mücadeleler geliştirilmektedir.

Öcalan’ın neredeyse 25 yıldır hiçbir hukuksal hakkı düzenli bir şekilde yerine getirilmemiştir. Daha da önemlisi 2,5 yılı aşkın bir süredir kendisinden tek bir haber dahi alınamamaktadır. Kendisine ulaşılması, haber alınması başta olmak üzere Kürtlerin ve dünya halklarının maruz kaldığı yaşamsal, toplumsal ve siyasal sorunların çözümü açısından kendisinin özgür bir siyasal mücadele yürütme koşullarına sahip olması hayati derecede önemlidir. Gün Öcalan’ın halklarla doğrudan buluşma, fikri dünyası ile barış kurucu rolünün yaşam bulma zamanıdır.”

 

*****

Barışın sesi yükselmeli

Kürt sorununun demokratik çözümüne dair açıklanan deklarasyonun imzacılarından Ahmet Türk, çağrının sadece bir başlangıç olduğuna işaret ederek, "Barıştan yana olan herkes artık yüksek sesle düşüncelerini dile getirmeli. Susarsak barışı asla yakalayamayız” dedi. 

MA’ya konuşan Türk, “Dört parçaya bölünmüş bir halk var ve herkes Kürtleri potansiyel bir tehlike olarak görüyor. Oysa Kürtler birlikte yaşadığı halklarla eşit ve özgür bir yaşamı esas alıyor. Bu yaşamın sağlanması için çaba gösteriyor ama maalesef bu çabaları sonuçsuz kalıyor. İnkarcı siyaset, çözümsüz bir noktaya getirdi” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın barış çabalarına dikkat çeken Türk, şunları söyledi: “Sayın Öcalan, demokratik siyasetin güçlenmesi ve sorunun barışçıl yollarla çözülmesi konusunda kararını ve iradesini ortaya koydu. Eğer bugün görüşmeler sağlansaydı barış konusundaki fikirlerini yeniden dile getireceğine inanıyorum. Sayın Öcalan bu ülkeye barışın gelmesi için fikirlerini ortaya koydu ve çabaladı ama maalesef bütün bu çabalar sonuçsuz kaldı” diye konuştu.

Aydın ve siyasetçilerin barış konusunda daha kararlı bir şekilde mücadele vermeleri gerektiğini kaydeden Türk, şöyle devam etti: “Deklarasyonla yayınladığımız barış çağrımız sadece bir başlangıç. Barıştan yana olan herkesin artık yüksek sesle düşüncelerini dile getirmesi gerekir. Eğer bizler susarsak barışı asla yakalayamayız.”

Öcalan’a dönük tecridin barışçıl bir sürecin önünü tıkadığını ifade eden Türk, Kürt halkının diğer halklarla birlikte adil ve özgür bir yaşamı inşa edebilmek için mücadele ettiğine dikkat çekerek şunları ekledi: "Türk halkı bunu bilmelidir. Türkler ve Kürtler bin yıllardır birlikte yaşamış ve bir arada yaşamanın yollarını aramalıdır. Bunun yolu da Kürt halkının haklarının tanınmasıyla ve kabulüyle gerçekleşir."

 

*****

Kürt halkı cezalandırılıyor

Prof. Dr. Fatma Gök, Kürt halkının, Önderliği yoluyla cezalandırıldığını belirterek, barış taleplerine ses verme çağrısında bulundu.

 JINNEWS’ten Marta Sömek konuşan “Barışa Çağrı” deklarasyonunun imzacılarından Prof. Dr. Fatma Gök, “Bu ülkenin yarısından fazlası savaşa karşı ama ses çıkarmayınca bir şey olmuyor” diyerek, her kesimin ses çıkarmasının büyük bir önem taşıdığını dile getirdi. Gök şöyle devam etti: “Abdullah Öcalan’a yürütülen bu tecrit, gerçekten barışa yöneltilen bir tecrittir. Çünkü Kürt halkı, Önderliği yoluyla ‘cezalandırılıyor’. Bu çok basit bir gerçeklik. Toplumsal dönüşümün, eşitlik, özgürlük ve barış sürecine evrilmesi, Türkiye ve Kurdistan halklarının birlikte bunu görüp, tekrar çözüm üretmemiz lazım. Bunu bütün topluma yaymamız lazım.”

“Incommunicado” yani mutlak iletişimsizliğin sürdüğü, 33 aydır ise hiçbir haber alınamayan Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunu ve barışın inşasındaki rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizen Fatma, “Herkesle birlikte bu toplumsallaşmayı başka bir seviyeye ulaştırmamız lazım” vurgusuyla her kesimden halkları çağrılarına ses vermeye davet etti.

 

*****

8 yılda en az 30 görüş yasağı

İmralı Cezaevi’nde 32 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a son 8 yılda en az 19 aile ve 11 avukat görüş yasağı verildi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 32 aydır haber alınamıyor. “Hava muhalefeti” ve “koster bozuk” gerekçesiyle başlayan avukat ve aile görüş engelleri, gelinen aşamada sistematik hale getirilen “disiplin cezaları” ile sürdürülüyor. Görüş yasaklarının yanı sıra İmralı’da telefon ve diğer iletişim hakları da “askıya” alınan Abdullah Öcalan, 27 Temmuz 2011’den sonra avukatları ile en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüş gerçekleştirebildi. 

Aile görüş hakkı da sürekli engellenen Abdullah Öcalan, sağlık ve güvenlik koşullarına dair endişeler üzerine kamuoyunun baskısıyla son olarak 3 Mart 2020 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşebildi. 32 aydır haber alınamayan Abdullah Öcalan’a, Bursa İnfaz Hakimliği kararı ile 8 yılda en az 19 aile görüş yasağı kararı verildi. Bu yıl içinde de Öcalan’a 15 Mart, 26 Haziran ve Eylül ayı olmak üzere üç ayrı, üç aylık aile görüş yasağı kararı getirildi.

Son avukat görüşmesi, 7 Ağustos 2019’da gerçekleşen Öcalan, bu tarihten sonra verilen avukat görüş yasak kararları nedeniyle avukatlarıyla görüştürülmüyor. Son olarak 26 Nisan 2023’te 6 aylık avukat görüş yasağı kararı verildi. Kararların gerekçeleri bildirilmiyor.

 

*****

Yeniden inşa edelim

HEDEP Eşbaşkanları Tülay Hatimoğlulları ve Tuncer Bakırhan, "Demokratik Cumhuriyeti hep birlikte inşa edelim" çağrısı yaptı. 

Eşbaşkanlar Hatimoğulları ve Bakırhan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar belirtildi: "Cumhuriyeti demokratikleştirmek tarihsel görevimizdir. Cumhuriyet, bir yüzyılı geride bıraktı. İkinci yüzyıla girerken onu bir Demokratik Cumhuriyet olarak yeniden inşa etmek tarihsel bir görev olarak önümüzde duruyor. İlk yüzyılın en önemli ve temel eksiği demokratik nitelikten yoksunluk olmasıydı. Kültür, inanç, kimlik farklılıklarının eşit yurttaşlık temelinde özgür ve saygın yaşanamamasıydı, tekçi zihniyetin hakimiyetiydi. Bu nedenle Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yollarla çözülmedi, çözülemedi.

İkinci yüzyıla girerken Demokratik Cumhuriyetin inşası; özgür yurttaş ve demokratik ulusun inşasının anahtarıdır. Başta Kürt sorunu olmak üzere halklar ve inançlar sorunu Demokratik Cumhuriyetle çözülür. Türkiye’de demokrasiyle taçlandırılmış Cumhuriyet Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Yahudi, Fars, Süryani ve diğer tüm Ortadoğu halklarının barış içinde yaşamasını mümkün kılarak bölgedeki tarihsel sorunların çözümüne yardımcı olacaktır. Gelin, ilk yüz yıldan dersler çıkaralım. Bir yüz yılı daha heba etmeden bütün halkların ve inançların, ezilen ve sömürülenlerin demokratik ortam ve zeminde, eşit ve saygın yurttaşlar olarak yaşamalarını sağlayacak Demokratik Cumhuriyeti hep birlikte inşa edelim."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.