Savaşlar ve soykırımlar

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • İşgalci büyük devletlerin bölgeyi yeniden paylaşma kavgasında hiç acelesi yoktur. Onlar başkalarını öne sürüp ortalığı kızıştırırken kendileri son darbeyi vurmak için hazır beklemektedir.

Bütün büyük savaşlar aynı zamanda bir soykırım savaşlarıdır. Soykırım başarılamazsa da, teşebbüs aşamasında kalsa da savaşın dehşeti bu kirli gerçeği örtemez.

20. yüzyılın iki büyük emperyalist paylaşım savaşında savaş öncesinde “yol temizliği” olarak, savaş sırasında ve sonrasında da son darbe-rötuş olarak soykırımlar ve katliamlar yapılmıştır.

Birinci paylaşım savaşında Ermeni soykırımı, İkinci savaşta da Yahudi soykırımı yaşanmıştır.

Herkesin üçüncü paylaşım savaşı demekte birleştiği bu süreç de katliamlar, göçertmeler ve soykırım girişimleriyle sürmektedir. Savaşın gürültüsü ve propaganda savaşı içinde ortalık toz duman olduğundan, bazı gerçekler sis perdesiyle örtülmek istense de, saptırılsa da tümden gizlenmesi olanaksız hale gelmektedir.

Bölgeyi yeniden paylaşmak ve bu kavgada en büyük payı almak, işgal bölgelerini büyütüp kalıcılaştırmak isteyen devletlerin kavgası kızışarak sürmektedir. İşgalci büyük devletlerin bu kavgada hiç acelesi yoktur. Onlar başkalarını öne sürüp ortalığı kızıştırırken kendileri son darbeyi vurmak için hazır beklemektedir.

SSCB’nin dağılmasından sonra Kafkaslar, Balkanlar kana bulanmıştır. Sıra Ukrayna ile bir nükleer savaş tehlikesi noktasına gelmiştir.

Orta Doğu’da Irak ile başlayan paylaşım hala sürmektedir. Irak’tan sonra bütün Arap alemini hedef alan “Arap baharı” kod adlı işgal ve katliamlar çok kanlı olmuştur. Statükocu Arap devletlerinin fosilleşmiş işbirlikçi-dinci-milliyetçi-aşiretçi yapıları her türlü dış müdahaleyi mümkün kılmıştır. Paylaşımı tam sonuçlandıramayan işgalciler şimdi Filistin’i hedef alan yeni bir paylaşım sürecine girmiştir.

7 Ekim 2023’ten beri süregelen İsrail-Filistin savaşı 4 günlük ateşkes kararı alınmış olsa da bu ateşkesin bir çözüm olmadığı, en fazla esir takası yapılabileceği anlaşılıyor. Bu takasın kapsamanın genişlemesi ve kalıcı bir ateşkese dönüşmesi çok istense de, bu kolay olmayacaktır.

Böylesine büyük kriz-savaş dönemlerinde her türlü senaryo ve planlar gündeme gelmektedir. Kimsenin her istediği olmasa da, bütün taraflar üstün gelmek ve kendi iradesini dayatmak istemektedir.

“Nehirden nehire, büyük İsrail” projesine kapılmış olan Siyonizm, bu emeline ulaşmak için hiçbir kural-hukuk tanımadan saldırmaktadır. Öyle ki, İsrail başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde yaşayan Yahudilerin önemli bir bölümü, belki de çoğunluğu Netanyahu’nun Siyonist savaşına karşı çıkmaktadır.

Natenyahu’nun amacının Gazze’yi tümden boşaltıp Kızıldeniz’e dayanmak ve Süveyş kanalını bypass etmek olduğu söyleniyor.

Burada Erdoğan ile anlaşma halindeler. Erdoğan timsah gözyaşları dökerek Gazze’de kuşatılmış olan Filistinlileri “kurtarıp” Êfrîn ve çevresine yerleştirecek, böylece bölgeyi Kürtsüzleştirip kendisi yerleşecek.

İsrail de, Gazze’nin demografisini değiştirip yerleşecek ve Süveyş kanalını bypass edecek.

İki taraf da zaman içinde hedeflerini gerçekleştirmeye çalışacak.

TC ve İsrail’in planları ne kadar yürür bilinmez. Bölgenin kaygan zemini ve her an değişebilir şartları kesin bir öngörüyü zorlaştırıyor. Ayrıca kısa sürede savaşın bitmesi ve sonuçların belli olması da zordur.

20. yüzyılda Ekim Devrimi’yle başlayan süreç SSCB’nin yıkılmasıyla durakladı, sonra da ters dönmüş gibi oldu. Tarih genelde ileriye doğru aksa da bu akışta gelgitler ve kaos eksik olmaz. Son yıllardaki gelişmeler sol-sosyalist mücadeleler yerine milliyetçi-dinci-mezhepçi çatışmaları öne çıkarmış bulunuyor. Bunlar her zaman silahlı çatışmalar-savaşlar biçiminde olmasa da seçim sandıklarında sağın üste çıktığı görülüyor. Yakın geçmişte İtalya, Arjantin’den sonra Hollanda seçimlerinde de sağcı-ırkçı partiler öne geçti.

Filler tepişirken çimenler ezilirmiş. Ezilen halklar çimen olmak istemiyorsa kendi özgürlükleri için güçlerini birleştirmek ve direnmek zorundadır. Sonuçta belirleyici olan halkların direnişi ve mücadelesi olacaktır.

Dünya zor ve uzun bir yolda ilerliyor. Zorlukların aşılması ve halkların özgürlüğünü kazanması çetin bir mücadeleyi zorunlu kılıyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.