Hakkari-Colemêrg gerçeği

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Bir kişi vekil, belediye başkanı vd. seçilirse bir bahane ile tutuklanıp zindana atılıyor. Buna ne Anayasa Mahkemesi ne de diğer yüksek mahkemeler ses çıkarıyor. Diktatörlüğün girdiği yol budur. Yani halka savaş açmak ve halkla savaşmaktır.

Türkiye siyasetçileri neden hep söylediğinin tersini yapar ya da yapacağının tersini söyler?

Seçimler, seçmen iradesine saygı falan sözleri hala kulağımızda iken yaşanan gelişmeler alemlere ibret olacak cinstendir. Seçimlerde bozguna uğrayan Erdoğan-Bahçeli çamur ittifakı, hemen halktan intikam alma operasyonuna başlamıştır. Önce Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’a mazbatasını vermediler. Halkın yaygın ve büyük tepkisi üzerine geri adım attılar. Ama intikam ve imha planlarından vazgeçmediler. İşte Hakkari Belediyesi Eşbakanı DEM Partili Mehmet Sıddık Akış’ın yerine kayyım atanıp tutuklanması da bu planın devam ettiğini gösteriyor. Aslında kayyım sadece başkanın yerine değil, tüm meclisin yerine atanmış oluyor. Başkan diyelim ki suçlu. Hukuk yolu, Belediye meclisi seçime kadar kendi içinden yeni bir başkan seçer. Oysa meclis yetkisiz kılınarak onlar da cezalandırılıyor. Dolayısıyla onlara oy veren tüm halk da cezalandırılıyor. Çünkü yarın yeni seçim yapılsa cumhurcular gene kaybedecek. Seçmenlerin yerine de “kayyım seçmen” ataması yaparlar ama gerek kalmıyor. Bu durumda, tek parti diktası, il-ilçe başkanlarını vali-belediye başkanı gibi görevlendirmiş oluyor. Bu durumda “Ne yaptı lan bu devlet size?” sorusunun cevabı da verilmiş oluyor. Yumuşama da, halkı oyalayıp uyuşturma ve imha politikasından başka bir şey değil. Anayasa değişse, en iyi anayasa yapılsa ne değişir ki? Yeni anayasaya kim uyacak, kim uygulayacak?

Bütün yetkileri elinde toplayan Erdoğan diktatörlükte diğer diktatörler ile yarışıyor. Gücü yeterse daha da ileri gidecek. Bu durumda Erdoğan ile uzlaşmak yerine onun diktatörlüğüne son vermek için kafa yormak gerekiyor.

Erdoğan, bir yandan içeride azgınlaşırken bir yandan da dışarıda saldırganlaşıyor. Kürt düşmanlığı Güney Kurdistan’da ve Rojava’da her fırsatta hortlatılıyor. Erdoğan, içeride ve dışarıda gerginlik, kışkırtma ve savaş politikasıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Sürekli gerginlik, saldırganlık ve beka sorunu hezeyanlarıyla halkı tedirgin edip diktasını sürdürmek istiyor. Devletin en gerici kanatları da bu nedenle Erdoğan’ın arkasında hizaya giriyor. Erdoğan ve cumhur cenahında 2015’den beri yeni bir gelişme yok. Halkı oyalayacak yeni bir yalan bile yok. Tek bildikleri zam zulüm işkence! Bu durumda mesele “çamur çetesi”nin çamurlukları değil de, DEM Parti’nin ve demokratik muhalefetin ne yapacağıdır. Çünkü açıkça görüldüğü gibi sadece seçilmiş bir belediye başkanı değil, O’na oy veren halk da cezalandırılmaktadır. Halkın seçme ve seçilme hakkı paspasa dönmüştür. Erdoğan’ın 2015 sonrası başlattığı yeniden işgal ve çöktürme zulmü ile işgalci sömürgecilik yeni bir zulüm devrine girmiştir. Ama halk buna boyun eğmemiş ve bu nedenle ağır bedeller ödemiştir.

Şimdi Erdoğan DAİŞ ile ittifak halinde yeniden saldırmaktadır. İşin başında Bahçeli “Erdoğan anayasaya uymuyorsa anayasayı on uyduralım” vecizesiyle açılış yapmıştı. Şimdi hala anayasayı Erdoğan’a uydurmaya çalışıyorlar. Ama ona da gerek yok. Erdoğan her durumda bildiğini okuyacak ve halk duvarına çarpana kadar da bu böyle gidecek. Şimdi sorun Erdoğan-Bahçeli diktasının önüne halkın direniş duvarını örebilmektir.

Bu konuda bütün yük DEM Parti’nin üstüne yıkılmamalıdır. CHP ve diğer sol muhalefet, demokrasi güçleri bu gidişata karşı ortak bir duruş göstermelidir. Yoksa çamur cephesi laftan anlayacak gibi değil.

HDP eşbaşkanları, Gezi sanıkları suçlu ilan edilip tutuklanırken, seçilmiş vekil Can Atalay hala zindanda iken yumuşama lafı etmek halkla alay etmektir. Yerleşik hukuka göre seçilmiş vekiller tutuklu ise seçimden sonra hemen serbest bırakılır. Şimdi bu kural da tersine döndü: Bir kişi vekil, belediye başkanı vd. seçilirse bir bahane ile tutuklanıp zindana atılıyor. Buna ne Anayasa Mahkemesi ne de diğer yüksek mahkemeler ses çıkarıyor. Diktatörlüğün girdiği yol budur. Yani halka savaş açmak ve halkla savaşmaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.